"İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve, imanın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikatından kurtulabilir. "Tevekkeltü alâllah" der, sefine-i hayatta kemâl-i emniyetle, hâdisâtın dağlarvâri dalgaları içinde seyran eder. Bütün ağırlıklarını Kadîr-i Mutlakın yed-i kudretine emanet eder, rahatla dünyadan geçer, berzahta istirahat eder. Sonra, saadet-i ebediyeye girmek için Cennete uçabilir. Yoksa, tevekkül etmezse, dünyanın ağırlıkları, uçmasına değil, belki esfel-i sâfilîne çeker." der. " Yirmi Üçüncü Söz'ün, Birinci Makam'ındaki, Üçüncü ve Dördüncü noktaları Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri. Evet, hakiki imanı elde eden; adam iman etmiştir.  İman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül de dünya ve ahirette saadeti getirir. der. Evet. O ne büyük bir cevherdir. Gözünüzden sakınırsınız. Yemez yedirir, giymez giydirirsiniz. Üzerine titrer " aman bir şey olmasın. Ona bir şey olmasın da bana, o hasta olmasın da, biz hasta olalım" dediğiniz, " "gözünüzün nurunu, biricik aslanınızı" gelsin bir kahpenin kurşunu elinizden alsın, götürsün. Kime dayanacaksınız? Kime yaslanacaksınız? Kime iltica edip, kimden medet isteyeceksiniz? Kim duanıza cevap verecek? Kim gözünüzün  yaşını, nura çevirecek? Elbette, ALLAAAAAAAAAAAAH. Allah (c.c) varsa gam yok! Allah ( c.c) varsa keder yok! Allah (c.c) varsa tasa yok! Allah ( c.c) varsa yeis yok! Allah c.c) varsa ümitsizlik yok! O,  varsa yeter! Allah (c.c) bize YETER! İşte bu iman ile o şehitlerin anneleri, bacıları, eşleri, abi ve kardeşleri hep bu sözü söyledi.  Ne büyük bir iman.  Ne büyük bir teslimiyet ki, adeta haykırırcasına AĞLATAMIYACAKSINIZ! GÖZYAŞI DÖKTÜREMİYECEKSİNİZ!  der gibiler. Biz, bizi Yaradana teslim olduk. Ya siz? ya siz kime teslim olacaksınız? Biz Allah (c.c) yeter! dedik. Ya siz kime diyeceksiniz? Biz, O ne güzel vekil dedik. Peki, sizin vekiliniz kim? siz kime o ne güzel vekil diyeceksiniz? Yıllarca, bu millete kan kusturdunuz, gözyaşı döktürdünüz. Artık sıra sizde. Zira bu millet şehidini gözyaşları ile değil  TESLİMİYET İLE MUTLU VE HUZURLU bir şekilde sahibine, asli yerine UĞURLUYOR. Uzman Çavuş Özcan’ın cenazesinde  Şehidin babası Mehmet Özcan, “Vatan, bayrak, millet için veriyorum. Kim varsa bu Türkiye’nin düşmanı herkes duysun. Bu vatan için bu oğlumu da veriyorum. Bir tane oğlum kaldı, dünya duysun bu oğlumu da şehit veriyorum”  ......... Şehit polis memuru Ahmet Alp Taşdemir’in cenaze namazını kıldıran  imam babası İbrahim TAŞDEMİR  "Allah sizlerden razı olsun. Rabbimizin nimetlerini sayamayız. Bana Rabbimin en büyük nimetlerinden birisi Ahmet oğlum doğduğunda geldi. Rabbim oğlumun şehadetiyle bizi ikinci kez ödüllendirdi. Rabbime hamdolsun. Bu necip milletin neferiydi. Oğlumla telefonda konuştuğum zaman sık sık ’Abdestsiz çıkma’ derdim. O da bana ’Zaten alıyorum’ derdi. Rabbime sonsuz hamdolsun, böyle bir evladın babası olmaktan şeref duyuyorum" dedi. ............. Allah'tan geldik Allah'a döneceğiz. Takdiri ilahi ne bir nefes ileri, ne bir nefes geri gider. Takdiri ilahi budur. Benim en son çocuğumdur. Benden 40 yıl küçük. Ben duruyorum hala. Emir büyük yerden geliyor. İslam tarihinden beri hak batıl davası devam ediyor. Habil Kabil'den beri. Hazreti Hamza'yı şehit edenler sonra gelip tövbe etti, sahabe oldu. Ama Allah onlara tövbe nasip ediyor da Hz. Hüseyin'i şehit edenler… Ona benzetiyorum.  ............. “Ben çok kaymakam gördüm onun gibisine rastlamadım. İçtiği çayın, özel misafirlerinin çay paralarını yazdırırdı. Ay başında çıkarır öderdi.” Oğlum giderken bize bu tesellileri bıraktı. Üzüntümüz çok fazla ama tesellimiz de çok fazla. Yavrumuz İslam'a göre en büyük rütbeye, şehadete erdi. Bizi mutlu eden taraf o zaten. Ben çocuğumun şehadetine kadar bizim çocuğumuz diyordum. Ama meğer milletin çocuğuymuş. Sıra siz de... Artık biz değil sizler ağlayacak, sizler kaçacak delik arayacaksınız. Kaçın kaçabildiğiniz kadar. Lâkin, BEKLENEN SONUNUZ YAKINDIR. Bekleyin... Selâm ve dua ile  Bülent ERTEKİN