BEN BİR ENGELLİYİM!!!
Tam 2 gün önce...
3 ARALIK,DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ..!
ONLARI...
Kimimiz gördük ...
Kimimiz gördük, görmezden geldik...
Kimimiz duyduk duymazdan geldik.
Oysa zaman zaman delikanlılık yapar "HERKES BİR ENGELLİ ADAYIDIR"
der konuşur da konuşuruz. Yâni bizim tabirle mangalda kül bırakmayız.
Takii RABBİMİN İZNİ VE GÖREVİ İLE ÜÇ ARI GELİRDE BACAĞINIZDAN, tamda kasık bölgesinden SOKUP "LENFABİT" HASTALIĞINA YAKALANIP yürümekte ZORLANASIYA KADAR.
Artık asasız yürüyemezsiniz...
Oturduğunuz yerden kalkamaz,
düştüğünüz yerden doğrulamazsınız.
Ve bir rapor...
13 uzman doktorun verdiği
SAĞLIK KURULU RAPORU:
BÜLENT ERTEKİN % 64 ENGELLİSİNİZ.
İşte hayat sizin için o zaman başlar.
Zordur, bir o kadarda üzücüdür.
Tam 50 yıllık hayatın ardından....
Şükreder...
Şükreder...
Şükredersiniz.
Zira sizden daha kötü olanlar vardır.
Yürüyemeyen...
Göremeyen...
Konuşamayan...
Derdini dahi anlatamayan niceleri...
Oturur kalkar Elhamdülillah dersiniz.
Yersiniz, içersiniz, şükür elhamdülillah dersiniz.
Cenab-ı Allah sizi ve sevdiklerinizi sağlığınız ile imtihana tabi tutmuştur.
Her ne kadar bedenen kabullenmekte zorlansanız da,
ZİHNİNİZDE ENGELLİ DEĞİLSİNİZDİR.
Lâkin...
Yazıyı burada kesip benim gibi engelli bir kardeşinizden gelen İBRET alıp ÇOKÇA ŞÜKÜR EDECEĞİ(N)MİZ yazıyı sizlerle paylaşıyorum.
Yazıyı Abdulmukim Dağ kardeşimiz yazmış. Rabbim sağlık afiyet ve Şafi ismi ile şifalar ihsan eylesin.
Okuyun ve ŞÜKREDİN.
İnşaallah.
"Lakin derken bile içimi yakıyor bu söz.. Olsun, devam edeceğim sonuna kadar sürsün bu öz..
Bizler bazı halleri günü gelene kadar hatrımıza getirmeyiz, daha doğrusu getirmek istemeyiz ağır bir yük olur diye.. Mesela genel olarak namazları cuma günü, aileyi bayramlarda, öğretmenleri kasımda, anneleri mayısta, sevdiklerimizi yani Refika-i hayatımız olan o hayat ortaklarımızı eşlerimizi şubatta, babalarımızı haziranda, işte böyle engelli denilen fakat hakikat dairesinde engelsiz ve bir sanatı Rabbaniye olan bu kardeşlerimizi de 3 Aralıkta hatırlıyoruz.. Oysa ki onlar her gün varlar ve hatırlanmaya muhtaçlar.. Biz sözde kendimizi bedensel olarak tam görüyoruz, Nimetin kıymetini bilmiyoruz halbuki..
Aslında bu kardeşlerimiz birer ibretli dersler bizim ve sizler için..
Şu iki resimde görünen iki kişiyi de yakından tanıyorum.. Biri çakmak gazı doldurup satıyor, diğeri ise oyuncak tarzı şeyler satıyor.. Hayatlarını sorsan bizden daha mutlular... İmkânları yettiği kadar kullanıyorlar bedenlerini.. Biz imkanımız yettiğince bile aciz kalıyoruz..!
Ben bu resimlerden en çok Musa Abiyi tanırım.. Van'lı olmamız hasebiyle, eskiden beri Van'da çok görmüşlüğümüz vardı... Bana ibadetlerine aşkla sarılan, şevkle koşan, heyacanla duran, haline şükreden, namaza yetişmek için koşarken düşen, yetişemediği için ağlayan, tezgahını bazen birine emanet eden her zaman ise emanetleri zayi etmeyip muhafaza eden Hafiz olan Allah'a bırakan tevekkül ve teslimiyet sahibi birini gösterin derlerse direk Musa abimizi gösteririm..
Demiştim ya söz de biz tamız, vücud eksiksiz ve kusursuz.. Meseleye İbadet ve abdiyet bazından bakacak olursak, durum vahim.. Elimiz tam teknoloji bize engel, gözümüz görüyor eğlenceler engel, kulağımız duyuyor kafamızı uyuşturan hak olmayan sözler engel, Ayağımız tutuyor bâtıla götüren durumlar engel, dilimiz dönüyor gıybet yalan bize engel.. Biz Ne kulağın, Ne ayağın, Ne elin, Ne de dilin, vazifelerini hakları olan yerlerde kullanamıyoruz...
Hep bi engel bi engel..
Ama musa abimiz ve emsallerine bakıyorum : dilleri dönmez, düzgün yürüyemez, ellerini ve diğer âzalarını tam kullanamazlar, fakat 'abd olmaya 'Âbid olmaya engel tanımıyorlar..
Belki okurken bu dediklerime katılmazsınız.. Çokta önemi yok bu da fikrime engel olsun.. *ama şu gerçek var ki Ben talebeyim herşeyi ilmi dini ve tevhidi olarak değerlendirir muvazene ederim bakış açım budur..
Rabbim kulluk olarak
HASTALIĞIMIZI...
HASTALIKLARIMIZI....
ENGELLERİMİZİ ibretle görüp hayret ve mubabbetle Kendisine(cc) Secde etmeyi nasip eylesin...
Amin.."
Selâm ve dua ile
Bülent ERTEKİN