KİŞİNİN HİMMETİ DAĞLARI YERİNDEN OYNATIR
"Gerçektende öylemi"...
"Hadi yaaaa."
"Yok canım" diyebilirsiniz.
Hatta ve hatta sıralamanın altına aklınıza gelen bir çok mazeretleri de sıralayabilirsiniz.
Oysa, gerçek bir söz ve geçmişten bu güne kadar da bir çok örnekleri vardır. Sadece biraz beynimizi çalıştıracağız. Aslında o kadar da zor bir fiil değil değil mi? Bu sıcak havada kalkacan da koca koca kitaplar karıştıracan da...
Ohooooo....
Derler ya hani "ölme eşeğim ölme" Sadece ve sadece biraz beynimizi çalıştıracağız. O kadar.
Neyse, siz biraz beyin cimnastiği yapıncaya kadar biz; bizden, sizden, içimizden vatanın ASLAN YÜREKLİ EVLATLARINDAN bir örnek verelim.
Diyarbakır'ın bir dağ köyünde ilköğretimde görev yapan muallim Matematik dersinde ;
– Bir kasada şu kadar çilek varsa, 10 kasada kaç çilek vardır? Diye talebelerine bir soru soruyor.
Talebeler:
– Hocam çilek ne? Diyorlar.
Muallim:
– İşte çocuklar çilek. Diyor.
– Biz hiç çilek yemedik. diyorlar.
Bunun üzerine muallim pes etmiyor, oturup Bursa’daki tarım firmalarına toprak numunesi yolluyor ve diyor ki;
– Bu toprakta çilek yetişir mi ? diyor.
Bursa’daki firmalardan cevap geliyor.
– Evet Diyarbakır şartlarında çilek yetişir.
Hatta mektubun yanında çilek fideleri ve yetiştirme şeklini anlatan bir tarif yolluyorlar. Muallim talebelere okuyor nasıl yetiştirileceğini, çıkarıyor bahçeye ve diyor ki:
– Bu sene size matematikten sınav yok.
Talebeler:
– E nasıl not alacağız hocam?
Hepsine bahçeyi kazdırıp, çilekleri diktirip, can sularını verdikten sonra her birine dörder çilek fidesi verip:
– Şimdi gideceksiniz evinize anne babanıza ben size nasıl öğrettiysem sizde onlara öyle öğreteceksiniz.
Çocuklar gidiyorlar evlerine hepsi anlatıyorlar ve çilekleri dikiyorlar ve öğretmen diyor ki:
-Çilek mevsimi gelince getireceksiniz tabakta on tane çileğe bir not alacaksınız.
Çocuklar tabaklarla getiriyorlar, çilekleri sayıyor muallim, eksik olanlara da tam not veriyor ve sonra diyor ki:
– Çocuklar nasılmış tadı?
Talebeler:
-Valla ucunda not vardı diye yiyemedik.
– Hadi bakalım yiyin. Diyor muallim.
Çocuklar ağızlarını burunlarına bulaştıra bulaştıra yiyorlar çilekleri. Aradan iki yıl geçtikten sonra çilek girmemiş o köyün halkı şu anda Diyarbakır’ın pazarında çilek satıyorlar.
Muallim olmak bu işte gerçekten… Tahtada müfredat anlatmak değil… Bulunduğun yere, bulunduğun ülkeye, okula bir şeyler katmak…
Üstadlar “Kişinin himmeti dağları yerinden oynatır” demişler. İşte bir kişi, bir muallim, bir hoca(bugünün karşılığı ile öğretmen diyorlar.) Kitabı, defteri, notu bir kenara atarak eğitimlerin en güzelini gözümüze ve beynimize çaka çakaaaa vermiş.
Teşekkür ederim hocam.
Bizlere bir kere daha
bir kişi nedir ki?
Vatanı sen mi kurtaracaksın?
Amaaaaan boşver!!!
Salla kafayı al maaşı
diyenlere inat;
BİR KİŞİNİN BAZEN ÇOK ŞEY DEĞİŞTİREBİLECEĞİNİ ÖĞRETTİNİZ.
Teşekkür ederim hocam bizlere bir kez daha "Kimin himmeti milleti ise, o tek başıyla millettir." sözünü hatırlattınız.
Selam ve dua ile.
Bülent ERTEKİN