Sarıkamış harekâtı, tarihimizde hatırlanması dahi arzu edilmeyen bir sayfa olarak uzun yıllar nadasa bırakılmış bir konudur. Bazı olaylar vardır ki “şüyuu vukuundan beter” olarak tarihe geçmiştir. Eski bir deyim olan ve bir şeyin dedikodusu, olmuşundan daha etkilidir anlamında bir sözdür. Yani başka bir ifade ile “adı çıkacağına canı çıksın” durumudur.
Mesela, Sarıkamış harekâtında 90 bin askerin düşmana tek bir kurşun atmadan Allahuekber dağlarında soğuktan donması bir tevatürden ibarettir. Fakat bu durum toplumsal hafızamıza öyle bir yerleşmiş ki bunu zihinlerden söküp atmanın imkânı yoktur.
Bunun dışında Sarıkamış harekâtı, bir zafer midir? Yoksa bir hezimet midir? Enver Paşa bir kahraman mıdır? Yoksa bir hain midir? Bunlara benzer yüzlerce soru kafaları kurcalayarak hep merak konusu olmuştur. Bakir bir konu olduğu için de tarihçilerin dışında, edebiyatçılar ve sinemacıların da ilgi alanına girmiştir. Son yıllarda farkına varılarak gündeme getirilen ve devlet tarafından da resmi olarak kutlamaların yapıldığı bir etkinliğe dönerek ülke gündemine girmiştir. Gerçi yapılan törenler yürüyüşün dışında şapka ve bere dağıtımının ötesine geçmese de başlangıç için eyvallah fakat bu sığlıktan da kurtarılması gerektiği aşikârdır.
Bugüne kadar ortaya konan her türlü eser, bu harekâtla ilgili olarak bir kesit sunmuş olup, topyekûn ve esaslı bir çalışmanın eksikliği hissedilmiştir. Kurgu romanlar, anılara dayalı derinliği olmayan eserler veya hamaset içerikli yapımlarla boşluk doldurulmaya çalışılmışsa da herkesi tatmin edecek araştırmaya dayalı hacimli bir çalışma gerçekleşmemiştir.
Ta ki bu topraklardan yetişmiş ve aynı zamanda bu bölgeye ahde vefa duygularıyla borcunu ödeyen bir babayiğit çıkıncaya kadar mesele muallakta kalmaya devam etmiştir. Aynı zamanda tarih konusunda akademisyen olan Sayın Tuncay Öğün bu konuyu kendine dert edinerek yıllar boyu sürecek bir çalışmanın altına imza atarak bu boşluğu doldurmuştur. Hem Türk hem de Rus kaynaklarını inceleyerek bir akademisyen, ilim adamı titizliği ve metoduyla önümüze bir başucu ve kaynak kitap koymuştur. Askeri belgeler, anılar, mektuplar, gazeteler, fotoğraflar ve belgeler incelenerek 100 soruda bir eser meydana getirilmiştir. Kitabın soru-cevap şeklinde olması bu tür çalışmalar için en ideal bir çalışma olup, okumayı ve anlamayı kolaylaştırdığı gibi dağınıklığı da ortadan kaldırmıştır. Kitap kronolojik bir sıra takip etmekle olup; savaşa giden süreç, Türkiye’nin savaşa katılması, Türk - Rus savaşının başlaması, Sarıkamış harekâtının hazırlık aşaması, Sarıkamış muharebeleri, savaşın neden olduğu kayıplar, sansür ve kara propaganda, esaret ve kaynakça bölümlerinden oluşmaktadır.
Okumak yenilenmektir, dolayısı ile kitabı bitirdiğinizde taşlar yerli yerine oturacağı için derin bir rahatlama ile oh çekerek tazelenmiş olmanın huzurunu iliklerinize kadar hissetmiş olacaksınız. Bir solukta, nefesinizi tutarak okuyacağınızı garanti edebilirim, sevinç, hüzün birbirine karışarak donan askerlerin acısını en derinden hissedeceğiniz bir sarmalı yaşamanız sürpriz olmayacaktır.
Bu kitap ticari kaygıların ötesinde herkesin geçmişi bilmek adına okuması gereken bir eser olduğu için destek olmak elzemdir. Devletin, sivil toplum kuruluşlarının, derneklerin, okulların ve üniversitelerin bir vatan burcu olarak toplumsal hafıza oluşturmak adına katkı sunmaları gerekmektedir.
Sonuç olarak; geçmişini bilmeyen toplumların geleceklerini inşa etmesi mümkün değildir. 105 yıl önce Sarıkamış’ta ne yaşandığını tüm çıplaklığı ile bilmek herkesin hakkıdır diyorsanız ve düşünüyorsanız gereğini yapın. Böylece aziz şehitlerimizin ruhlarının şad olmasına yardımcı olmuş olmanın hazzını yaşayın. Bundan daha büyük onur olur mu?
Teşekkürler Tuncay hocam, emeğinize ve yüreğinize sağlık…
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın