Bülent Ertekin
Köşe Yazarı
Bülent Ertekin
 

KURBANA KURBAN GİDENLER(!)

KURBANA KURBAN GİDENLER(!) Rabbim nasip etti ve inşaallah, izni ilahi ile bir bayramı daha eşimiz, evlatlarımız, anne ve babalarımız ve yakın akrabalarımız ile geçireceğiz. Rabbim; şükürler olsun sana, verdiğin bunca nimetlere hamdolsun. Elhamdülillah.  Tıpkı Ramazanda olduğu gibi bir ve beraber olmanın mutluluğunu sevdiklerimiz, akraba, dost ve kardeşlerimiz ile  yaşayacağız.  Paylaşmayı,  yardımlaşmayı, sevindirmeyi ihtiyaç sahibi TÜM MÜMİNLER KARDEŞTİR! ilahi emri çerçevesinde kardeş olduğumuzu bir kez daha hatırlama ve hatırlatma şerefine ereceğiz. Onlarla tebessüm edecek, onlarla mutlu olacak -belkide- yalnızlığın, çaresizliğin, fakirliğin acı;  lâkin gerçek yüzünü bir kenara bırakıp gözyaşlarımız ile kutlayacağız. Olabilirmi?  Elbette olur. Zira bilmediğimiz, bilemediğimiz fukaralığı, açlığı,  yoksulluğu, bilmek, görmek ve onlarla aynı tasa ve kaderi paylaşmak için özel bir gayretimiz çabamız olursa niçin ve neden olmasın?  Oysa sene üçyüzaltmışbeş gün. Bizim hatırladığımız ise toplasan,  topu topuna yedi gün tam tamına koca yedi gün (!) veya on gün. (!) Ya sonra? Ya sonrası? Sonrası, gene dillerde BEN SENİN KARDEŞİNİM bildiğiniz içide dışıda mana dolu bir söz. Lâkin; biz o mana dolu sözü, ilahi emri ne kalbimize, nede ruhumuza nakşettik. Dilimiz onu söylerken;  kalbimiz başka ninniler (!) söylüyordu. Kimi kandırıyoruz acaba? İnanın sadece ve sadece  kendimizi kandırıyoruz.  Nefislerimize soralım, enelerimizi şöyle karşımıza alıp iki delikanlı adam gibi konuşalım mı? yada gururumuzu kibirimizi? Haaa ne dersiniz?  Alsak karşımıza konuşsak, nasıl birşey olur acaba? Sahi deneyelim mi bir kez olsa? Yada denedinizmi?  Bugün  yazmak istediğim ise bu bayramın birazda TEBESSÜM ETTİREN YÜZÜ. Kurban denilince tabikii Allah(c.c) adına kesilen kurbanlar, sonrasında da bayrama kadar belkide evinde hiç et görmemiş,  gerçektende fakir ve fukaranın sofrasına girecek etler. Birde  kurban keserken adeta KURBANA KURBAN GİDENLER(!) İşte bugün yazacağım konu  KURBANA KURBAN GİDENLER(!) Bir hafta öncesinden başlayan tatlı telâşın en güzel görüntüleri bir arsada başlar.  Ahırdan kaçmış boğanın önünden, arkasından koşuşturan onlarca insanı görürsünüz.  Bizim kurbanlık boğa önde,  boğayı yada kurbanı yakalamaya çalışanlar da arkada. Bir ara boğa kovalayanlardan canı sıkılır. Ola ki sahneyi değiştireyim (!) diye düşünmüştür. Birde bakmışsınız boğa arkada; yaşlısı, genci önde bizim boğa kovalamaktadır. Kimisi bir ağacın tepesinde,  kimiside bir arsanın bahçe duvarında. Gülermisiniz ağlarmısınız?   Zannedersiniz ki  kurban edilecek bizim dana değilde    Ahmet'ler, Hüseyin'ler, Erol'lar, Bülent'ler. (!)  Neyse; büyük uğraşların sonunda bizim kurbanlığın başına birşey gelmeden yakalanır ve asli yerine getirilir. Çok şükür. Kurban zamanı ise ayrı bir telaştır. hayatında hiç tavuk dahi kesmemiş Hasan dayı eline kocaman bir kurban bıçağını alır- ki oda iki üç gün öncesinden iyi bir bileycide kurbanlığın canını acıtmaması için jilet gibi bileylenmiştir- yılların kasabı edası ile kurbanlığın yanına gelir.  