KOP DAĞININ EFSANELERİNDEN MEKTUP VAR.
Her karış toprağı şüheda kanıyla sulanan
vatanım...
yurdum...
ülkem...
Türkiyem.
Tıpkı M.Akif Ersoy'un dediği gibi...
ŞUHEDA FIŞKIRACAK TOPRAĞI SIKSAN, ŞUHEDA!
Evet, toprağın her karışı değil, her zerresi kefensiz yatan bir ecdadın evlatlarıyız. Ben de o kefensiz yatan bir dedenin torunuyum. Ve dedeciğim; seni göremedimse de seni çok ama çoook seviyorum.
Derler ya hani, söz konusu vatan ise...
Evet;
söz konusu
vatan ise...
bayrak ise...
ezan ise...
Korkun bizden.
Yaralı bir aslan gibiyizdir; kadını, erkeği, genci, yaşlısı, boyundan büyük silahı ile cepheye koşan kınalı kuzuların, mücahitlerin bitmeyen vatanıdır bu topraklar.
Bin yıllık mazisinde...
Bin yıllık genlerinde...
Asırlık inanç manzumesinde
VATAN CANDIR, CANANDIR!!!
Aylar, yıllar, asırlar...
Mevsimler...
Haritalar...
Ülkeler ve isimleri değişse de bizde değişmeyen ve değişemiyecek tek şey
VATAN VE SEVGİSİDİR.
Yıllar önce Kop dağında şehit olan bir erin üzerinden çıkan yavuklusuna yazmış olduğu şu mektup Türk milletindeki vatan sevgisinin en samimi bir ifadesi değil midir? Mektupta aynen şöyle denilmektedir:
“Sevgili Ayşe…
Sana bu satırları cepheden, Kop dağlarından yazıyorum.
Seni dünyada her şeyden çok sevdiğimi zannederdim.
Lâkin yanılmışım.
Beni affet…
Kalbimi bilirsin doğruyu söylemekten zevk alırım. Dünyada meğer senden ziyade sevdiğim vatanım varmış. Vatan aşkı yanında senin aşkın, evet senin ateşli aşkın söndü…
Sönük kaldı…
Fakat yine seni unutmadım, yine seviyorum. Bak, karşımda kanlı kanatları ile ölümü gördüğüm halde vakit buluyor, acele sana bu mektubu yazıyorum… Allah’a çok dua ettim. İnşallah eline geçer. Beni unutma. Lâkin benim için ıstırap çekme. Çünkü ben mesudum… MEHMET”
"Kop Savunması" bir ibret nişanesidir. Ancak ne hazindir ki, bugün tarih kitaplarında adı bile geçmeyen, "Kop Savunması" şüphesiz ki Türk askeri ile Bayburtlu mücahitlerin ortaya koyduğu topyekün bir mücâdelenin mahsulüdür.
Bugün bu mücadele aynı yürek, aynı sevda, bitmeyen ve bitirilemiyecek bir aşk ile gene zirvede.
Şehit evladı Dz.P.Uzm.Çvş. Muhammed Fatih Durhan’ın cenaze namazını kıldıran İmam olan babası Halil Durhan;
“Oğlumun düğününe hoş geldiniz. 34 yıldır imam olarak görev yapmaktayım. Hutbede, minberde ve kürsüde hep şehitlik mertebesini anlattık. Sizlere sabrı cemili anlatmaya çalıştık ama gelin görün ki bugün artık sıra bende.”
Allah sabır versin. Şehidimizin mekanı cennet olsun.
Muhalefet...
İçerideki ve dışarıdaki hainler...
Teröristler ve onların yalakaları...
Ve diğerleri.
Ne yaparsanız yapın ne tür provakatif eylemler yaparsanız yapın KERVAN YÜRÜYÜŞÜNE DEVAM ETMEKTEDİR.
KOP dağının efsaneleri dün olduğu gibi bugünde görevlerinin başlarında. Bayrak emin ellerde...
Müsterih olun.
Selam ve dua ile.
Bülent ERTEKİN