Nemrud Kulesi
Bekle, secdeye kapanacak zamanın vardır…
Senin de bir zelzelelik canın vardır.
Arif Nihat Asya
Canlarımız enkaz altında…
Her seste her nefeste insanlığımız sınanıyor…
Her yıkıntı altında, hayatımızı bir mikrop gibi saran siyasi anlayışımı görüyorum…
Siyasi anlayışın yeteneksizliği enkaz altında kalırken, unutulan, ihmal edilen ahlak ve insanlık anlayışı yücelere yükseliyor.
“Oku” diye başlar kutsal kitabımız, “Korkma” diye giriş yapar İstiklal Marşımız.
“Oku” emrinin geldiği yıllarda, kitap mı vardı? Matbaalar binlerce cilt kitap mı basıyordu? Hayır kitap yoktu. O halde “Oku”dan kasıt neydi?
Oku, emrinden anlamız gereken; “”Anlamaya çalış” diyor kutsal kitabımız, “araştır”, öğren”, bilgini insanlık yararına kullan.
Evet, okumadan kasıt budur. Kavrama, düşünme, yorumlama ve insanlık adına değerli sonuçlar çıkarmaktır okumak.
Ya istiklâl Marşımız; Korkma diyor…
Karşında yedi düvel de ‘Tek Dişi kalmış Canavar’da olsa “Korkma…”
Hem okuma erdemimizi hem de cesaretimizi “siyasete” kurban ettik… Maalesef…
SÖZÜN BİTTİĞİ YER Mİ?
Hayır!
Bin defa hayır!
Bu felaket, çıkmaz ve bencil siyaset anlayışının enkaza gömülüşü, yeni, insanı ve insanlığı merkeze koyan bir anlayışın doğumu olmalıdır.
1930’da ders almadık… 1939’da olanları çabuk unuttuk, 1999’da akıl tutulması yaşadık…
Artık yeter… Bu son olmalı…
Milletimin yüreğinde hiçbir sınır tanımayan bu mukaddes insanlık oldukça, sözümüz bitmeyecek, umudumuz ve çabamız bitmeyecektir.
ARİF NİHAT ASYA’DAN “ZELZELE” ŞİİRİ…
Türkiye’nin Bayrak şairi olarak tanıdığı Arif Nihat Asya 1939 Erzincan Depreminde duygularını dizelere dökmüştür: Zelzele…
Yaz olur barışır, kış olur küsersin…
- Yolcuma geçit verirsen
Allah Muradını versin.
Turnanın uğradığı,
Boralar, çığlar, haydutlar yatağı;
Dağlara yukarıdan bakan
Arasat dağı,
Eğilmez başında dumanın vardır…
Senin de bir zelzelelik canın vardır.
*
Ey esir ellerin çilesi,
Üç kere yıkılıp dört kere yapılmış,
Gölgesinde yabancı ilahlara tapılmış
Nemrud Kulesi
Bekle, secdeye kapanacak zamanın vardır…
Senin de bir zelzelelik canın vardır.
*
Aylar batacak, günler batacak…
Nil, kurbanlarını kıyıya atacak.
Uykusu gelen Ebülhevi (*)
Kumlara serilip yatacak.
Batan güneşlerin ardı sıra
Ölüme güler gibi bakma ufuklara
Gözlerin dolar destanını okusam
Ey sırrını bugün doğuracak ehram
Ağıtlara benzer destanın vardır…
Senin de bir zelzelelik canın vardır.
*
Bana haber verin o şimal çocuğundan:
Daha ayılmamış mı sarhoşluğundan?
Daha doymamış mı, daha doymamış mı?
Çelik gagalı kargalar
Gözlerini oymamış mı?
Bugün böyle geçer, yarın vardır…
Ve ey şövalyeler şövalyesi,
Senin de bir zelzelelik canın vardır…(**)
Arif Nihat Asya
(*) Ebülhevi: Mısır’da “Korku babası” adı verilen sfenksin, kumlara gömülmüş gövdesi.
(**) 28.01.1939 Tarihli Türksözü Gazetesi