Fuat Sezgin’in Arapçanın Üstünlüğüne Dair Görüşleri
Sosyal medyada son zamanlarda Arapça karşıtlığı içeren yazılar yayınlanmaya başladı. İşin ilginç tarafı bende Cuma Hutbesinin Arapça Okunması gerektiğine dair bir kitap yayınlamıştım. Kitabımda Arapçanın önemini anlatmaya çalışıyordum.
Kitabımı yayınladıktan sonra Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli bilim adamlarından Fuat Sezgin Hoca ile ilgili bir kitap elime geçti. “Yitik Hazinenin Kaşifi Fuat Sezgin” isimli kitabı Prof. Dr. İrfan Yılmaz beyefendi kaleme almış. Gerçektende çok istifade ettim.
Kitabımı yayınlamadan önce elime geçse idi çok daha güzel olacaktı. Çünkü Hutbenin Arapça okunması gerektiğini İslam alimlerinin ve özellikle de Bediüzzaman Said Nursi’nin eserlerine dayanarak izah etmiştim. Fakat Dünya Bilim Tarihinde Arapların ve Arapçanın rolünü daha detaylı olarak öğrendiğimde burada geçen hakikatlerin de yazılması gerektiğini öğrendim.
Sezgin Hoca gerçekten de çok iyi sezmiş. Onun da hocası Hellmut Ritter’den öğrendiği gibi “Arapça hakikaten güzel bir dildir”. Arapçanın gelişmesini şöyle ifade ediyor:
“Müslümanlar evvela, Bizanslılardan papirusları aldılar, sonra Çinlilerden bazı teknolojileri alarak büyük kağıt fabrikaları kurdular. Semerkant’ta, Bağdat’ta ve Mısırda dünyanın en büyük kağıt fabrikaları kuruldu. Mütemadiyen yazan insanlara kağıt yetiştiriliyorlardı. Çünkü herkes belki lüzumundan daha fazla yazıyorlardı.
Cabir, Harizmi, Razi, Mesudi, Ebul Vefa Buzcani, İdrisi, Biruni, İbn-i Sina, İbnül Heysem, Ömer Hayyam, Nasireddin Tusi gibi ilim adamlarımız tam 350 sene dünya ilim mirasının en önemli ve vazgeçilmez şahsiyetleri oldular”.
Arap şiiriyle ilgili olarak Fuat Sezgin Hocanın ifadeleri çok nettir. İslam Bilim Tarihi eserini yazdığında birinci cildini tefsir, hadis ve fıkıh gibi dini ilimlerden bahsederken ikinci cildinde şiirden bahsediyor ve diyor ki:
“Arap şiiri muazzam bir şiir! …Size şu kadarını söyleyeyim: Bazen kafamda bir çok Arapça beyitler var. Güzellerinden bir tanesini tekrarlamaya çalışıyorum, bakıyorum ki bir kelimesini unutmuşum ve saatlerce o kelimeyi bulmaya çalışıyorum. Ama bakıyorum ki o kadar güzelini bulamıyorum. Sonra kaynağına bakıyorum ki o kadar güzelini bulamıyorum. Hayretlere düşüyorum. Gerçekten müthiş bir şiir”
Evet, Arapça ile filoloji yani dil bilimi inanılmaz bir seviyeye ulaşmıştır. Arapçanın çok mükemmel bir şekilde grameri yapılmıştır. Daha 8. Yüzyılda Sibeveyh denilen alim “el-Kitab” adlı gramer kitabını yazmıştır. Bahse konu kitap gramerin önemini ve dilin üstünlüğü anlatan bir eser olduğu gibi o devirde Avrupa’da ve daha ileride olan Çin’de dahi gramer kitabı bulunmuyordu.
İşte bu eser Arap dünyasının müthiş bir ilim ikliminde doğmuştur. Kuran-ı Kerim’in bütün dinlere meydan okuyan şu ayetleri dostlarda ve düşmanlarda iki türden inkişafı ortaya koymuştur. Müslümanlar, Kuran’ın sözleri gibi mükemmel ifadelere benzemesi için eserler yazarken İslam’a düşman olanlar nazire etmeye yani kendi akıllarınca yarışmaya kalktılar.
İsra Suresi 88. Ayet mealinde “Şayet bu Kuran’ın bir benzerini getirmek üzere bütün insanlar ve cinler bir araya toplansalar, onların bir kısmı bir kısmına arka olup yardımcı olsa yine onun benzerini getiremezler” buyrulmuştur. Bakara Suresi 23. Ayet mealinde de “ Kulumuza indirdiğimiz Kuran’da bir şüpheniz varsa, onun benzerinden bir sure getiriniz” Hud Suresi 13. Ayet mealinde ise “uydurulmuş da olsa onun gibi bir sure getirin” şeklindeki meydan okumaya karşı hiçbir güç Kuran ile yarışıp nazire edememiş ve edemeyecektir.
Müseylimeyi Kezzab adı verilen Arap şairi çıkıp birkaç söz söylemeye kalkışmış fakat Kuran karşısında öylesine rezil ve kepaze olmuştur ki taraftarları dahi bu hezeyanından dolayı utanmışlardır.
Evet Ezeli Kelam olan Kuran’a karşı hiçbir beşer karşı koyamaz, koyamamıştır ve koyamayacaktır.
Kuran lisanı ve Kainatın Efendisi Hazreti Muhammed Aleyhissalatü Vesselam’ın dili olan Arapça, bütün dillerden üstündür ve her yönü ile mükemmeldir. Bunu dil konusunda yerli ve yabancı uzmanlar dile getirmektedirler.
Bütün bu hususlar “Kelam-ı Ezeli ve Hutbenin Arapça Okunması” başlıklı kitabımın ana fikrini desteklemektedir. İnşallah eksik bırakmış olduğum bu hususları tamamlamayı Rabbim nasip eder. Fakat bundan daha güzel olan husus ise benim gibi askerlik, deniz ve ekonomi bilimi ile uğraşan birisi yerine uzmanlık alanı dil bilimi olan bir kişinin bu hususları ortaya koymasıdır, vesselam…
Dr. Vehbi KARA