Bu arada kesim için  gerekli altyapılar hazırlanmıştır.  Bıçak, masat,  ip, çengel, tara, balta vs vs veee tekbirler eşliğinde  ALLAHU EKBER ALLAHU EKBER LAİLAHEİLLALLAH HU EKBER ALLAHU EKBER VELİLLAHİLHAMD     denir. Ve  günler öncesinden jilet gibi olmuş bıçaklar  BİSMİLLAH  denilip kurbanın boğazına Allah(c.c) için vurulur. Bu, her bayramda gördüğünüz filmin birinci karesi idi. Şimdi sırada diğer karelerde(!) ACİLDE KURBAN VURGUNLARI (!)  "Kurbanı kesmiştim, boynuzlarını ayırmak isterken parmağımdan oldum. İlk defa başıma geldi"  Dr. T..... K..... acile intikal eden bir olayı anlatıyor.:  Kaçan iki dananın arasında kaldım danalar vuruşurken boynuz yedim bir de altına aldılar kaburgam kırıldı. dedi Doktorumuz ilave ediyor. "işin garip tarafi vatandaş sokaktan geçiyor ve hiç birseyden de haberi yok." Olacak işte (!)  "Hayvan keserken bıçak elimi kesti. Hayvanı kesmiştik, derisini sıyırıyorduk. Sadece ben yaralandım."  Yaralanan başka bir vatandaş ise et doğrama sırasında bıçakla elini kestiğini belirtti.  İzmit Yeşilova’da kurban kesmek isteyen Hasan Hüseyin Çallıoğlu kafasına aldığı darbeyle yaralandı.  Topçular mahallesinde hayvanı yatırmak isteyen Hüseyin Kama, hayvanın can havliyle savurduğu tekmeyle kaburga kemiklerinde kırık oluşarak yaralandı.  Maşukiye’de hayvanı kestiği sırada Mürsel Şamlı isimli vatandaş bıçağı kaçırarak kendi bacağına derin bir kesik attı. Ömer Torunlar, “Kurbanı şöyle çevirelim, böyle çevirelim derken ters tarafıma geldi. Bir anda olan bir şeydi yani” dedi.  Kendisini yaralayan bir başka acemi kasap ise, “Hayvanın ayaklarını keserken birden bire kaydı ve parmağımı kestim” şeklinde konuştu.   İsmail Alcan (35), “Koyunu asarken balkondan mermer düştü başıma. Koyunu bıraktık hastaneye geldik. Başıma 4-5 dikiş atıldı. Birazdan eve gidip kalan koyuna devam edeceğim. Koyunlar yerde mi kalacak?” dedi Ekrem Yakut, "Kurbanı keserken ayağıma kaçırdım bıçağı. 30-40 senedir kesiyorum, acemi değiliz ama oldu bir kere. Hastaneye getirildiğinde komandoların giydiği kamuflaj pantolonu ile dikkat çeken Kenan Vergili, "Tosunu yere yatırırken boynuzuyla ayağımı yaraladı. Komşuların yardımıyla hastaneye geldim."   Ahmet Ata,ise "Nasıl olduğunu anlayamadım. Kurbanı keserken elimi de kesmişim. Hastaneye dikiş attırmaya geldim." diye konuştu. Hepsine geçmiş olsun diyoruz. LÜTFEN  KURBAN KESEYİM DERKEN  SİZ KURBAN OLMAYIN (!) Ne diyelim bu kazaları taaa bayramın üçüncü gününe kadar tvlerin ilk haberlerinde biraz tebessüm ederek, birazda üzülerek seyredecek veya günlük ekmek gibi,  su gibi evimize aldığımız abonesi olduğumuz gazetelerden (!)  okuyacağız. Biz gene  UYARICI  KAMU SPOTUMUZU YAZALIM.  KURBAN KESEYİM DERKEN KURBANA KURBAN GİTMEYİN (!) Selam ve dua ile Bülent ERTEKİN 
Ekleme Tarihi: 22 Ağustos 2018 - Çarşamba

KURBANA KURBAN GİDENLER(!)

