Düşünün.. Karnesi elinde çocuğunuz karne günü size koşarken.. Çocuğunuzun yerine SİZ olsaydınız.. Kendinizin nasıl karşılanmasını isterdiniz?
Kıyas yapılsın ister miydiniz?
Şefkat ve saygı görmek ister miydiniz?
Örselendiğinizde içinizdeki acı yıllarca kalır mıydı?
Bu soruları uzatmak mümkün.. Fakat şunu akıldan çıkarmamak gerekir. Akademik yetersizliğin telafisi mümkündür. Ancak psikolojik yetersizlik hissi bir ömür zorlar.. Bunun yerine KARNE GÜNÜ çocukları yıpratmak yerine onları cesaretlendirmek sevgi, merhamet, şefkat ve saygı göstermek çok ama çok önemlidir. Yani demem o ki sevildiği, saygı duyulduğu ve terbiyesinin ahlakının ön planda tutulduğu tepkiler vermek çocuğun kendine güven ve çok sağlam bir kişiliğinin oluşmasında ciddi bir etken olur. Çünkü çocuklar anne baba ve çevresinden aldığı mesajla kendilerini geliştirirler.
Veli karneyi eline aldığında telaşa kapılmamalı.. Sen bizim için her zaman değerlisin. Seni seviyoruz… Bu dil çocuğu BAŞARIYA iterken,” Sen kötüsün.. Başaramazsın!” şeklindeki telkin ve tepkiler BAŞARISIZLIĞA iter.
Olumsuz bir karne de baştan da söylediğimiz gibi kardeş veya bir başkasıyla kıyas fevkalade tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Çocuğumuzun ilgi ve yeteneklerinin çok faklı alanlarda olabileceği aklımızdan çıkarılmamalıdır.
Karneden çok önce bu durum sezilmeli, gözlenmeli okul idaresi ve öğretmenle çözüm noktasında fikirler alınmalıdır.
Olumsuz karnenin nedenlerinin, evde ders çalışırken ortamın uygun olmaması, çalışma alışkanlıkları, duygusal sorunlar, sorumluluk duygusunun yeterince yerleşmemiş olması gibi değerlendirmelerin olabileceği ve bu olumsuz nedenler üzerinde yoğunlaşmanın faydasının olacağı unutulmamalıdır.
Bunun yanında iyi karne getiren çocuğa da ödülde aşırıya kaçmamalı. Kendisi ve geleceği için çalışıp başarılı olma bilinci yerleştirilmeye telkin edilmelidir.
O zaman şöyle bitirelim. Karne NE DEĞİLDİR?
Hayat başarısının, zekasının, ilgi ve yeteneklerinin göstergesi değildir..