SİGARA....
Ben babasını kahr olası sigaranın sebeb olduğu AKCİĞER KANSERİNDEN 6 ay gibi kısa bir süre içerisinde kaybetmiş birisiyim. Sigara içmedim. İçenlerin yanında dahi olsam kokusu beni müthiş derecede rahatsız ediyor. Bu nedenledir ki nerede sigaralı bir ortam var uzaklaşıyorum. Lâkin derler ya hani İNSANIN İSTEMEDİĞİ OT BURNUNUN DİBİNDE BİTER diye. İşte benim durumumda buna benziyor BURNUMUN DİBİNDE BİTİYOR.
Neyse konumuza gelelim. Konumuz; Diyanet İşleri Başkanının hac görevi yapan kurum içindeki görevli imam ve müezzinlerin hac vazifesinde görevli iken haccın ve mukaddes yerlerin maneviyatına uygun olmayan bir şekilde sigara içmeleri. Bu uygunsuz davranış şekli üzerine hac vazifesi yapan mümin ve müminlerin bu sıkıntıyı/sıkıntılarını yüksek sesle dillendirmeleri. Bu şikayetler üzerine sayın başkan 28 OCAK 2019 yılında yayınlanan bir talimatla; “Bu yıl hem hac hem de umre organizasyonlarında sigara kullanmayan din görevlilerimizi tercih edeceğiz. Daha sonraki yıllarda sigara kullananlar sınava dahi giremeyecek. Belki daha sonraki aşamalarda din görevliliği sınavlarında sigara kullananlar tercih edilmeyecek. Bunu çok önemsiyorum. Sigaranın pek çok ilim adamı ve alim tarafından haram olduğu söyleniyor. Şahsen benim de kanaatim bu yöndedir. ......." dedi.
Kararı okuyunca sevindim. Sevindim sevinmesine de sonrasında da oturdum şöyle bir düşündüm. Büyük bir camia içerisinde böylesine önemli ve kıldan ince, kılıçtan keskin bir durumu bu kadar keskin ifadeler ile kullanmasa daha iyi olamaz mıydı acaba? Zira bu camianın içerisinde binlerce personel var ve ifadeler zannımca pekte kibarca olmadı. Eeeeee. Ne diyecekti yaa? Valla ben o kadar alim ve bilgili değilim. Ami bir adamım. Eminim ki geçen gün elime geçen ve yaşanmış olan bu vakayı anlattıkları gibi bundan çok daha ibretlikleride anlatabilirlerdi. Haaa birde bana göre bu tür hadiseleri toplumun önünde konuşmakta pek uygun değil. Aile içerisinde yapılacak olan kavgalar, tartışmalar dört duvar arasında kalmalı. Ceza gerekiyorsa da oda camia arasında halledilmeli idi. Neyse biz, bizim bildiğimizi anlatalım. Arif olan anlar diyerek kısa keselim.
.............
Kötülüğü, sıhhate zararı henüz yeterince bilinmeyip, hükmü verilmediğinden sigaraya alışmış hem de çok sigara içen bir zat olan Şeyh Altıparmak’ın eline bu manzûme ulaşınca, manzûmenin yazılı olduğu kâğıdı çevirmiş o da şunu yazmış:
Ey tütüne haramdır diyen ahmak,
Niçin haram olsun bir yeşil yaprak?
Tütün yetiştirmedi mi bu mukaddes toprak?
Haram olsaydı içer miydi Şeyh Altıparmak!
ve bunu özel bir postayla göndermiş.
O gece Şeyh Altıparmak bir rüya görmüş: Rüyasında kıyâmet kopmuş, hesaplar görülmüş, Şeyh Altıparmak da cennete girmeye hak kazananlar arasında cennete girmiş. Kendisine yerini göstermişler, mükemmel ikramlar, serirler, koltuklar hazır...
Geçmiş oturmuş. Tiryakilerin canı iki yerde çok sigara istermiş. Biri; çok sıkıntılı anlarda. Diğeri; çok huzurlu anlarda. Altıparmak’ın da cennete varıp oturunca canı sigara istemiş. Hemen cebinden tabakasını çıkarmış, sigarayı sarmış, ağzına götürmüş, fakat yakmak için ateş yok. Etraftakilere sormuş:
–Bunu yakacağım, ateş yok mu?
–Yâ Şeyh! Biliyorsun burası cennet, cennette ateş olmaz. Bunu tutuşturmak istiyorsan, bir yol cehenneme gidiver!”
O an sigara içme arzusu öyle bastırmış ki, Altıparmak elinde sigarası cennetten çıkmış ve cehennemde sigarayı yakıp tekrar cennetin kapısına yönelmiş. Yine o çok özlediği dumanlar içerisinde cennetin kapısına varmış, bakmış ki, kapı kapanmış. Kapıyı vurmuş. İçeriden seslenmişler:
–Kim o?
–Ben Şeyh Altıparmak! Ben cennetlikler arasındayım! Açın kapıyı!
–Ne istiyorsun?
–Yerime geçmek istiyorum.
–Yâ Şeyh eğer cennete girmek istiyorsan, at ağzındaki ateşi, çünkü cennet ateş yeri değil!
Şeyh Altıparmak bu cevabın sıkıntısı ile kan-ter içerisinde uykusundan uyanmış hemen abdest almış. Yetmiş defa tövbe secdesine kapanıp, «Tövbe yâ Rabbi, tövbe yâ Rabbi!..» diye istiğfar etmiş, ondan sonra da;
«Hâlda hâldaşım,
sinde sindaşım,
tarikatta yoldaşım,
dünya ve âhirette kardaşım
Ebussuud Efendi’ye»
diye başlayan bir mektup yazmış. Mektubunda; «Size gönderdiğim berbat-nâmeden dolayı sizden özür diliyor, affınızı istirham ediyorum.» diye bu büyük âlimden bağışlanmasını dilemiş. Bu hâdiseden sonra Şeyh Altıparmak bir daha sigara içmediği gibi mürîdanını da sigaradan men‘ etmiş.. Evliyanın sevmediği bu illetten Rabbim içenleri kurtarsın inşallah... Sizinde tanıdığınız,eşiniz, anneniz, BABANIZ velhasıl tanıdık veya tanımadık birisi SİGARA İÇİYORSA bunu BERABER OKUYUN OKUTUN. Bakarsınız bir ibret alırda TÖVBE İSTİĞFAR EDER VE ........
Selâm ve dua ile.
Bülent ERTEKİN