Anasayfa
Yazarlar
Erol Aydın
Yazı Detayı
Bu yazı 344 kez okundu.
İNDİRİM DEYİP, CEPLERİNE İNDİRDİLER!
Bu yazı, yine “eskiden” diye başlayan bir nostaljiye vurgu yapacaktır, peşinen belirtmek isterim. Bunu yapmak zorundayım, çünkü bazı durumlar ancak mukayese ve karşılaştırma ile izah edilmektedir.
Eskiden insanlar ihtiyacı nispetinde alışveriş yapar ve bunun dışındaki tutum israf çerçevesinde işlem görürdü. İhtiyacın bir doyum noktası ve sınırı mevcuttu. Mesela bir çift ayakkabı ihtiyaç, ikincisi gerekli hadi diyelim üçüncüsü de idareyi maslahat olarak kabul edilirdi. Günümüzde ise olay ihtiyacın çok ötesinde imaj olarak her birimizi kıskaca almış durumdadır. Her kıyafet için ayrı, her ortam için farklı ve her mevsim için değişik ayakkabı olmazsa olmazdır.
Bunun böyle olmasını; popüler kültür, kapitalist dünya düzeni, küreselleşme, bilişim çağı, bizim açgözlülüğümüz ve doymak bilmeyen nefsimiz talep etmektedir. Gelir ve refah düzeyimizin ne olduğu çok önemli değildir, eğer bir ürün trend olarak revaçta ise ona sahip olmalıyım duygusu her şeyin üstesindedir. Her şeyi satın alarak mutlu olacağını sanan bir nesil bizim de sonumuz olacaktır.
Reklam, satış ve pazarlama sektörü insanların bu zaaflarını keşfettikten sonra onları manipüle etmek için her yolu mubah saymışlardır. “Sezon sonu indirimler!” adı altında önce bindirip sonra indirmiş gibi göstererek ceplerini doldurmuşlardır. Serbest piyasa da olsa bir üründe % 70 indirim; akla, mantığa, izana, piyasa koşullarına ve alışveriş etiğine uygun değildir! Burada, ya öncesinde fahiş fiyata bir satış söz konusudur ya da patron çıldırmış olmalıdır. İndirim öncesi bu ürünü alan tüketicinin durumu ise daha vahimdir.
İnsanlar ihtiyacı olmasa bile lazım olur düşüncesi ile elbise dolaplarını tıka basa doldurmuşlar sonrasında hiç bir zaman giyinmesine fırsat bile bulamadan elde çıkarmanın yolunu aramışlardır.
Sahabe döneminde insanların sadece bir kat elbisesi mevcut idi onu yıkadıkları gün dışarı çıkamazlardı. Daha yakına gelelim, cumhuriyetin ilk yıllarında köylerde takım elbise veya ayakkabı sadece birkaç kişide bulunur, şehre gidileceği zaman ödünç alınırdı. Tabii ki günümüzde de böyle olsun demiyorum ama bu kadar tüketim toplumu olmakta akla ziyan bir davranış olmaktadır.
İhtiyaçlar ve doyum noktası da sınırsız olunca sonuç bu şekilde sadece algı toplumu olmaktadır. Başkaları için yaşamak ve el alem ne der düşüncesi filmin koptuğu yerdir.
Sonuç olarak; bilgi, iletişim ve enformasyon çağında insanların bu kadar saf olması veya kolay manipüle ediliyor olması kabul edilebilir değildir. Kapitalizmin dini imanı para olduğu için onlardan etik davranış beklemek beyhude bir çabadır. Dolayısıyla bizler uyanık olacağız bu ve benzeri tuzaklara düşmeyeceğiz, gerisi lâfı güzaf.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın
Ekleme
Tarihi: 10 Şubat 2025 - Pazartesi
İNDİRİM DEYİP, CEPLERİNE İNDİRDİLER!
Bu yazı, yine “eskiden” diye başlayan bir nostaljiye vurgu yapacaktır, peşinen belirtmek isterim. Bunu yapmak zorundayım, çünkü bazı durumlar ancak mukayese ve karşılaştırma ile izah edilmektedir.
Eskiden insanlar ihtiyacı nispetinde alışveriş yapar ve bunun dışındaki tutum israf çerçevesinde işlem görürdü. İhtiyacın bir doyum noktası ve sınırı mevcuttu. Mesela bir çift ayakkabı ihtiyaç, ikincisi gerekli hadi diyelim üçüncüsü de idareyi maslahat olarak kabul edilirdi. Günümüzde ise olay ihtiyacın çok ötesinde imaj olarak her birimizi kıskaca almış durumdadır. Her kıyafet için ayrı, her ortam için farklı ve her mevsim için değişik ayakkabı olmazsa olmazdır.
Bunun böyle olmasını; popüler kültür, kapitalist dünya düzeni, küreselleşme, bilişim çağı, bizim açgözlülüğümüz ve doymak bilmeyen nefsimiz talep etmektedir. Gelir ve refah düzeyimizin ne olduğu çok önemli değildir, eğer bir ürün trend olarak revaçta ise ona sahip olmalıyım duygusu her şeyin üstesindedir. Her şeyi satın alarak mutlu olacağını sanan bir nesil bizim de sonumuz olacaktır.
Reklam, satış ve pazarlama sektörü insanların bu zaaflarını keşfettikten sonra onları manipüle etmek için her yolu mubah saymışlardır. “Sezon sonu indirimler!” adı altında önce bindirip sonra indirmiş gibi göstererek ceplerini doldurmuşlardır. Serbest piyasa da olsa bir üründe % 70 indirim; akla, mantığa, izana, piyasa koşullarına ve alışveriş etiğine uygun değildir! Burada, ya öncesinde fahiş fiyata bir satış söz konusudur ya da patron çıldırmış olmalıdır. İndirim öncesi bu ürünü alan tüketicinin durumu ise daha vahimdir.
İnsanlar ihtiyacı olmasa bile lazım olur düşüncesi ile elbise dolaplarını tıka basa doldurmuşlar sonrasında hiç bir zaman giyinmesine fırsat bile bulamadan elde çıkarmanın yolunu aramışlardır.
Sahabe döneminde insanların sadece bir kat elbisesi mevcut idi onu yıkadıkları gün dışarı çıkamazlardı. Daha yakına gelelim, cumhuriyetin ilk yıllarında köylerde takım elbise veya ayakkabı sadece birkaç kişide bulunur, şehre gidileceği zaman ödünç alınırdı. Tabii ki günümüzde de böyle olsun demiyorum ama bu kadar tüketim toplumu olmakta akla ziyan bir davranış olmaktadır.
İhtiyaçlar ve doyum noktası da sınırsız olunca sonuç bu şekilde sadece algı toplumu olmaktadır. Başkaları için yaşamak ve el alem ne der düşüncesi filmin koptuğu yerdir.
Sonuç olarak; bilgi, iletişim ve enformasyon çağında insanların bu kadar saf olması veya kolay manipüle ediliyor olması kabul edilebilir değildir. Kapitalizmin dini imanı para olduğu için onlardan etik davranış beklemek beyhude bir çabadır. Dolayısıyla bizler uyanık olacağız bu ve benzeri tuzaklara düşmeyeceğiz, gerisi lâfı güzaf.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.