Günlük hayatta kullanılan kavramların en başında sevgi gelmektedir. Buna rağmen içi en fazla boşaltılan kelimedir de aynı zamanda. Herkes sevgiden bahseder de kimse gerçek sevginin ne olduğunu düşünmez. Düşünmez çünkü gerçeklerle yüzleşmekten hoşnut olmayacaktır.
Sevgi, en basit tanımı ile özveridir, gönülden bağlılıktır, derin dostluktur. Sevginin ötesine geçtiğinizde artık bu sevginin bir üst seviyesi olan aşktır. Aşk; bazen karşı cinsten birisine vurulmak, kimi zaman yüce yaratıcıya karşı olan kavurucu yok olmak, bazen de doğaya ve tabiata hayranlık duymaktır. Bütün bunlarda en önemli unsur emektir. İster sevgi, ister aşk olsun bütün bunlar emekle yoğrulduğunda bir anlam ifade etmektedir. Yoksa inandırıcılığı olmayan içi boş bir slogana dönüşmektedir.
Seviyorum ama onun uğrunda hiçbir zorluğa katlanmıyor, ödün vermiyor ve de prensiplerimden taviz vermiyorsam ortada bir sevgiden bahsetmek olası değildir. Hastalıklı olmayan sevgi, iki farklı varlığı birbiri ile bütünleyerek sürekli bir ilginin var olması ile ancak sağlanacaktır. Disiplinli olmayı, üstüne düşmeyi ve ilgiyi doğru yönetebilmeyi de esas almaktadır. Bir tarafın sürekli taviz ve ödün vermesi ile ortaya çıkan durum sevgi değil, ticari bir ilişkidir. İlişkiler sağlıklı olmadığı zaman kişi en değerli varlığını gözünü kırkmadan vurabiliyor. Burada eksik olan sevginin sağlam temeller üzerine oturmamış olmasıdır.
Sevgi acımak değildir. İnsan sevmeden de acıyabilir dolayısı ile bütün güzellikleri sevmek, bütün evreni sevmek acımanın ötesine geçmek demektir.
İslam’da kördüğüm diye bir kıssa vardır. Hz. Peygamberimiz (Sav) ile Hz. Aişe arasında geçmektedir. Bir gün Aişe validemiz peygamberimizin kendisini ne kadar sevdiğini merak ettiği için sorduğunda aldığı cevap, ”Ya Aişe seni kördüğüm gibi seviyorum!” olmuştur ve bu duruma çok sevinmiştir. Çünkü kördüğüm, açılmazdı. Açılmayan, bitmeyen ve sırlı bir sevgi demekti. Zaman zaman Allahın Resulün’e, “Kördüğüm nasıl gidiyor?” Diye takıldığında aldığı cevap, “İlk günkü gibi” şeklinde olmuştur. İşte örneğimiz, önderimiz ve liderimizin sevgi ve aşk konusunda bir kelimeyle çok şey ifade ettiği beyan ortada iken gerisi lafı güzaftır.
Sonuç olarak; günümüzde her şeyin metalaştığı ve paraya tapılan bir sistemde gerçek sevgiden bahsetmek çok da mümkün değildir. Kültür, sanat, medeniyet ve uygarlıklar sevgiyi etkilemektedir. İnsana sevgi göstermeden önce aslında tüm cansız varlıklara saygı gösterilmesi ile işe başlamak gerekmektedir. İşte o zaman sevgiler, kördüğüm olarak gerçek aşka dönüşmüş olacaktır.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın