Demokles’in kılıcı
Başlıktaki efsaneyi anlatmayacağım. Bilen biliyor. Bilmeyenlerde yazmak istediğimden anlayacaktır.
Geçmiş, geçmiş yıllarda boynu Demokles’in kılıcı altında bir iktidar varmış. Bu iktidar o kılıcın gölgesi altında halkına çok güzel hizmetler yapmış. Halkına çok güzel duygular yaşatmış öyle ki yeis içine düşen milletine bir istikbal ümidi olmuş. Bu iktidarın tepesinde asılan Demokles’in kılıcı öyle tekdüze, yalın çelik bir kılıç da değilmiş. Bu kılıç sihirli bir kılıçmış, şekilden şekle giriyormuş. Bu kılıç bazen yerleşmiş aristokrat bürokrasi şekline, bazen keyfi kanunlar, yasalar nısfına bazen de iktidarda olmayan ama her daim muktedir olan kurucu azınlığın mutlu krallığı şekline giriyormuş. Bu kadarla da sınırlı değil nasıl bir kılıçsa girmediği şekil yokmuş. Gün geliyormuş o dönemin mevcut reis-i cumhuru oluyormuş ama bu kılıcın en çok şekline girdiği şey üniformalı askermiş. Elbette Demokles’in kılıcı bu kadarla da kalmıyor bazen gazete, bazen de gazeteci oluyormuş sonra muteber bir işadamı… Türlü vesayet şekillerine giren işte böyle bir kılıçmış. Geçmiş zamandaki iktidar bu kılıçtan çok çekmiş çok. Lakin bu iktidarın varlığı da bu kılıca bağlıymış. Kılıç ne zaman şah damarına dokunsa rical-i hükümet hemen sine-i millete tahassun ediyor oradan aldığı güçle kendini toparlıyor, kılıcın korkutucu etkilerinden arınıyormuş. Çünkü milletten büyük güç olmadığı için millete karşı samimi olanı millet hep bağrına basıyor onu Demokles’e yem etmiyormuş. Hatta Demokles’in kılıcı iktidarı koruduğu için zaman zaman millete de dönermiş lakin millet canını verir hükümetini vermezmiş. Gel zaman git zaman hükümet eden siyasal yapı milletten aldığı güçle her şekle giren bu kılıcı zapturapt etmiş, etmiş ama bütün ahengin de bozulduğunu görmüş. Artık hükümete olan teveccüh-ü amme giderek azalmaya başlamış. Söylemleri millette karşılık bulmayan popülizme kaymış. Eski heyecan, sinerji yok oluvermiş. Hal böyle tatsızlaşınca rical-i hükümet eden siyasilerin aklına hiç olmayacak bir şey gelivermiş. “aha bu zapt ettiğimiz sihirli kılıcı kullanırsak tekrar milletin teveccühüne mazhar oluruz, bu kılıç eskiden bizim tepemizdeydi şimdi madem elimizde o zaman bizim için çalışsın” demişler. Daha önceden çok ama çok çektikleri bu kılıcı kendileri istimal etmeye başlamışlar. Lakin kılıç önce kendini zapt edenlerden öcünü almak istemiş ve onu mahkûm edenleri kendi aralarında birbirine düşürmüş. Sonunda güçlü liderin etrafında doluşan dalkavukların çoğunluk olduğu kısım kılıca hâkim olmuş. Kılıcın yeni sahipleri kılıcın geçmiş zamanlarda yaptıklarını halka gösterip gösterip eski hikâyeleri anlatarak “aha bu kılıç var ya bu kılıç çok zulümler etti çok” deyip kılıcı milletin gözüne gözüne sokmaya başlanmışlar. Halk bir süre daha kılıcın kötü mazisiyle meşgul olup hükümetini bağrına basmaya, ona sahip çıkmaya devam etmiş. Tâki ne görsünler gün gelmiş kılıç hiç beklemedikleri zamanlarda beklemedikleri yerlerde kendilerine doğru sallanmaya başlamış şaşırmışlar acaba şaka mı diye düşünmüşler ama şaka değilmiş. Şaşa kalmışlar yıllarca hükümetlerini şerrinden korudukları kılıç hükümetlerinin elinde kendilerine doğru sallanmaya başlamış. Meğer Demokles’in kılıcında öyle bir sihir varmış ki ona sahip olanı kendine esir ediyormuş. Onu tutanı gücüyle sarhoş ediyormuş. Sonra da fark etmeden tutanı yutuyormuş.
Elbette bu hikâyede geçen olay eski eski zamanlarda olmuş. Bugünlerle hiç alakası yok (!).
Dünya durmuyor son sürat gidiyor. Bu hızla giden dünyada hala eski zamanın nagamatıyla söylenen şarkılar maalesef işitenlere hoş gelmiyor. Artık yeni şeyler söylemek zamanı.
Eski hâl muhal; ya yeni hâl ya izmihlal…
* Teveccüh-ü amme: kamuoyunun teveccühü, halkın ilgisi.
* Rical-i hükümet: devletin, hükümetin ileri gelenleri.
* Dalkavuk: çıkar ve yarar beklediği ya da kendisinden çıkar sağladığı kimselere, makamca, durumca büyüklere karşı saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse.