KENDİ NEFİSLERİNİ KARDEŞLERİNİN NEFİSLERİNE FEDA EDEN MÜESSESE: VAKIFLIK VE VAKIFLAR!
Bir kaç hafta önce ŞEKERCİHAN DERNEĞİ tarafından organize edilen SAHUR programına iştirak ettim. Programda üniversiteye hazırlanan genç kardeşlerimiz, takip etmiş oldukları programlarda gösterdikleri performans ve başarılarının karşılığında verilen hediyeler ile onure edildiler.
Programın sunuculuğunu yapan kardeşimiz, gençlerimize bu hediyeleri vermek için, hizmette katkıları olan değerli büyüklerimizi sahneye çağırarak onlarıda güzel sözleri ile iltifat ederek hediyelerini takdim ettiler. Açıkçası saat 03.00 kadar dolu dolu geçen program bizleri de talebeliğimizin geçtiği o muhteşem güzel ve mana dolu günlere götürdü.
Program 03.00 gibi bitti ve sahur için hazırlanan adeta hem ruhumuza hemde midemize tefekkür et!!! şükür et!!! zikir et!!! diyerek hazırlanan kahvaltı sofralarımıza oturduk. Lâkin hem hazırlanan yemeklerimizi yiyor hemde beynimi kemiren sorulara cevap aramaya çalışıyordum.
Tekrar hediyelerin dağıtıldığı sahneye geri döndüm. Zira bu fotoğraflarda bişeyler eksikti, o da
VAKIF KARDEŞLERİMİZ idi.
Zira, asıl iltifata lâyık olanları orada görememek çelişkili bir durum olarak telâkki ettim.
Marifet; iltifata tabi ise zannımca en fazla ve en çok iltifata mazhar olacak olanlar ise KENDİ NEFİSLERİNİ KARDEŞLERİNE TERCİH EDEN ve TEFANİ SIRRINA EREN bu isimsiz, Yusuf yüzlü, Hamza Yürekli civanmerdlerdi. "Hediye verilecekse en çok hakeden onlardır" diye düşündüm. Çünkü gecesini gündüzüne katarak bir kişinin dahi imanının kurtulmasına vesile olmak için yardan da, serden de geçen bu kardeşlerimizdi.
Bizler, evlerimizde eşimiz, evlatlarımız ile hemhal olurken onlar bu gençlerin gençliklerini kurtarmak için gençliklerini feda ediyorlardı.
Her biri GÖNÜL ADAMI, DAVA ADAMI olan bu gençlerin mesai kavramları yoktur.
Yedi yirmi dört 7/24 her zaman hizmet için çalışmaya hazırdırlar. Yapılan program bunun bir göstergesiydi çünkü 12.00 de başladı 4.00 te bitti.
Dünyanın zevk ve lezzetine sırt çevirmişlerdir. Baktığımda; hepsi de zeki, çalışkan ve fedakar olan bu insanlar aynı gayreti dünya için gösterseler daha fazla kazanıp daha rahat yaşamaları mümkün iken, onlar bütün emeklerini iman hizmetine harcıyorlardı.
Bu kadar gayret göstermelerine karşılık herkesin takdirini görüp manevi bir tatminmi elde ediyorlar? Görünen bu olması gerekir. Öyle değil mi? Kesinlikle hayır. Çoğu zaman bırakın takdiri eleştirilerden başlarını alamıyorlar.
Eminim perde-i gayp açılsa mele-i alânın sakinlerinin bu fedakarları alkışladığı ve onlara gıpta ettiği görülecektir.
Şimdi duam odur ki:
Rabbim dünyada beni bu insanlara yâr ve yardımcı eylesin.
Ahirettede onlara komşu yapsın.
Aynı zamanda daha iyi hizmetler için sayılarını arttırsın.
Selam ve dua ile
BÜLENT Ertekin