KURBANA KURBAN GİDENLER(!)

Rabbim nasip etti ve inşaallah, izni ilahi ile bir bayramı daha eşimiz, evlatlarımız, anne ve babalarımız ve yakın akrabalarımız ile geçireceğiz. Rabbim; şükürler olsun sana, verdiğin bunca nimetlere hamdolsun. Elhamdülillah. 
Tıpkı Ramazanda olduğu gibi bir ve beraber olmanın mutluluğunu sevdiklerimiz, akraba, dost ve kardeşlerimiz ile  yaşayacağız.  Paylaşmayı,  yardımlaşmayı, sevindirmeyi ihtiyaç sahibi TÜM MÜMİNLER KARDEŞTİR! ilahi emri çerçevesinde kardeş olduğumuzu bir kez daha hatırlama ve hatırlatma şerefine ereceğiz. Onlarla tebessüm edecek, onlarla mutlu olacak -belkide- yalnızlığın, çaresizliğin, fakirliğin acı;  lâkin gerçek yüzünü bir kenara bırakıp gözyaşlarımız ile kutlayacağız. Olabilirmi?  Elbette olur. Zira bilmediğimiz, bilemediğimiz fukaralığı, açlığı,  yoksulluğu, bilmek, görmek ve onlarla aynı tasa ve kaderi paylaşmak için özel bir gayretimiz çabamız olursa niçin ve neden olmasın?  Oysa sene üçyüzaltmışbeş gün. Bizim hatırladığımız ise toplasan,  topu topuna yedi gün tam tamına koca yedi gün (!) veya on gün. (!) Ya sonra? Ya sonrası? Sonrası, gene dillerde BEN SENİN KARDEŞİNİM bildiğiniz içide dışıda mana dolu bir söz. Lâkin; biz o mana dolu sözü, ilahi emri ne kalbimize, nede ruhumuza nakşettik. Dilimiz onu söylerken;  kalbimiz başka ninniler (!) söylüyordu. Kimi kandırıyoruz acaba? İnanın sadece ve sadece  kendimizi kandırıyoruz.  Nefislerimize soralım, enelerimizi şöyle karşımıza alıp iki delikanlı adam gibi konuşalım mı? yada gururumuzu kibirimizi?
Haaa ne dersiniz?  Alsak karşımıza konuşsak, nasıl birşey olur acaba?
Sahi deneyelim mi bir kez olsa? Yada denedinizmi? 
Bugün  yazmak istediğim ise bu bayramın birazda TEBESSÜM ETTİREN YÜZÜ. Kurban denilince tabikii Allah(c.c) adına kesilen kurbanlar, sonrasında da bayrama kadar belkide evinde hiç et görmemiş,  gerçektende fakir ve fukaranın sofrasına girecek etler. Birde  kurban keserken adeta KURBANA KURBAN GİDENLER(!)

İşte bugün yazacağım konu 
KURBANA KURBAN GİDENLER(!)
Bir hafta öncesinden başlayan tatlı telâşın en güzel görüntüleri bir arsada başlar.  Ahırdan kaçmış boğanın önünden, arkasından koşuşturan onlarca insanı görürsünüz.  Bizim kurbanlık boğa önde,  boğayı yada kurbanı yakalamaya çalışanlar da arkada. Bir ara boğa kovalayanlardan canı sıkılır. Ola ki sahneyi değiştireyim (!) diye düşünmüştür. Birde bakmışsınız boğa arkada; yaşlısı, genci önde bizim boğa kovalamaktadır. Kimisi bir ağacın tepesinde,  kimiside bir arsanın bahçe duvarında. Gülermisiniz ağlarmısınız?   Zannedersiniz ki  kurban edilecek bizim dana değilde    Ahmet'ler, Hüseyin'ler, Erol'lar, Bülent'ler. (!) 
Neyse; büyük uğraşların sonunda bizim kurbanlığın başına birşey gelmeden yakalanır ve asli yerine getirilir. Çok şükür.
Kurban zamanı ise ayrı bir telaştır. hayatında hiç tavuk dahi kesmemiş Hasan dayı eline kocaman bir kurban bıçağını alır- ki oda iki üç gün öncesinden iyi bir bileycide kurbanlığın canını acıtmaması için jilet gibi bileylenmiştir- yılların kasabı edası ile kurbanlığın yanına gelir.  Bu arada kesim için  gerekli altyapılar hazırlanmıştır.  Bıçak, masat,  ip, çengel, tara, balta vs vs veee tekbirler eşliğinde 
ALLAHU EKBER
ALLAHU EKBER
LAİLAHEİLLALLAH HU EKBER
ALLAHU EKBER VELİLLAHİLHAMD    
denir. Ve  günler öncesinden jilet gibi olmuş bıçaklar 
BİSMİLLAH 
denilip kurbanın boğazına Allah(c.c) için vurulur.
Bu, her bayramda gördüğünüz filmin birinci karesi idi. Şimdi sırada diğer karelerde(!)

ACİLDE KURBAN VURGUNLARI (!)

 "Kurbanı kesmiştim, boynuzlarını ayırmak isterken parmağımdan oldum. İlk defa başıma geldi" 

Dr. T..... K..... acile intikal eden bir olayı anlatıyor.:  Kaçan iki dananın arasında kaldım danalar vuruşurken boynuz yedim bir de altına aldılar kaburgam kırıldı. dedi Doktorumuz ilave ediyor. "işin garip tarafi vatandaş sokaktan geçiyor ve hiç birseyden de haberi yok." Olacak işte (!)

 "Hayvan keserken bıçak elimi kesti. Hayvanı kesmiştik, derisini sıyırıyorduk. Sadece ben yaralandım."  Yaralanan başka bir vatandaş ise et doğrama sırasında bıçakla elini kestiğini belirtti. 

İzmit Yeşilova’da kurban kesmek isteyen Hasan Hüseyin Çallıoğlu kafasına aldığı darbeyle yaralandı. 

Topçular mahallesinde hayvanı yatırmak isteyen Hüseyin Kama, hayvanın can havliyle savurduğu tekmeyle kaburga kemiklerinde kırık oluşarak yaralandı. 

Maşukiye’de hayvanı kestiği sırada Mürsel Şamlı isimli vatandaş bıçağı kaçırarak kendi bacağına derin bir kesik attı.

Ömer Torunlar, “Kurbanı şöyle çevirelim, böyle çevirelim derken ters tarafıma geldi. Bir anda olan bir şeydi yani” dedi. 

Kendisini yaralayan bir başka acemi kasap ise, “Hayvanın ayaklarını keserken birden bire kaydı ve parmağımı kestim” şeklinde konuştu. 

 İsmail Alcan (35), “Koyunu asarken balkondan mermer düştü başıma. Koyunu bıraktık hastaneye geldik. Başıma 4-5 dikiş atıldı. Birazdan eve gidip kalan koyuna devam edeceğim. Koyunlar yerde mi kalacak?” dedi

Ekrem Yakut, "Kurbanı keserken ayağıma kaçırdım bıçağı. 30-40 senedir kesiyorum, acemi değiliz ama oldu bir kere.

Hastaneye getirildiğinde komandoların giydiği kamuflaj pantolonu ile dikkat çeken Kenan Vergili, "Tosunu yere yatırırken boynuzuyla ayağımı yaraladı. Komşuların yardımıyla hastaneye geldim."  

Ahmet Ata,ise "Nasıl olduğunu anlayamadım. Kurbanı keserken elimi de kesmişim. Hastaneye dikiş attırmaya geldim." diye konuştu.

Hepsine geçmiş olsun diyoruz.
LÜTFEN 
KURBAN KESEYİM DERKEN 
SİZ KURBAN OLMAYIN (!)
Ne diyelim bu kazaları taaa bayramın üçüncü gününe kadar tvlerin ilk haberlerinde biraz tebessüm ederek, birazda üzülerek seyredecek veya günlük ekmek gibi,  su gibi evimize aldığımız abonesi olduğumuz gazetelerden (!)  okuyacağız.
Biz gene 
UYARICI 
KAMU SPOTUMUZU YAZALIM. 

KURBAN KESEYİM DERKEN
KURBANA KURBAN GİTMEYİN (!)

Selam ve dua ile

Bülent ERTEKİN 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.