Seçimler bitti. Lâkin şaibelerı hâlâ devam ediyor. Bu gidişle de yıllarca konuşulacak gibi. İşte bu seçimin sonucunda CHP'li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, ilk resmi yazısında bir skandala imza attı. Bolu Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü'ne, 'İlimizde yaşamakta olan yabancı uyruklu kişilere ayni ve nakdi yardım yapılmaması' ifadeleriyle talimat vererek ülkesindeki iç savaş nedeniyle Türkiye’de misafir olarak bulunan mazlum Suriyeli mültecileri hedef alan Özcan, seçimden önce yaptığı açıklamada da Bolu’da Suriyeli mültecilere yaşam hakkı tanımayacağını belirtmişti.
Toplumun bir çok katmanında Chp li Özcan gibi düşünen nice insanların olduğunu görüyor, duyuyor çok üzülüyorum. Zira bir mümin olarak mazluma, düşene, ihtiyaç içinde olan kim, nerede, hangi ırktan, hangi dinden, hangi mezhepten olursa olsun yardım etmek bize öğretilen en önemli bir meziyetti.
Söyleyenlere de baktığımızda hepsinin babaları dedeleri, dedelerinin babaları yani şöyle geriye dönük 5 nesil soy ağacını çıkarsalar görecekler ki;
HEPİMİZ BİR MUHACİR...
HEPİMİZ BİR GÖÇMEN...
HEPİMİZ BİR ...... değilmiyiz.
Bu ülkenin neresine giderseniz gidin savaştan, zulümden, işkenceden, tecavüzden, asimilasyondan kaçmış nice insanlar göreceksiniz. Bugün ülkenin en büyük metropollerinde buna şahit olursunuz. İşte İzmir; İstanbul.....
Biz İSLAMIZ!!!
Biz MÜMİNİZ!!!
Ve BİZ KARDEŞİZ!!!
HATIRLAYIN...
Mekkeden medineye giden muhacirleri.
HATIRLAYIN...
1707’de Rus Çarı Deli Petro’ya isyan eden Don Kazakları da Osmanlı’ya sığınan Hristiyanları... İsyanın sebebi, Deli Petro’nun sakal yasağına karşı çıkmalarıydı. 33 yıl süren mücâdele sonunda, 4. Mehmed Han zamanında Osmanlı’ya ilticâ eden Kazakları, bildikleri tek iş balıkçılık olduğu için Manyas civârına yerleştirildiğini
HATIRLAYIN...
1831’de, Rusya’ya karşı yapılan “Kasım Ayaklanması” başarısız olunca, Polonya Krallığı’ndan kaçanların bir kısmının günümüzdeki Polonezköy’de 5 000 dönümlük arâzide Polonyalı göçmenlerin bir kısmını buraya yerleştirildiğini...
HATIRLAYIN...
Mûsevîlerin Osmanlı’ya ilticâsını, Edirne’nin fethinden sonra, Balkan Yahudileri ile Aşkenaz Yahudileri ve on beşinci asrın başlarında Sicilya ve Selânik’den kaçan Yahudiler Osmanlı’ya sığınırlar. 1454 yılında, Edirne Baş Hahamı İsak Sarfati Avrupa’daki Yahudi cemaatlerine gönderdiği bir mektupta din kardeşlerini,
Osmanlı’da huzur bulmaya çağırdığını...
HATIRLAYIN...
Asimilasyondan kaçan 350 bin Bulgaristan Türkünü… Bulgar zindanlarından sınır kapısına getirilen Türk mahkumlarını… Kapıkule'den ufka kadar uzanan araç kuyruklarını…
HATIRLAYIN...
Müslüman oldukları için çeşitli zulümlere maruz kalan Boşnakları, 1878-1970 yılları arasında Türkiye’ye göç etmişlerdi. Türkiye’ye gelen Boşnak muhacirler, Türkçe bilmemelerine rağmen Türk halkıyla aynı din ve kültüre mensup olmaları dolayısıyla Türk toplumuna kolay uyum sağlamışlardı.
VE BUGÜN
Kimin kimi vurduğu belli olmayan bir savaşta ülkemize gelen SURİYE'liler bizim DİN KARDEŞLERİMİZDİR, MUHACİRDİR...
Bir tas çorbayı çok gören zihniyeti iyi biliyor, iyi tanıyoruz. Artık bu KİNİNİZİ ve İSLAM BİLMEZLİĞİNİZİ ve DÜŞMANLIĞINIZI BIRAKIN demiyoruz.
Öpüp başınıza koyduğunuz o
YÜCE KİTABIN EMİRLERİNİ YERİNE GETİRMİYORSANIZ,
ENSAR OLAMIYORSANIZ,
Bari insani değerlere sahip birer fert olalım. Ayrıca Bir belediye başkanından beklenen devlet politikasını sürdürmesidir. Haydi Ensar olmayın ama bari Birleşmiş milletlerin yardım kuruluşlarının dahi büyük gıpta ile baktığı Türklerin bu yardımseverlik duygusunu ulusların nezdinde yaralamayalım.
Evet
EFENDİ, EFENDİLER, HANIM,HANIMEFENDİLER
YA ENSAR OLUN, YÂDA OSMANLI SEFİRİNİN ARABASININ ATLARINI ÇÖZÜP KENDİLERİ ÇEKEREK SEVİNÇLERİNİ GÖSTEREN LONDRA'LI GENÇLER GİBİ!!!
Selam ve dua ile
Bülent ERTEKİN
Not: Not: Osmanlıların savaşı göze almak pahasına 1848 yılında İngiliz devrimcilerini koruması zamanın devrimci gençleri çok etkilemişti. İşte o Londralı gençler, Osmanlı sefirinin arabasının atlarını çözüp kendileri çekerek sevinçlerini göstermişlerdi.