Ergün DUR
Köşe Yazarı
Ergün DUR
 

DİJİTAL BAĞIMLILIK…

14-16 Kasım 2018 tarihleri arasında Aydın Kuşadası’nda yapılan Aydın İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve DİBAMDER (Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği) in işbirliği ile düzenlenen 1. Uluslararası Multidisipliner Dijital Bağımlılık Kongresi ne katıldım. Kongreye onlarca profesör, doçent, doktor katıldı destek verdi. 40 civarı akademisyen bildiri sundu. Paneller yapıldı. Çalıştayla son buldu. Bu üç gün süresince dijital bağımlılıkla ilgili  olarak (Facebook, Instagram, twitter, watshap,bilgisayar oyunları, akıllı telefonlar, internet vs.) bir eğitimci olarak ne kadar eksik bilgim olduğunu ve gerekli tedbirlerin alınmaması durumunda çok ama çok ciddi sonuçlarının olacağını görmenin idraki içindeyim.  Bu konunun şakası yok. Kongrede  Prf. Dr. Şükrü ÖZER in belirttiği gibi sadece yeni nesil ve orta yaş insanları tehdit ediyor sanılsa da beşikteki, çocuk arabasındaki, evdeki çocukları da tehdit eder hale gelmiştir. Öyle bir hal aldı ki cep telefonunu kullanan insan, kullanamadığı zaman büyük bir sıkıntı duyuyor. Evde unuttuysa kilometrelerce yoldan dönüp alıyor. Aksi takdirde kendisini eksik eksik ve yetersiz buluyor, içe kapanıp sinirli bir hale geliyor. Araç kullanırken telefonla konuşan kişi, kendisi ve diğer sürücüler için zaman ayarı belli olmayan “Saatli bomba” gibi oluyor. Sosyal medyada sosyalleşiyorum zannederken sosyal hayatı bitiyor, kendi kabuğuna çekiliyor. Oxford Üniversitesi, çocuklarda sosyal medya ve video oyunlarının “Zihinsel ve duygusal” gelişimi engellediğini yayımlarında belirtmişlerdir. Düşünme, empati ve iletişim kurma becerileri azalıyor, kendi içine kapanıyor. Vücut üzerinde de sayılamayacak zararları var. Kulakta işitme kaybı, çınlama. Telefon ve tabletleri yanımızda taşıdığımızdan radyasyona maruz kalıyoruz. Özgüven kaybı, yetmezlik hissi, kronik yorgunluk..Hormonal dengelerimiz bozuluyor. Mutluluk hormonlarından olan, canlı, neşeli ve zinde olmamızı sağlayan Serotonin baskılandığında, karamsar, depresif ve öfkeli oluyoruz. Kendine güven ve hayata bağlılık hormonu salgılayan Dopamin baskılandığında ,somurtkan, üşengeç ve neşesiz oluruz. Neşeli, pozitif olmamızı sağlayan Edorfinler uzun telefon konuşmaları ile baskılanınca stresli, gergin ve öfkeli olabiliriz. Telefon bağımlısı gençler, topluma uyum göstermemektedir. Sosyal medyada vücut dili (yüz kızarması, terleme, sabit bakamayan gözler, kolların, el ve ayakların duruşu, sesin titremesi vs.) görülmez. Sahte kimlik üzerinden sizi çok rahat aldatabilirler ve büyük bir zarara uğramanız da söz konusu olabilir. Bu kongrede medyada oldukça tanınan Klinik Psikolog Dr Mehmet ŞAKİROĞLU nun tespitlerine de değinmek istiyorum. “Bugün kapatmayı öğrenmezsek yarın çok geç olacak.” Diyerek başladı konuşmasına. Ardından akıllı telefon ve sanal dünyada sorun ne kadar süre orada olduğunuz değil,orada ne yaptığınızla ilişkilidir şeklindeki tespitine katılmamak elde değil. Özellikle çocuklar tek başına ve gece bilgisayarla yalnız vakit geçirdiklerinde çok tehlikeli linklere maruz kalıp sonrasında çok ciddi sorun ve olaylarla karşılaşılabiliyor. Çok ama çok dikkatli olmamız gerekiyor. Gündelik hayatta çekingen ve sosyalleşme sorunları olan çocuklukta olumsuz deneyimlere sahip 11-19 yaş arası gençlerin sorunlu sosyal medya kullanımı ve akıllı telefon bağımlılığı birincil risktir diyebiliriz. Bunun yanında küçücük çocuğa tablet tutuşturup susmasını sağlamanın da ileride çok ciddi sonuçlarının olacağını akademisyenler belirttiler. Bunun yerine ailece doğada vakit geçirmenin yararlarını aslında hepimiz biliyoruz. Sadece biraz tehlikenin farkında olmak gerekiyor. Yoksa çok geç olacak..  Bu kongrenin mimarı olan DİBAMDER Başkanı Doç. Dr. Tuncay DİLCİ ye böyle önemli toplumu çok yakından ilgilendiren bir çalışma için mücadelesinden dolayı teşekkür ediyorum.. Türkiye’de dijital alanda büyük bir keşmekeşlik yaşandığını ve artık dijital diyet yapma zamanı geldiğini belirtmesi, önemli sonuçlar ve farkındalık oluşturan bu kongredeki çalışmaların dünyaya referans olabileceğini söylemesi, Bilimsel bir kongre ve çalıştay ile birincisi düzenlenen dünyada ilk Multidisipliner, ”Bu sorunu Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği olarak sürekli gündemde tutmayı hedefleyerek toplumumuzda farkındalık ve bilinçli, nitelikli yaşam biçimine alışkanlık kazandırmayı hedeflemesine katılmamak mümkün değil. Bu yazımda internet ve diğer dijital araçlarla aile hayatındaki olumsuzluklarına değinmedim bile.. Bunların sonuçlarını hergün medyadan okuyor ve dinliyoruz Yarın çok geç olmadan FARKINDA olalım..
Ekleme Tarihi: 17 Kasım 2018 - Cumartesi

