Anasayfa
Yazarlar
Erol Aydın
Yazı Detayı
Bu yazı 507 kez okundu.
SAF DİYE DİYE
Camilerde imamların rutin olarak, “Safları sık ve düzgün tutalım!” uyarısı belli bir kültür, medeniyet ve bilincin oluşmasına maalesef katkı sunmuyor. Bunun böyle olması genetik kodların sosyolojik olarak yeterli düzeyde olmaması ile ilgilidir.
Camiye ve cemaate çok alışkın olmayan kadınlarda bu durum ise evlere şenlik bir durumdadır. Ramazan dolayısıyla teravih namazı için gelen kadınlar, kopan tesbihin taneleri gibi dağınık durmaları ise kanıksanmıştır.
Bir kere yanlarında mutlaka bir seccade getiriyorlar. Bunu da kamusal alanda özel alan oluşturmak için aparat olarak kullanmaktadırlar. Şöyle ki seccadeyi dik değil de yatay olarak sererek iki kişilik yeri kapatmış olmakla yanlarına kimseyi kabul etmiyorlar. Yer sıkıntısı had safhada olsa da sonuç değişmiyor. Kul hakkıymış, safların boşluğunu şeytanın doldurmasıymış, mağduriyetmiş hiç kimsenin umurunda bile değil. Allah’ın evine sevap kazanmaya gelmiş Müslümanların bu şekilde aymaz ve bencil olmaları İslâm’ın tam olarak anlaşılamamış olmasının bir neticesi olmaktadır.
Kadınların camiden uzak kalmalarının doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan bu durumun düzelmesi de en azından kısa zamanda pek mümkün gözükmüyor. Her mekânın adabı muaşereti çerçevesinde caminin de mutlak kuralları vardır, fakat bunun bilincinde olanların sayısı çok fazla değildir. En basitinden dünya kelamından buralarda vareste olmak gerekir. Fakat, kadınlar mahfilinden arıların oğul vermesi gibi bir uğultuyu hiç bir uyarı ve ikaz önlemeye yeterli olmamaktadır. Ancak namazın başlaması ile geçici olarak ara vermekte selamla birlikte tekrar kaldığı yerden devam etmektedir. Bu arada ne konuştukları, hangi meseleyi hallettikleri ve de bu kadar enerjiyi nereden buldukları da yine merak konusu olmaktadır. Kadınları anlama ve çözmeye çalışmayı bir kenara bırakırsak asıl olması gerekene değinmekte fayda mülahaza ediyorum.
Camiye ilk gelen, mihrabın tam karşısında ve ilk safa oturması diğerlerinin de sağlı sollu olarak safı tamamlayarak yine diğer safın aynı şekilde teşkil edilmesi esastır. Uygulamada ise, herkes mutlaka yaslanacak bir yer aradığı için estetikten yoksun ve asimetrik bir görüntü ortaya çıkmaktadır. Böyle olunca da yönleri kıblenin dışında her yöne bakmaktadır.
Sonuç olarak; hocalar yıllardır saf saf diye diye kendilerini paralasa da teknoloji ile birlikte müzikle namaz kılmak bile vakayı adiyeden olmaktadır. İlk saf için birbiriyle yarışan ve omuzları sürtünmekten dolayı yıpranan sahabeden tesbihin taneleri gibi dağınık Müslümanlara geriye doğru bayağı bir mesafe kat ettiğimiz doğrudur!
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın
Ekleme
Tarihi: 17 Mart 2025 - Pazartesi
SAF DİYE DİYE
Camilerde imamların rutin olarak, “Safları sık ve düzgün tutalım!” uyarısı belli bir kültür, medeniyet ve bilincin oluşmasına maalesef katkı sunmuyor. Bunun böyle olması genetik kodların sosyolojik olarak yeterli düzeyde olmaması ile ilgilidir.
Camiye ve cemaate çok alışkın olmayan kadınlarda bu durum ise evlere şenlik bir durumdadır. Ramazan dolayısıyla teravih namazı için gelen kadınlar, kopan tesbihin taneleri gibi dağınık durmaları ise kanıksanmıştır.
Bir kere yanlarında mutlaka bir seccade getiriyorlar. Bunu da kamusal alanda özel alan oluşturmak için aparat olarak kullanmaktadırlar. Şöyle ki seccadeyi dik değil de yatay olarak sererek iki kişilik yeri kapatmış olmakla yanlarına kimseyi kabul etmiyorlar. Yer sıkıntısı had safhada olsa da sonuç değişmiyor. Kul hakkıymış, safların boşluğunu şeytanın doldurmasıymış, mağduriyetmiş hiç kimsenin umurunda bile değil. Allah’ın evine sevap kazanmaya gelmiş Müslümanların bu şekilde aymaz ve bencil olmaları İslâm’ın tam olarak anlaşılamamış olmasının bir neticesi olmaktadır.
Kadınların camiden uzak kalmalarının doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan bu durumun düzelmesi de en azından kısa zamanda pek mümkün gözükmüyor. Her mekânın adabı muaşereti çerçevesinde caminin de mutlak kuralları vardır, fakat bunun bilincinde olanların sayısı çok fazla değildir. En basitinden dünya kelamından buralarda vareste olmak gerekir. Fakat, kadınlar mahfilinden arıların oğul vermesi gibi bir uğultuyu hiç bir uyarı ve ikaz önlemeye yeterli olmamaktadır. Ancak namazın başlaması ile geçici olarak ara vermekte selamla birlikte tekrar kaldığı yerden devam etmektedir. Bu arada ne konuştukları, hangi meseleyi hallettikleri ve de bu kadar enerjiyi nereden buldukları da yine merak konusu olmaktadır. Kadınları anlama ve çözmeye çalışmayı bir kenara bırakırsak asıl olması gerekene değinmekte fayda mülahaza ediyorum.
Camiye ilk gelen, mihrabın tam karşısında ve ilk safa oturması diğerlerinin de sağlı sollu olarak safı tamamlayarak yine diğer safın aynı şekilde teşkil edilmesi esastır. Uygulamada ise, herkes mutlaka yaslanacak bir yer aradığı için estetikten yoksun ve asimetrik bir görüntü ortaya çıkmaktadır. Böyle olunca da yönleri kıblenin dışında her yöne bakmaktadır.
Sonuç olarak; hocalar yıllardır saf saf diye diye kendilerini paralasa da teknoloji ile birlikte müzikle namaz kılmak bile vakayı adiyeden olmaktadır. İlk saf için birbiriyle yarışan ve omuzları sürtünmekten dolayı yıpranan sahabeden tesbihin taneleri gibi dağınık Müslümanlara geriye doğru bayağı bir mesafe kat ettiğimiz doğrudur!
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(2)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.
Tamer Kars Temel yildirim
(17.03.2025 10:38 -
#558)
Konu çok güncel ve cami adabinin altüst edilmesi ve kural tanımama kültürünün daniskasi yaşanıyor Rabbim yardım eyle güzel bir yazı olmuş tebrikler
Tamer Kars Temel yildirim
(17.03.2025 10:38 -
#559)
Konu çok güncel ve cami adabinin altüst edilmesi ve kural tanımama kültürünün daniskasi yaşanıyor Rabbim yardım eyle güzel bir yazı olmuş tebrikler