Türkiye yeni bir seçim atmosferine girdi. Ekonomik zorlukların zirve yaptığı, tencerelerin kaynamakta zorlandığı bir iklimde televizyonlarda hiç durmadan seçimle alakalı sunumlar izleyeceğiz.
Siyasetin önceliğinin seçim, milletin önceliğinin ise geçim olduğu bu dönemde finans dünyası da nisan ayını işaret ediyor.
Maliye Bakanı üreticiye dış pazarlara bakın süreçte yurt içi talebin düşeceğini öğütlüyor!
Talebin düşmesi evine ekmek götürmekte zorlanacağının açık söylemiyken bir listeden çıkan yorumcu ve çakma gazeteci tayfası bol bol seçimle alakalı konuşacak.
Bu adamlardan başka konuşacak ülkenin aydınları nerede acaba?
Topluma, siyasete yön gösterecek, kendisine gerçeği dava yapanlar nerede?
Tamam, o listeyi aşıp TV'lere çıkamıyorsunuz ama neden sosyal medyada suya sabuna dokunmuyorsunuz?
Sorunun cevabı aydınların "Başıma bir şey gelir" kaygısı değil de ne acaba?
Çıkışı bir ara yurt dışından daha özgür bir ortamda yayın yapan Ahmet Nesin gibileri izlemekte bulsam da Erdoğan düşmanlığından başka bir şeyleri de yok.
Onlar da bu sığ düzlemde saydırmaktan bıktırınca takipten vazgeçtim.
Bedel ödemeye korkan aydınlar belki de gerçekten yoktur.
Vay halimize!
İZMİR DEĞİŞİMDEN YANA MI?
Yerel seçimler bu kez bayağı bir renkli geçeceğe benziyor.
En azından Balçova'da birçok reklam panosunda yeni ve genç yüzler var.
4'ü Narlıdere biri Konak olmak üzere 5 dönem belediye başkanlığı yapan Abdül Batur gibi isimler bıkmadı, yorulmadı Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday adayı oldu.
Değişim hareketiyle Kılıçdaroğlu'nun yerine gelen Özgür Özel'in Batur gibi isimleri yine aday göstereceğini beklemek saflık olur.
Aksi halde bu nasıl değişim demezler mi adama?
Bu kafa ölene ya da rezil olacak bir işe karışına kadar koltuğundan kalkmayı düşünmüyor.
Sümer panteonundaki (Tanrılar Meclisi) tanrılara özenmekten başka benzer hazretleri için geri sayım başladı.
Emekliye bağlayıp biraz da hayatın tadını çıkarmalarını öneririz. Ancak bu bazıları için ciddi psikolojik tedaviye ihtiyaç gerektirebilir.
AK Parti'nin ise bir türlü İzmir'le kimyası tutmuyor.
Bıkmadan usanmadan ithal aday denemeleriyle hep hüsran yaşadılar.
İzmir'de İzmirli birini göstermezseniz şansınız ‘yok’ hükmünde.
Bahse giren biri olsam İzmir Ticaret Odası İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener'le AK Parti'nin büyükşehiri alacağına oynardım.
Belki bir Necip Kalkan belki benzeri kalibrede bayan adaylarda ilçelerde iş yapabilir.
Ama nedense bana yine kaybedecekleri bir adayı getirecekler gibi geliyor.
CHP, İzmir'de yine 30 ilçede ezici çoğunluğu kazanır mı?
Kesinlikle!
Tek şart değişimin "dağ fare doğurdu" dedirtmemesi…
HANGİSİ DAHA TEHLİKELİ?
İnsan “Nasıl ünlü olabilirim?” sorusunun cevabı artık çok değişti.
Tabi ülke de değişti. Eskiden soyunan, aldatan, aldatılan toplum değerlerine karşı gelenlerin yerini sosyal medyada influencer (etkileyen kişi) denilen tayfaya bıraktı.
Televole erotizmi yerini beyin pornosuna bıraktı. Tükettiler, tükendiler ve yasa dışı işlere bulaştılar.
TV'lerde ise gündüz kuşağında yayınlanan çoğu programın Türk kültürüyle alakası yok. Milleti zehirlemekten başka hiçbir halta yaramıyor.
“Sosyal medya mı daha zehirli yoksa gündüz kuşağı TV programları mı?” derseniz ben ikinciyi seçerdim!
Bazen Akif'in dediğini haykırası geliyor insanın:
Ağlamazsın, bari gülmenden utan.