TAHKİKİ MÂNÂDA;
YAŞAMALI VE YAŞATMAYA ÇALIŞMALIYIZ.
Bundan önceki yazılarımızdan bir tanesinde 300 YILLIK CAMİNİN ESARETİ demiş konu ile alâkalı olarak Özbekistan’ın tarihi Buhara şehrinde halk tarafından Tatarlar Mescidi olarak bilinen 300 yıllık caminin özel bir işletmeye kiralanması ve içerisinde içki satışı yapılmasının yanında mihrabının kırılarak tuvalet yapılmasını konu alan haberi dünya kamuoyunda karşılık bulduğunu Özbekistan medyasına bomba gibi düşün haber sonrasında çokça tartışılan olaya hemen müdahale eden kamu görevlileri rezalete son verdiğini yazmış idik. Makalenin sonunda ise " Bir sonraki yazımızda da ülkemizde içki ahır ve minberinin tuvalet yapıldığı bir kaç örnekle okurlarımıza hatırlatalım." demiş idik.
İşte o bir/ kaç örnekten BİZİM/ BİZDEN olanı
Divriğili değerli tarihçi Necdet Sakaoğlu'nun anlattığını naklediyorum.
"Çocukluğumu geçirdiğim kasabada, Cedid Mustafa Paşa Camisi hapishane olarak kullanılıyordu. Taş bir bina olduğu için tercih edilmişti; zaten o yıllarda camilerin çoğu kapalıydı. Mahkûmlar ayaklarını pencereden dışarı çıkarırlar, türkü söylerlerdi akşama kadar. Sokaktan geçerken, mahkûmlardan korkardık, sanki pencereden üzerimize atlayacaklar gibi gelir, ta uzaktan geçmeye çalışırdık. CAMİDE TUVALET DE, SU DA YOKTU. Yıllar sonra benden yaşça daha büyük olan ve o yılları daha iyi hatırlayan bir EMEKLİ HÂKİME, MAHKÛMLARIN TUVALET İHTİYAÇLARINI NASIL GİDERDİĞİNİ SORDUM.
"Mihrabın önüne büyük bir küp konmuştu. İki yanına inşaat iskelesi gibi iskele kurulmuş, iki de tahta uzatılmıştı. Mahkûmlar bu iskeleye çıkıp küpü kullanıyorlardı. Küp dolunca da gardiyan, kulpundan sırık geçirip iki mahkûmun omzuna veriyor, dereye boşalttırıyordu."
(Kaynak: İnönü dönemi, 'Mihrabı tuvalet yapılan cami')
Aslında bu ne bir ilk nede son idi. 18 yıllık İNANÇ VE İBADET ZULMÜ gözleri yaşartacak ZALİMLİK ve ZULÜMLERLE DOLUDUR.
Yıl 2020.
Yer İstanbul.
Yenikapı ve Avcılar sahillerinde İBB tarafından yaptırılan camilerin kapıları 1.5 aydır kilitli tutuluyor. Camilerin imam kadroları da iptal edildi
Tabiiki bu zalimlik ve zulümler kazara veya SEHVEN(!) yapılmış değildir. Yani camiler kazara ahır veya depo yâda cezaevi yapılmış değildi. Devrin malum zihniyeti böyleydi. Mesela bugün tekrar inşa edilmiş olan Sirkeci Garı'nın bitişiğindeki Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii yıktırılarak yerine ne yapılmıştı dersiniz? Durun söyleyelim; "SAZEVİ"
Bu ve daha nicelerini ne saymakla, ne de yazmakla biter.
Rabbim bize bir kez daha;
NE BU ZULMÜ,
NE BU ZALİMLİKLERİ,
NEDE BU ZALİMLERİ TEKRAR GÖSTERMESİN
Bu nedenledir ki
uyanık olacak;
Vatanımıza,
Bayrağımıza,
Milli ve dini değerlerimize hem
SAHİP ÇIKACAK hemde
TAHKİKİ MÂNÂDA;
YAŞAMALI VE YAŞATMAYA ÇALIŞMALIYIZ.
Olur mu?
Elbette olur.
Yeter ki İSTEYİN!!!
İnşaallah.
Selam ve dua ile hayırlı
Bülent ERTEKİN.
NOT:Camilerin kapısına kilit vurulması medyada yer alınca, camileri Diyanet İşleri Başkanlığı’na devretmek isteriklerini belirten İBB yönetimi, kapıları 1.5 aydır kilitli camileri açtırdı. Fakat belediye şirketlerinden tayin edilen imamların kadroları iptal edildiği için, sahil kenarındaki camilere bakım için hayırsever vatandaşlar aranıyor.