MUCİZE HEDEFİNDEKİ TEKNOLOJİNİN DİLİ
DEMİR MUCİZESİ
Fen ve teknik bilimlerinde kullanılan kanunların hepsi mucizedir. Hayat ve ruh gibi, insanlığın refahına, dostluk ve yardımlaşmasına vesile olacak, Allah’ın insanlara harika ihsanlarıdır. Bu kanunları kullanarak insanlığın hizmetine sunduğumuz teknolojinin temelini oluşturan demir de mucize olarak insanlığın hizmetine sunulmuş ve ayet-i kerimede şöyle dile getirilmektedir.
“Ve kendisinde çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik“ (13/25)
İşte yağmur nasıl mucizedir, gökten harika bir şekilde indirilmektedir. Bunu müstakil bir şekilde ela alacağım. Aynen onun gibi demir de insanlığa verilmiş bir mucizedir.
Normal şartlarda Sivas, Divriğ demir yataklarının olduğu bir bölgedir. Madenin çıkarılması ya açık sistem ile üzeri sıyrılarak veya galeri usulü ile cevhere ulaşılmaktadır. Bu ve benzer metotlara göre demir madeni yerden çıkarılmaktadır.
Ayet indirildiğini söylediğine göre başka bir bilim gözlüğü ile başka bir açıdan daha irdeleyelim.
Kimyada biliniyor ki maddeyi meydana getiren atomların bir araya gelmesi için enerjiye ihtiyaç vardır. Dolayısı ile demir için gerekli olan enerji güneş enerjisinden daha fazladır.
Demek demirin yaratılması en azından arz sistemimizin yaratılması ile yaşıt olabilir. Yaratılış enerjisi de demire kaynak olabilir.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri enzelna ile ilgili Risale-i Nur’da çok güzel açıklık getirmektedir. Kaynağından okumak gerekir.
Kur’an-ı Muciz’ül-Beyan demirin maddî çıkarılmasının yanında; çok önemli olan nimet olduğu, insanoğlunun demire muhtaç bulunduğu yönünü hatırlatmak için “inzal” tabirini kullandığını söylüyor.
Demek ki, Kur’an’ın bu büyük nimet cihetini nazara vermek için “demiri yukardan indirdik” demesi son derece edebî ve anlamlı bir Rahmet hazinesinden geldiğini tasvirdir.
Elbette in'âm, ihtiyâcın üstündedir. Onun için, nimetin hazine-i rahmetten beşerin ihtiyâcına imdâd için gelmesinin hak tâbiri, indirmedir; "ihrac" değildir.
Bu mana-yı maddî, mekâna bakmıyor, belki mânevî mertebeye bakar.
Rahmân'ın hadsiz mertebe-i ulviyetinin bir tecellîsi olan hazine-i rahmetten gelen nimet, elbette en yüksek makamdan en aşağı mertebeye gönderiliyor.
Hak tâbiri enzelnadır; Bu tâbirle nev-i beşere ihtar eder ki, demir en büyük bir nimet-i İlâhiyedir.
Gerçekten insanların terakkilerinin kaynağı ve sert olması ile sanayileşmelerinin temel maddesini teşkil eden demirdir. Ve ayette de onun bu yönü açıkça ifade edilmiş ve demirin maddî cihetine değil, Allah tarafından insanın yararına sunulan önemli bir nimet olduğu cihetine dikkat çekilmiştir. (16/13-15)
Risale-i Nur, ikna edici ve itirazları susturucu cevabında:
Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan, demirdeki çok azîm ve ehemmiyetli nimet cihetini ihtar etmek için
enzelna (اَنْزَلْنَا ) demiş.
Çünki yalnız demirin zâtını nazara vermiyor ki ehracna (اَخْرَجْنَا) desin. Belki demirdeki büyük nimeti ve insanlığın ne kadar muhtaç olduğunu ihtar içindir.
Nimet ciheti ise, yukarı ve manen yüksek mertebelerdedir.
Elbette nimet, yukarıdan aşağıyadır.
Ve muhtaç olan beşerin mertebesi, aşağıdadır. Elbette nimeti vermek, ihtiyacın üstündedir. Onun için nimetin rahmetten beşerin ihtiyacına imdad için gelmesinin hak tabiri "inzal"dir, "ihraç" değildir. (17/67)
Bediüzzaman, bu konuyu da yukarıdaki demir konusunda olduğu gibi, nimet ciheti ile hayvanların Allah’ın rahmet hazinesi tarafından insanlara özel olarak gönderilmiş birer hediye olduğunu söylemektedir. Zehirli böcekten bal ve sümüklü böcekten ipek adeta hediye olarak yüksek makamdan gönderilmiyor mu?
09.06.2020
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu