(Âlim-i mürşid, koyun olmalı; kuş olmamalı.)
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri 31 Mart hadisesinde, İstiklal Mahkemesi’nde yargılanırken, mahkeme reisi kendisine:
Sen de mi şeriat istemişsin diye soruyor.
O da onun sorusuna; evet şeriatın bir hakikatına bin ruhum olsa feda ederim.
Ancak ihtilalcilerin istediği gibi değil diyerek, mahkemeye şeriatı anlatıyor.
İdam edilmek için mahkemeye çağrılan Bediüzzaman Said Nursi, bu ifadelerin karşısında berat ediyor.
Mahkeme salonundan Beyazıt Meydanı'na yürürken, “Yaşasın zalimler için cehennem! ” diyor.
Yani mahkeme reisine teşekkür etmiyor. Neden etmiyor? Çünki bu esnada kendisini mahkeme ederlerken, meydanda asılı olanları göstererek, sen de şeriat istemişsin diyorlar. Gördüğü bu adaletsizlik için kendi beraat etmesine rağmen, bu zülmü alkışlamıyor, karşısında duruyor.
Diğer taraftan hem batıda hem doğuda gönüllü Milis Alayı Komutanı olarak küffara karşı memleketi müdafaa eden Bediüzzaman Said Nursi, Van cephesinde savaşırken esir düşüyor.
Ruslar esir kampına götürüyorlar. Kosturma’da esirler kampında Rus Başkumandanı Nikola Nikolaviç esirleri ziyarete geliyor.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri onun karşısında ayağa kalkmaz.
Komutan tercüman vasıtasıyla sorar? Beni tanımadılar galiba?
Oda diyor ki tanıdım, Rus Çarının yeğeni, Rus Başkumandanı Nikola Nikoloviç’tir.
Bu sefer komutan diyor ki; o halde ayağa kalkmamakla Rus Çarına ve Rus Başkomutanına hakaret ediyorlar.
Bediüzzaman da diyor ki; ben bir Müslüman alimiyim. Bir Müslüman alimi, bir gayrimüslim karşısında kıyam etmez, ayağa kalkmaz. Ben onun için kalkmadım.
Bu durumun inancından geldiği kanaatine varan komutan, Bediüzzamandan özür diler, af edilmesini ister.
Şimdi Bediüzzaman’ın Vatikan’a veya bir baş papaza mektup yazdığını, ya da tokalaştığını, hatta haşa elini öptüğünü iddia eden bilim adamı, elinizi vicdanınıza koyunuz ve şu soruma cevap veriniz!
Siz Bediüzzaman’ın hangi eserini okudunuz?
Bediüzzaman’ın dine, Kur’an’a, İslam’a aykırı hangi ifadesini gördünüz?
Ben tekrar soruyorum ey bilim adamı! Öğrencilerinizi okutuyorsunuz, deistlerin yetiştiği bir dönemde, hangi öğrencinize öldükten sonra dirilmenin varlığını ispat ettiniz?
Hangi öğrencinize Kuran’ın mucize olduğunu ispat ettiniz?
Hangi öğrencinize peygamber efendimizden ve mucizelerinden bahsettiniz?
Hangi öğrencilere peygamberlerin mucizeleri, bir taraftan peygamberliğini ispat ederlerken, diğer taraftan da ümmetinin o mucize alanında ulaşabileceği en son hududu tarif ediyorlar diye anlattınız?
İşte Bediüzzaman bunları anlatıyor. Bu eserleri okuyup, bir kendilerini tanısaydınız da ondan sonra bilip, bilmeden konuşmasaydınız. Hiç olmazsa delillere dayandırarak konuşsaydınız. (devam edecek)
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu