TARİH BİZDEN YARDIM İSTEYENE GERİ ÇEVİRDİĞİMİZİ YAZMAYACAK.
"Ne işimiz var Suriye'de..."
"Ne işimiz var İdlib'de" diyenlere...
Tarih bir kere daha tekerrür ediyor.
Dedelerimiz...
Atalarımız...
Osmanlı ile ne kadar övünsek...
Ne kadar gurur duysak...
Başımıza taç etsek gene az gene azdır.
Asırlar önce moğolların yaptığını şimdi modern dünyanın moğolları islam coğrafyasının bir beldesinde, Suriye'de ve en ücra İslam diyarlarında yapıyor.
Bugün, asrın moğolları Şam diyarını istila etmekte...
Kadınları; göz göre göre, gözümüzün içine baka baka aç kurtlar gibi kocaman ağızlarını aça aça öldürüyorlar veya....
Ya o masumlar?
Çocukları diri diri binalar ile beraber gömüyorlar...
Her gün ben müslümanım, biz müslümanız diyen minareleri tarumar ediyorlar...
Evler...
Evleri üzerlerine mezar taşı gibi dikiyorlar...
Aklımıza dahi gelmeyecek zulüm, işkence, tecavüz...
Bu gün;
Bu millet...
Bu devlet..
Tıpkı Endülüs diyarından II. Beyazıt'a gönderdiği mektup gibi modern dünyanın moğol zulmü altında kalan Suriye'deki kardeşlerinin necatı için AZAMETLİ DURUŞU sergiliyor.
O gün II. Beyazıt Hana gelen mektup ile bugün yaşananlar arasında ne fark var ki, diyenler!!!
İşte tarih...
İşte gelen mektup...
Dün neydi?
Bugün neler yaşanıyor?
Ecdad ne yapmış?
Biz ne yapıyoruz?
Okuyun...
Ve LÜTFEN OKUTUN!!!
OKUTUN!!!
...............
Kutsal, sonsuz ve sürekli yinelenen selamımı, halifelerin en iyisinin yüce şahsına yöneltirim. Selam, kâfirlere zillet elbisesini giydiren şerefli, yüce kişiye olsun!
Topraklarının merkezi İstanbul olan Mevlâya selam, o ne güzel bir şehirdir!
Endülüs'ün batısında gurbette geride kalan kölelerden size selam!
Daha önce kapalıyken kâfirler önünde açılan yüzlerden sîze selam!
Papazın zorla yatağa götürdüğü şerefli genç kızlardan size selam!
Kendilerine zorla domuz ve haram, kokuşmuş etler yedirilen yaşlılardan size selam!
Hepimiz bastığınız toprakları öper, her an iyiliğiniz için dua ederiz.
(Kral) gözümüzü boyadığı antlaşmalara uymadı.
"Bizi baskı ve güç kullanarak istemeye istemeye Hıristiyanlaştırdı.
Ellerimizdeki bütün kitapları yaktı ve onları çöplüğe attı;
Din kitaplarımızı alay ve hakaretle ateşe attılar!
Hiçbir Müslümana ne bir kitap, ne de yalnızlıkta okunacak bir Kuran bıraktılar!
Oruç tuttuğu bilinen herkes, her hâlikârda ateşe atılıyordu!
Bizden kiliselere gitmeyen kimseleri papaz feci bir şekilde cezalandırıyordu;"
Tokatlıyordu, malını alıyordu, perişan bir halde onu hapse atıyordu.
Peygamberimize küfretmeyi, iyi ve kötü günde onun adını anmamamızı bize emrettiler!
İrademiz dışında, rızamız olmaksızın adlarımız değiştirildi.
Tertemiz ömründen sonra kâfirlerin çöplükleri olmaları için duvarlarla çevrilen mescidlere ne kadar yazık!
Ezan yerine çanlar asılan minarelere ne kadar yazık!
Köleleştik, ne fidye ile geri alınabilecek esirler, ne de şahadet getirebilen Müslümanlarız!
Başımıza gelenleri görmüş olsaydınız, gözlerinizden yaşlar boşanırdı.
Ey Efendimiz! Rabbimiz Allah'ın seçkin ve yaratıkların en hayırlısı Hz.Muhammed'in adına senden yardım diliyoruz!
II. Bayezid, Endülüslülerin bu yardım taleplerine cevap olarak 1505 senesinde, meşhur denizci Kemal Reis kumandasında bir donanmayı Akdeniz'e gönderdi. Kemal Reis, İspanya kıyılarını vurduktan sonra bir grup Endülüs Müslümanını kurtararak Kuzey Afrika ve İstanbul'a taşınmalarını sağladı.(1)
Muhakkak II. Beyazıt Han ölmüştür.
Ancak;
HATIRASI DİPDİRİ AYAKTADIR.
ÖLMEMİŞTİR.
Rabbim bugün bile ecdadının;
Nerede bir mazlum var!!!
Nerede yardim isteyen mümin var!!!
Ey Müminler nerdesin nerde!!!
diyen ve bu sese kulak verip kanı ile, canı ile, evlatları ile BURDAYI(Z)M diyen ASLAN PARÇALARINDAN RAZI OLSUN.
Unutmayın!!!
Unutmayın!!!
Bu memleketin bitmeyen nice II. BEYAZIT'LARI VAR.
Selam ve dua ile.
Bülent ERTEKİN
(1) Osmanlı Tarihi Sayfası