KUTLU DOĞUM 24
AYIN PARÇALANMASI MUCİZESİ
Demek, kâfirlerce dahi kamerin inşikakı kat'îdir (ayın yarılması kesindir). Şu mu’cize-i kübrâyı (büyük mu’cizeyi),
şakk-ı kamere dair (Peygamberimizin (a.s.m.) bir parmak işaretiyle Ay’ın ikiye bölünmesi mu’cizesine ait) yazdığımız,
Otuz Birinci Söze zeyl (ilave) olan Şakk-ı Kamer Risalesine havale ederiz.
Hem Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm,
nasıl ki arz ahâlisine (yeryüzü halkına)
inşikak-ı kamer (Peygamberimizin (a.s.m.) bir parmak işaretiyle Ay’ın ikiye bölünmesi mu’cizesi) mu'cizesini göstermiş;
öyle de, semâvât ahalisine (gökler halkına)
Mirac mu’cize-i eklerini (Peygamberimizin (a.s.m.) Allah’ın huzuruna yükselişi ve bütün kâinat âlemlerini gezdiği en büyük yolculuk mucizesi) göstermiştir.
İşte, Mirac denilen şu mu’cize-i âzamı (büyük mu’cizeyi), Otuz Birinci Söz olan Mirac Risalesine havale ederiz.
Çünkü o risale, o mu’cize-i kübrâyı (büyük mu’cizeyi),
ne kadar nuranî (nurlu, parlak, aydınlık) ve
âli (yüksek) ve doğru olduğunu
kat'î burhanlarla (delillerle),
hattâ mülhidlere (dinsiz, inkârcılara) karşı da ispat etmiştir.
Yalnız, mu’cize-i Miracın mukaddimesi (Peygamber (a.s.m.) Allah’ın huzuruna yükselişi ve bütün kâinat âlemlerini gezdiği yolculuk mu’cizesinin başlangıcı) olan
Beytü'l-Makdis (Mescid-i Aksa, Kudüs’teki meşhur mukaddes mâbed) seyahati ve
sabahleyin Kureyş kavmi
(kökü Hz. İbrahim’e dayanan Peygamberimiz Hz. Muhammed’in mensup olduğu meşhur Arap kabilesi)
ondan Beytü'l-Makdisin tarifatını
(Mescid-i Aksa’nın tariflerini)
istemesi üzerine hasıl olan bir mu'cizeyi bahsedeceğiz.
Şöyle ki:
Mirac gecesinin sabahında,
miracını Kureyş'e haber verdi.
Kureyş tekzip etti (inkâr etti).
Dediler: "Eğer Beytü'l-Makdise gitmişsen,
Beytü'l-Makdisin kapılarını ve duvarlarını ve ahvâlini (durumlarını) bize tarif et.
" Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm
ferman ediyor ki:
فَكَرَبْتُ كَرْبًا لَمْ اَكْرُبْ مِثْلَهُ قَطُّ فَجَلىّ اللهُ لِى بَيْتَ الْمَقْدِسِ وَكَشَفَ الْحُجُبَ بَيْنِى وَبَيْنَهُحَتّٰى رَاَيْتُهُ فَنَعَتُّهُ وَاَنَا اَنْظُرُ اِلَيْهِ
Yani, "Onların tekziplerinden ve suallerinden pek çok sıkıldım.
Hattâ öyle bir sıkıntı hiç çekmemiştim.
Birden, Cenâb-ı Hak, Beytü'l-Makdisi bana gösterdi.
Ben de Beytü'l-Makdise bakıyorum, birer birer herşeyi tarif ediyordum." 1
(1-Buharî, Menâkıbu'l-Ensâr: 41; Tefsîru Sûre: 17; Müslim, İmân: 276, 278, Tefsîru Sûre: 17; Müsned, 1:309, 3:377; Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:191.)
İşte, o vakit Kureyş baktılar ki,
Beytü'l-Makdisten doğru ve tam haber veriyor.
Hem Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm Kureyş'e demiş ki:
"Yolda giderken sizin bir kàfilenizi gördüm. Kàfileniz yarın filân vakitte gelecek."
Sonra o vakit kàfileye muntazır kaldılar.
Kàfile bir saat taahhur etmiş (geç kalmış).
Resul-i Ekremaleyhissalâtü vesselâmın ihbarı doğru çıkmak için,
ehl-i tahkikin tasdikiyle (gerçeği delilleriyle bilen âlimlerin doğrulamasıyla),
güneş bir saat tevakkuf etmiş (durmuş).
Yani, arz (dünya), onun sözünü doğru çıkarmak için,
vazifesini, seyahatini bir saat tatil etmiştir
(faaliyete ara verme, durdurma) ve
o tatili güneşin sükûnetiyle
(durgunluğu, hareketsizliğiyle) göstermiştir. 1
(1- Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:284; Ali el-Kari, Şerhu'ş-Şifâ, 1:591-592; Süyûtî, ed-Dürerü'l-Müntesire, 193; el-Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, 8:296; es-Sâ'âtî, el-Fethü'r-Rabbânî, 6:155. el-Elbânî, Silsiletü'l-Ehâdîsi'd-Daîfe, 972.)
İşte, Muhammed-i Arabî aleyhissalâtü vesselâmın birtek sözünün tasdiki için,
koca arz vazifesini terk eder,
koca güneş şahit olur.
Böyle bir zâtı tasdik etmeyen (onaylamayan) ve
emrini tutmayanın
ne derece bedbaht (talihsiz) olduğunu ve
onu tasdik edip emrine
سَمِعْنَا وَاَطَعْنَا 2
(2- "İşittik ve itaat ettik." Bakara Sûresi, 2:285.)
diyenlerin ne kadar bahtiyar olduklarını anla,
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلَى اْلاِيمَانِ وَاْلاِسْلاَمِ 3 de.
(3- İmân ve İslâm nimetinden dolayı Allah'a hamd olsun.)
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
19.06.2024