DİJİTAL BAĞIMLILIK…

14-16 Kasım 2018 tarihleri arasında Aydın Kuşadası’nda yapılan Aydın İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve DİBAMDER (Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği) in işbirliği ile düzenlenen 1. Uluslararası Multidisipliner Dijital Bağımlılık Kongresi ne katıldım. Kongreye onlarca profesör, doçent, doktor katıldı destek verdi. 40 civarı akademisyen bildiri sundu. Paneller yapıldı. Çalıştayla son buldu. Bu üç gün süresince dijital bağımlılıkla ilgili  olarak (Facebook, Instagram, twitter, watshap,bilgisayar oyunları, akıllı telefonlar, internet vs.) bir eğitimci olarak ne kadar eksik bilgim olduğunu ve gerekli tedbirlerin alınmaması durumunda çok ama çok ciddi sonuçlarının olacağını görmenin idraki içindeyim.  Bu konunun şakası yok. Kongrede  Prf. Dr. Şükrü ÖZER in belirttiği gibi sadece yeni nesil ve orta yaş insanları tehdit ediyor sanılsa da beşikteki, çocuk arabasındaki, evdeki çocukları da tehdit eder hale gelmiştir. Öyle bir hal aldı ki cep telefonunu kullanan insan, kullanamadığı zaman büyük bir sıkıntı duyuyor. Evde unuttuysa kilometrelerce yoldan dönüp alıyor. Aksi takdirde kendisini eksik eksik ve yetersiz buluyor, içe kapanıp sinirli bir hale geliyor. Araç kullanırken telefonla konuşan kişi, kendisi ve diğer sürücüler için zaman ayarı belli olmayan “Saatli bomba” gibi oluyor. Sosyal medyada sosyalleşiyorum zannederken sosyal hayatı bitiyor, kendi kabuğuna çekiliyor.

