Anasayfa
Yazarlar
Erol Aydın
Yazı Detayı
Bu yazı 233 kez okundu.
BİRAZ DÜŞÜNÜNCE, BU GİDİŞ NEREYE?
İnsanın kendi içine doğru yaptığı yolculuk aslında nefis muhasebesinden başka bir şey değildir. Ve herkesin zaman zaman bu içsel yolculuğa çıkarak kendini sorgulaması gerekiyor.
Ben kimim, ne yapıyor, nereye gidiyor ve varacağımız yer neresidir? Diyerek kendimizi sigaya çekmeye başladığımızda aslında başlangıç için doğru yerde olduğumuz aşikârdır. Önemli olan da bu noktaya gelebilmektir. Bundan sonrası kendi mecrasında yolunu bulacaktır.
Her şey sorgulama ile başlamaktadır. Âdeta iki elimizle iki yakamıza yapışarak kendimizi silkelememiz gerekiyor. Burada; açık, dürüst, samimi, şeffaf ve içtenlik çok önemlidir. Her insanın kişisel ve karakter özellikleri bakımından; açık, kapalı, gizli, sırlı, bilinmeyen, belirsiz, kör ve gizemli yönleri vardır. Bütün bu yönleri tek tek didikleyerek kendimizi açığa çıkarmamız nefis muhasebesi mucibince elzemdir.
Bütün bu özelliklerimizi ortaya çıkardıktan sonra bir muhasebeci hassasiyetiyle; aktif, pasif, alacak, verecek, kasa ve sermayemiz bir bilanço olarak ortaya konmalıdır. Bilanço ortaya çıktıktan sonra alacağımız aksiyonlar çok daha sağlıklı bir adım için referans olacaktır.
Kök nedenleri ortaya koyduktan sonra artı ve eksilerimiz ile yüzleşerek bir yol haritası ortaya konmalıdır. Bu ise mükemmele ulaşma yolunda bizi hedefe taşıyacaktır. Böylece önümüze bir fotoğraf konacaktır, bu fotoğraf fizik ve suretimizin ötesinde bir benlik görüntüsü olacaktır.
Karakterimiz ile bu şekilde yüzleştikten sonra olumsuz yönlerimizi törpüleyerek her şeyden önce faydalı ve yararlı bir insan olmak esas olmaktadır. Zaten inancımız da, “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır!” diye buyurmaktadır. Bu husus aslında; vefayı, yardımlaşmayı, dayanışmayı, kaynaşmayı, diğergamlık ve insanlığı bize tavsiye etmektedir.
İnsan fıtratı gereği düşünen bir varlık olarak yaratılsa da düşünce tembeli bir varlıktır. Düşünmek taş taşımaktan bile zor bir iş olduğu için kimse özellikle tefekkür noktasında kendi konfor alanının dışına çıkmıyor. Düşünmenin dahi bir metot ve sistematiği olduğu için bu iş o kadar kolay değildir. Düşünmek için öncelikle kalbinizin ve daha sonrada kabınızın dolu olması gerekir. Kabı doldurmak için verimli ve seçici okumak, kalbinizi doldurmak için de sevgi ve merhamete ihtiyaç vardır. Bu ikisi olmadan yapılan düşünme boş ve boşluktan ibaret olacaktır. O da sizi vesvese ile birlikte bir felakete sürükleyecektir.
Sonuç olarak; bu gidiş nereye diye bir derdimizin olması kaçınılmazdır. Dolayısıyla da kendimizi düzeltmeden başkalarını ve dünyayı düzeltme şansımız da olmayacaktır. Herkes külahını önüne koyarak işe başlamalıdır, gerisi mi? Çorap söküğü gibi gelecektir.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın
Ekleme
Tarihi: 02 Aralık 2024 - Pazartesi
BİRAZ DÜŞÜNÜNCE, BU GİDİŞ NEREYE?
İnsanın kendi içine doğru yaptığı yolculuk aslında nefis muhasebesinden başka bir şey değildir. Ve herkesin zaman zaman bu içsel yolculuğa çıkarak kendini sorgulaması gerekiyor.
Ben kimim, ne yapıyor, nereye gidiyor ve varacağımız yer neresidir? Diyerek kendimizi sigaya çekmeye başladığımızda aslında başlangıç için doğru yerde olduğumuz aşikârdır. Önemli olan da bu noktaya gelebilmektir. Bundan sonrası kendi mecrasında yolunu bulacaktır.
Her şey sorgulama ile başlamaktadır. Âdeta iki elimizle iki yakamıza yapışarak kendimizi silkelememiz gerekiyor. Burada; açık, dürüst, samimi, şeffaf ve içtenlik çok önemlidir. Her insanın kişisel ve karakter özellikleri bakımından; açık, kapalı, gizli, sırlı, bilinmeyen, belirsiz, kör ve gizemli yönleri vardır. Bütün bu yönleri tek tek didikleyerek kendimizi açığa çıkarmamız nefis muhasebesi mucibince elzemdir.
Bütün bu özelliklerimizi ortaya çıkardıktan sonra bir muhasebeci hassasiyetiyle; aktif, pasif, alacak, verecek, kasa ve sermayemiz bir bilanço olarak ortaya konmalıdır. Bilanço ortaya çıktıktan sonra alacağımız aksiyonlar çok daha sağlıklı bir adım için referans olacaktır.
Kök nedenleri ortaya koyduktan sonra artı ve eksilerimiz ile yüzleşerek bir yol haritası ortaya konmalıdır. Bu ise mükemmele ulaşma yolunda bizi hedefe taşıyacaktır. Böylece önümüze bir fotoğraf konacaktır, bu fotoğraf fizik ve suretimizin ötesinde bir benlik görüntüsü olacaktır.
Karakterimiz ile bu şekilde yüzleştikten sonra olumsuz yönlerimizi törpüleyerek her şeyden önce faydalı ve yararlı bir insan olmak esas olmaktadır. Zaten inancımız da, “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır!” diye buyurmaktadır. Bu husus aslında; vefayı, yardımlaşmayı, dayanışmayı, kaynaşmayı, diğergamlık ve insanlığı bize tavsiye etmektedir.
İnsan fıtratı gereği düşünen bir varlık olarak yaratılsa da düşünce tembeli bir varlıktır. Düşünmek taş taşımaktan bile zor bir iş olduğu için kimse özellikle tefekkür noktasında kendi konfor alanının dışına çıkmıyor. Düşünmenin dahi bir metot ve sistematiği olduğu için bu iş o kadar kolay değildir. Düşünmek için öncelikle kalbinizin ve daha sonrada kabınızın dolu olması gerekir. Kabı doldurmak için verimli ve seçici okumak, kalbinizi doldurmak için de sevgi ve merhamete ihtiyaç vardır. Bu ikisi olmadan yapılan düşünme boş ve boşluktan ibaret olacaktır. O da sizi vesvese ile birlikte bir felakete sürükleyecektir.
Sonuç olarak; bu gidiş nereye diye bir derdimizin olması kaçınılmazdır. Dolayısıyla da kendimizi düzeltmeden başkalarını ve dünyayı düzeltme şansımız da olmayacaktır. Herkes külahını önüne koyarak işe başlamalıdır, gerisi mi? Çorap söküğü gibi gelecektir.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(2)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.
Hüsnü Yılmaz
(02.12.2024 09:33 -
#525)
Evet her kelimesine katılıyorum ağzına sağlık.
Hüsnü Yılmaz
(02.12.2024 09:33 -
#526)
Evet her kelimesine katılıyorum ağzına sağlık.