Anasayfa
Yazarlar
Erol Aydın
Yazı Detayı
Bu yazı 980+ kez okundu.
SİTE DEVLETLERİNDEN, DEVLET GİBİ SİTELERE!
Antik çağlarda sadece bir şehir ve çevresinden oluşan uluslara site veya şehir devlet denirdi. Etrafı surlarla çevrilerek kendi içinde ve kendi yağlarıyla kavrulurlardı. Günümüzde; Monako, Vatikan ve San Marino gibi ülkeleri bu kapsamda değerlendirebiliriz.
Şehirleşmenin bu kadar yoğun olmadığı dönemlerde evler müstakil ve bahçeliydi. Dolayısıyla komşuluk ilişkileri çok daha doğal, samimi ve sağlıklıydı. “Komşu, komşunun külüne muhtaç” anlayışı ile empati ve diğergamlık üst düzeyde gerçekleşiyordu. “Evim ayrı, derdim ayrı” çerçevesinde çok çok yandaki komşunun tavuğu bahçeye girdiği için küçük çapta sürtüşmeler vakayı adiyeden sayılırdı. Kısaca yatay mimari sosyolojik olarak da huzur ve mutluluk kaynağı olmaktaydı.
Günümüzde yoğun şehirleşme sonrasında arsa en büyük problem olduğu için dikey mimari tek çıkar yol ve mecburi istikamet olmuştur. Böyle olunca da 40-50 daireyi bir blokta toplamak artık yadırganmıyor. Bu kadar daire ortalama 4 kişiden toplamda 200 kişinin aynı kapıdan girip çıkması bile aslında tam bir kaos olacaktır.
Toplumsal olarak; eğitimi, kültürü, geleneği, töresi, inancı, duygusu, düşüncesi ve frekansı farklı homojen olmayan bir toplulukta her gün bir vukuatın olmaması zaten normal değildir. Bu yüzden de çağımızın gereği olarak sitenin WhatsApp gruplarında yaşanan polemikleri ağzım bir karış açık izliyorum. “İncirin çekirdeğini doldurmayacak” kıldan, tüyden mevzular için insanlar birbirini boğazlamak için kıyasıya kapışmaktan çekinmiyorlar. Empati, özveri, fedakârlık, vefa, insaf, merhamet ve insanlık sizlere ömür, bu değerlerin hepsinin köküne kibrit suyu dökülmüş durumdadır. Kimse kimsenin sıkıntısına katlanamıyor, kimse alttan almıyor, herkes kendini haklı görüyor ve de zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalıştığı için de sinerji oluşturmak mümkün olmuyor.
Bütün bunların dışında siteler birer gettolara dönüşmüş durumdadır. Yüksek duvarlar, o yetmiyor dikenli teller, o da kesmiyor güvenlik kamerası derken tamamen izole bir şekilde içine kapanarak sanırsınız dışarısı Afganistan. Kartlı kapılar, şifreli girişler o da yetmiyor güvenlik görevlisi vs. derken normal bir insan böyle bir ortamda şizofren olmasa da kimyası bozulacaktır. Eskaza adamın arabası dışarıda kalsa bunalıma girerek dünyası kararıyor, böyle bir ortamda huzurlu olmak, huzurlu kalmak, huzur bulmak olası değildir.
Sonuç olarak; eskiden site devletlerinin yerini günümüzde devlet gibi siteler almıştır. Töre, inanç, sosyoloji ve de psikolojik olarak bünyemize uymayan bu siteler bizleri biz yapmaktan uzaklaştıracağı için vazgeçebilir miyiz, çok zor! O sarı öküzü vermeyecektik, dönüşü olmayan bir yola girdiğimiz için herkese geçmiş olsun. Allah kimseyi bir sitede yaşamaya mecbur etmesin. Amin.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın
Ekleme
Tarihi: 18 Kasım 2024 - Pazartesi
SİTE DEVLETLERİNDEN, DEVLET GİBİ SİTELERE!
Antik çağlarda sadece bir şehir ve çevresinden oluşan uluslara site veya şehir devlet denirdi. Etrafı surlarla çevrilerek kendi içinde ve kendi yağlarıyla kavrulurlardı. Günümüzde; Monako, Vatikan ve San Marino gibi ülkeleri bu kapsamda değerlendirebiliriz.
Şehirleşmenin bu kadar yoğun olmadığı dönemlerde evler müstakil ve bahçeliydi. Dolayısıyla komşuluk ilişkileri çok daha doğal, samimi ve sağlıklıydı. “Komşu, komşunun külüne muhtaç” anlayışı ile empati ve diğergamlık üst düzeyde gerçekleşiyordu. “Evim ayrı, derdim ayrı” çerçevesinde çok çok yandaki komşunun tavuğu bahçeye girdiği için küçük çapta sürtüşmeler vakayı adiyeden sayılırdı. Kısaca yatay mimari sosyolojik olarak da huzur ve mutluluk kaynağı olmaktaydı.
Günümüzde yoğun şehirleşme sonrasında arsa en büyük problem olduğu için dikey mimari tek çıkar yol ve mecburi istikamet olmuştur. Böyle olunca da 40-50 daireyi bir blokta toplamak artık yadırganmıyor. Bu kadar daire ortalama 4 kişiden toplamda 200 kişinin aynı kapıdan girip çıkması bile aslında tam bir kaos olacaktır.
Toplumsal olarak; eğitimi, kültürü, geleneği, töresi, inancı, duygusu, düşüncesi ve frekansı farklı homojen olmayan bir toplulukta her gün bir vukuatın olmaması zaten normal değildir. Bu yüzden de çağımızın gereği olarak sitenin WhatsApp gruplarında yaşanan polemikleri ağzım bir karış açık izliyorum. “İncirin çekirdeğini doldurmayacak” kıldan, tüyden mevzular için insanlar birbirini boğazlamak için kıyasıya kapışmaktan çekinmiyorlar. Empati, özveri, fedakârlık, vefa, insaf, merhamet ve insanlık sizlere ömür, bu değerlerin hepsinin köküne kibrit suyu dökülmüş durumdadır. Kimse kimsenin sıkıntısına katlanamıyor, kimse alttan almıyor, herkes kendini haklı görüyor ve de zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalıştığı için de sinerji oluşturmak mümkün olmuyor.
Bütün bunların dışında siteler birer gettolara dönüşmüş durumdadır. Yüksek duvarlar, o yetmiyor dikenli teller, o da kesmiyor güvenlik kamerası derken tamamen izole bir şekilde içine kapanarak sanırsınız dışarısı Afganistan. Kartlı kapılar, şifreli girişler o da yetmiyor güvenlik görevlisi vs. derken normal bir insan böyle bir ortamda şizofren olmasa da kimyası bozulacaktır. Eskaza adamın arabası dışarıda kalsa bunalıma girerek dünyası kararıyor, böyle bir ortamda huzurlu olmak, huzurlu kalmak, huzur bulmak olası değildir.
Sonuç olarak; eskiden site devletlerinin yerini günümüzde devlet gibi siteler almıştır. Töre, inanç, sosyoloji ve de psikolojik olarak bünyemize uymayan bu siteler bizleri biz yapmaktan uzaklaştıracağı için vazgeçebilir miyiz, çok zor! O sarı öküzü vermeyecektik, dönüşü olmayan bir yola girdiğimiz için herkese geçmiş olsun. Allah kimseyi bir sitede yaşamaya mecbur etmesin. Amin.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.