Oxford Üniversitesi, çocuklarda sosyal medya ve video oyunlarının “Zihinsel ve duygusal” gelişimi engellediğini yayımlarında belirtmişlerdir. Düşünme, empati ve iletişim kurma becerileri azalıyor, kendi içine kapanıyor. Vücut üzerinde de sayılamayacak zararları var. Kulakta işitme kaybı, çınlama. Telefon ve tabletleri yanımızda taşıdığımızdan radyasyona maruz kalıyoruz. Özgüven kaybı, yetmezlik hissi, kronik yorgunluk..Hormonal dengelerimiz bozuluyor. Mutluluk hormonlarından olan, canlı, neşeli ve zinde olmamızı sağlayan Serotonin baskılandığında, karamsar, depresif ve öfkeli oluyoruz. Kendine güven ve hayata bağlılık hormonu salgılayan Dopamin baskılandığında ,somurtkan, üşengeç ve neşesiz oluruz. Neşeli, pozitif olmamızı sağlayan Edorfinler uzun telefon konuşmaları ile baskılanınca stresli, gergin ve öfkeli olabiliriz. Telefon bağımlısı gençler, topluma uyum göstermemektedir. Sosyal medyada vücut dili (yüz kızarması, terleme, sabit bakamayan gözler, kolların, el ve ayakların duruşu, sesin titremesi vs.) görülmez. Sahte kimlik üzerinden sizi çok rahat aldatabilirler ve büyük bir zarara uğramanız da söz konusu olabilir.

Bu kongrede medyada oldukça tanınan Klinik Psikolog Dr Mehmet ŞAKİROĞLU nun tespitlerine de değinmek istiyorum. “Bugün kapatmayı öğrenmezsek yarın çok geç olacak.” Diyerek başladı konuşmasına. Ardından akıllı telefon ve sanal dünyada sorun ne kadar süre orada olduğunuz değil,orada ne yaptığınızla ilişkilidir şeklindeki tespitine katılmamak elde değil. Özellikle çocuklar tek başına ve gece bilgisayarla yalnız vakit geçirdiklerinde çok tehlikeli linklere maruz kalıp sonrasında çok ciddi sorun ve olaylarla karşılaşılabiliyor. Çok ama çok dikkatli olmamız gerekiyor. Gündelik hayatta çekingen ve sosyalleşme sorunları olan çocuklukta olumsuz deneyimlere sahip 11-19 yaş arası gençlerin sorunlu sosyal medya kullanımı ve akıllı telefon bağımlılığı birincil risktir diyebiliriz.

Bunun yanında küçücük çocuğa tablet tutuşturup susmasını sağlamanın da ileride çok ciddi sonuçlarının olacağını akademisyenler belirttiler. Bunun yerine ailece doğada vakit geçirmenin yararlarını aslında hepimiz biliyoruz. Sadece biraz tehlikenin farkında olmak gerekiyor. Yoksa çok geç olacak..

 Bu kongrenin mimarı olan DİBAMDER Başkanı Doç. Dr. Tuncay DİLCİ ye böyle önemli toplumu çok yakından ilgilendiren bir çalışma için mücadelesinden dolayı teşekkür ediyorum.. Türkiye’de dijital alanda büyük bir keşmekeşlik yaşandığını ve artık dijital diyet yapma zamanı geldiğini belirtmesi, önemli sonuçlar ve farkındalık oluşturan bu kongredeki çalışmaların dünyaya referans olabileceğini söylemesi, Bilimsel bir kongre ve çalıştay ile birincisi düzenlenen dünyada ilk Multidisipliner, ”Bu sorunu Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği olarak sürekli gündemde tutmayı hedefleyerek toplumumuzda farkındalık ve bilinçli, nitelikli yaşam biçimine alışkanlık kazandırmayı hedeflemesine katılmamak mümkün değil.

Bu yazımda internet ve diğer dijital araçlarla aile hayatındaki olumsuzluklarına değinmedim bile.. Bunların sonuçlarını hergün medyadan okuyor ve dinliyoruz

Yarın çok geç olmadan FARKINDA olalım..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.