KOSOVA İZLENİMLERİ..
Osmanlı tarihinde büyük öneme sahip olan yerlerden birisidir Kosova… Beni bu nedenle büyük bir heyecan sardı. Acaba Osmanlı mirasından neler kaldı? Torunlarının bize bakışı nasıl? Kafamda bir yığın sorular.. Özellikle karayolunu seçme nedenim, daha çok yer görebilirim umudu.. Kapıkule sınır kapısından girerken 3 saate yakın bekleyince ve kapıda bekleyen yüzlerce metre kuyruktaki araçları görünce keyfim biraz kaçtı. Ama gurbetçilerin çilesini de görme imkanı bulup sohbet etmek de benim açımdan kazanım diyebilirim.. Dilerseniz Kosova nın kısa tarihine bir yolculuk yapalım. Ardından kaldığımız yerden devam edelim. Kosova Hun, Avar, Bulgar, Peçenek ve Uz gibi pek çok medeniyete ev sahipliği yapan KOSOVA Roma İmparatorluğu döneminde de “Dardania” bölgesini kapsamaktaydı. 14. yüzyılda (1389) Osmanlı İmparatorluğu na katıldı. Uzun yıllar Osmanlı Devleti nde kaldı. Ancak I. Balkan Savaşı'ndan sonra Yugoslavya Krallığı'na dâhil edilen Kosova, 1992 yılında Yugoslavya'nın parçalanmasından sonra Sırbistan'ın sınırları içinde kaldı.
Ancak Sırbistan hükümeti, bu dönemde Kosovalılarca talep edilen ve nüfusunun çoğunluğu Arnavut kökenli olan Kosova halkının özerkliğini tanımadı. 1990’lı yıllarda Sırbistan hükümeti ve Kosovalılar arasında birçok şiddet olayı yaşandı.
Kosova 1999 yılında NATO tarafından yapılan Kosova Operasyonu sonrasında Sırbistan’dan ayrı özerklik kazandı. ABD, AET, Sırbistan ve Rusya arasında Kosova'nın statüsü konusunda yapılan görüşmelerin çıkmaza girmesi üzerine Kosova 17 Şubat 2008 tarihinde bağımsızlığını ilan etti. Genç bir devlet oldu.. Toplam 7 şehri var. Birincisi en büyük şehri ve başkenti Priştina.. Prizren, İpek, Yakova, Ferizovik, Gilan, Poduyeva, Mitroviça ve Vıçıtrın..
Priştina da gezerken Osmanlı döneminin muazzam bir höşgörü içerisinde yaşam sürüldüğünü hissettiriyor. Cami ve kiliselerin birarada olması bunun açık göstergesi. 500 yıl Osmanlı Devleti ile birlikte her düşünceye ve inanca saygı duyulduğu çok rahatlıkla görülebiliyor. Örneğin 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet in emriyle inşa edilen Fatih Cami nin , adını yakınındaki pazardan çarşıdan alan Pazar Camii , Yaşar Mehmet Paşa Camii,Taş Camii. Bunun yanında birbirine yakın kilise ve katedral görmek mümkün. Tarihi Saat kulesi.. Etnoğrafya Müzesi.. Gracanica Köyü (UNESCO Dünya Mirası listesinde) Priştina şehrinde beni en çok etkileyen yapılardan biri de 99 kubbeli sıradışı mimarisiyle Ulusal Priştina Kütüphanesi. Yapımı İslam ve Bizans mimarisi içeriyor. Tarihi de 14. Yüzyıla kadar uzanıyor. Yunanca, Arapça ve Latince yazılmış nadide eserleri bu kütüphanede görmek mümkün. 2 milyon basılı evrak barındırmasıyla müthiş bir görkeme sahip bu kütüphanenin ne zaman kapandığını sorduğumda –Hangi kütüphane? Cevabıyla şaşırmıştım. Kütüphane içinde kütüphane. Türkiye den de bir çok üniversite öğrencisinin eğitim gördüğü bir eğitim şehri olmuş Priştina.. Yediğim bir Buraya özgü bir yiyeceği de paylaşayım istiyorum. POGAQE.. Çatal kaşık yok. Sıcacık tandır ekmeğini banarak yiyiyorsun.
Prizren.. Tam bir Anadolu şehrine geldiğini hissediyorsun. 250.000 e yaklaşan nüfusu var. 37 tane camisi var. 3 Kilise ve 1 Katedral. Kosova da Türklerin en yoğun yaşadığı şehir. Çok sıcakkanlı ve misafirperverler. Türk olduğunuz bilinince ilgi artıyor. Priştina da İngilizce bilmiyorsanız zorlanırsınız ama Prizren de öyle değil. Mutlaka Türkçe bilene rastlarsınız. Osmanlı nın etkisini mirasını görüp etkilenmemek mümkün değil. Prizren Kalesi başlı başına bir tarih. İsmini de buradan alıyor. Prizren de Osmanlı edebi, hoşgörüsü misafirperverliğini hissetmenin hazzı da bir başka.
Kosova da gezerken TİKA için bir parantez açmak istiyorum. TİKA gerçekten her yerde. İnsanın gurur duymaması mümkün değil. Kültürümüzü yansıtan eserlerde, bu bir kitap basımı olur, bir cami veya çeşme retorasyonu olur, üstlenmiş ve kültürümüz için çalışan harika bir kuruluş.
Bu şehirde yani Prizren de yaşayan Kosova sevdalısı Fikir insanı, Öğretmen, Milletvekili, Araştırmacı, Yazar, Gazeteci, Bestekar (120 ye yakın beste ve 150 ye yakın derleme), Hukukçu olan Raif VIRMİÇA yı tanıma imkanım oldu. Tam bir derya.. Bu kadar özelliğinin yanı sıra, boyum kadar kitaplar yazan bu güzide insanın tevazu hali benim gibi eğitimci birisi için ders konusudur. Bu güzide insanı burada uzun uzun anlatmaktan ziyade okuyucularımızın araştırmalarını ve eserlerini incelemelerini yeğlerim.
Türkiye den merak edenler için küçük bir anekdot niteliğinde bu paylaşımım. İsterim ki merak edilsin buralar gezilsin. Osmanlı nın eserleri ve bu kocaman yürekli insanlar görülsün. Bu yüzden paylaşmayı düşündüğüm bir çok güzelliği sizlerde gelip görün diye burada noktalıyorum.