Ege İle Yaz Konuşmaları: 3
Ama sesi aslanından, aslanı sesinden kim ayırabilir ki?
Genç aslan öğle uykusuna yatmış gibi görünse de tetikte. Göz kapakları miskince açılıp kapanıyor. Çevreyi koklayarak denetlediği, burnundan belliydi.
Kuyruğu, şimdilik arsız sinekleri kovmaya yarıyordu.
Savan sayısız hareketi, miskinlik örtüsüne gizlemişti.
Hava miskin, rüzgâr miskin, titreşim miskin…
Otların sallanışı, kertenkelenin soluk alış verişi, devekuşunun baygın bakışı, her nesne her canlı miskinliğin yazılmamış destanı…
Uzaktan kükreyen başka bir aslanın sesi duyulur.
Miskin aslan doğrulur, yeleleri, kulakları, kuyruğu dikilir.
Yay gibi gerilir vücudu.
Bölgesine başka bir aslan girmektedir.
Bir aslanın bölgesine aslan olarak ancak kendi yavruları girebilir.
Bir jaguarın kuyruğuyla ancak kendi yavrusunun oynayabildiği gibi…
Delirir aslan... Çıldırır...
Aslanlığına kükremek yaraşır.
Yeleli boynunu ufka doğru çevirir ve ağzını açar; Kükreyecektir.
Egemeni bulunduğu alana giren işgalci aslana dersini verecektir. Meydan okuyacaktır ona.
Açar ağzını. Ses çıkmaz.
Tekrar hamle yapar. Tekrar ses çıkmaz.
Dehşete düşer aslan. Sesini kaybetmiştir.
Sesini kaybetmiş aslan, geleceğini kaybetmiş çocuk gibidir.
*
Başka bir yerde başka bir zaman ve mekânda, yapraklar hareketli, toprak kıpır kıpır.
Doğa tüm canlılığı ile yaşama kaynaklık etmekte.
Yeşil canlılığın, sarı dönüşümün, mavi özgürlüğün, beyaz saflığın, kırmızı sürekli canlılığın, siyah başkalaşımın simgesi olarak buluşuyor ve gök kuşağının yaşam enerjisini oluşturuyordu.
Doğal dönüşümün öteki yüzü de var. Ceylanlar parçalanıyor, aslanlar doyuyor, akbabalar ve sırtlanlar leşleri yaşam enerjisine çeviriyordu.
Yaşam her yönüyle canlı...
Bir kükreme duyuluyor. Sarıyor tüm savanı. Ne geldiği yön belli ne de gittiği...
Canlılar tetikte.
Rüzgâr ne kokuyu getiriyor ne de götürüyor.
Yönsüz ve zamansız kükreme bir anda egemen oluyor savana.
Bir aslan kükremesi…
Ama savanda sadece ses var; Aslanını kaybetmiş bir ses.
“Aslanını Kaybetmiş Ses” ile “Sesini Kaybetmiş Aslan” buluşmasınlar diye üretilmiş tüm teknolojiler devrede.
Ama sesi aslanından, aslanı sesinden kim ayırabilir ki?
Onlar birbirini bütünleyen, birbirlerini var eden unsurlardır.
Çocuk ve hayali gibi…
Ulus ve egemenliği gibi…