KORONA KİMYAMIZI BOZDU
İnsan bir yönüyle biyolojik varlık olsa da zaman ve şartlar kimyasının bozulmasına sebep olabilir. Buradaki bozulmadan kasıt; dengenin bozulması, istikrarın kaybolması ve insicamın tarumar olmasıdır. Yani özet olarak biz biz olmaktan çıkmışızdır.
Yaşadığımız korona virüs salgını, kendisi gözle görülmese de tüm dünyanın kimyasını bozmuştur. Süreçte ortaya çıkan belirsizlik en büyük kaos olarak insanları paniğe sevk etmiştir. Panik ise psikolojik bir olgu olarak virüsten bile tehlikelidir. Hafta sonu sadece iki gün boyunca sokağa çıkma yasağının konulmuş olması bu hastalığımızı ortaya çıkarmıştır. Kararın insanları paniğe sevk etmemesi için, haklı olarak işyerlerinin kapandığı geç saatlerde alınmış olması isabet olmakla birlikte panik havası ve sürü psikolojisi kargaşayı önlemek için yeterli olmamıştır.
Haberi alan büyük halk yığınları; virüsü, sosyal mesafeyi ve pandemiyi hiçe sayarak açık bulduğu her yere adeta hücum etmiştir. Sanırsınız ki savaş çıkmış ya da kıtlık baş göstermiş gibi insanlar şuursuz ve izansız bir şekilde buldukları gerekli/gereksiz her şeye saldırmışlardır.
En fakir ailede bile en azından bir haftalık erzak mevcut iken, iki gün için ortaya çıkan bu panik sosyolojik olarak araştırılması gereken bir tez konusudur. Benzin almak için bile kuyruk oluşturulması nasıl bir akıl tutulmasıdır anlamak mümkün değildir. Toplum olarak, sevinç ve üzüntüleri uç noktalarda yaşamaktayız. Millet olarak, hiçbir konuda vasatı tutturamadığımızı hazin bir şekilde test etmiş olduk. Toplumsal tepkimiz ile yeryüzündeki hiçbir millete benzemediğimiz de böylece ortaya çıkmış oldu.
Yüce kitabımız, Kur’an birçok ayette insanlar için, ”Hiç akıl etmezler mi!” diye buyurarak dikkatimizi çekmiştir. Aklın büyük bir nimet ve rehber olduğunun altı çizilerek bütün tutum ve davranışlarımızda aklımızı kullanmanın önemine vurgu yapılmaktadır. İnsan aklını kullanmayınca, şuursuz ve izansız bir şekilde panik halinde bir canavara dönüşmesi an meselesidir.
Salgın konusunda alınan bu kadar tedbir ve kurallar bir anda heba edilerek büyük bir riskin kapısı aralanmıştır. İnsanların bu şekilde fevri hareket etmelerini bile bazı şeamet tellallarının hükümete fatura edilmesi ayrı bir garabettir. Sokağa çıkma yasağı olmalıdır diye feryat edeceksin, sonra da zamanlama konusuna itiraz edeceksin, bu en basit ifadesi ile iyi niyetten yoksun bir tutarsızlıktır.
Sonuç olarak; bu süreçte insanların kimyası bozulmuş olmakla birlikte bunun aklın baştan gitmesine meydan vermemesi elzemdir. Sağduyu, teenni ve ferasetle gelişmelere sahip çıkarak bu sıkıntıdan kurtulmamız mümkündür.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın