Fatih YILMAZ
Köşe Yazarı
Fatih YILMAZ
 

Allah’ını seven orta sahaya gelsin

“Ne zaman şu futbol stadyumlarını dolduran kalabalıklar…” diye bir cümleye başlasam, ne demek istediğim anlaşılmış olur herhalde. Stadyumlar, fabrikaların yerini alan, kitleleri iğdiş etme alanları. Neyin kazanıldığının anlaşılmadığı ama nelerin kaybedildiğinin net ve acı tablosunun karşımızda sırıttığı mekânlar. “Futbol mabetleri” dediler ve niyetlerini açık ettiler ama nerde, kime ne anlatabilirsin. “Futbol takımı tutar gibi” deyince de bir şeyler anlaşılması lazımdı ama yok. Futbol, popüler kültürün en kronik hastalıklarından bir tanesidir. Roma döneminin arenalarındaki çılgınlığın modern versiyonu olarak da tanımlanabilir. Kitleler, holiganlar, trilyonlar, kargaşa namına ne ararsanız var. En dikkat çekici tarafı muhtemelen futbolda dönen para. Neyse bizim parayla pulla işimiz olmaz. • Sadece tüketen toplumdan bir şey olmaz. Üretmeden tüketmek zavallılara mahsustur. Her zaman tüketensen üretenlere muhtaç olarak yaşarsın. Kavram istilasına uğrarsın, zamanla dilini kaybedersin. Televizyon, laptop, medya, jilet, facebook, twitter, youtube, jeton, market, teknoloji, web, internet, dijital ve daha neler neler. Neden bu kelimeler yabancı dilden geldi? çünkü yabancılar üretti. Onlar ürettikçe onların kelimeleri hâkim olur. Onlar söz sahibi olur, onlar yönetir sen de defanstan ayrılamazsın. Oyun kuramazsın. Gol yememek için yırtınır durursun. Bu tüketim süreci bir başka kitlenin daha oluşmasına sebep olur. Kim onlar? Tabi ki hampadan gol atmak için rakip kalenin önünden ayrılmayanlar. Onlara da ne desen fayda sağlamaz. Adam beleşe alışmış, üretmeden tüketmek ister. Senin sırtından nemalanmak ister. Emek harcamadan kazanmak ister. Alın teri nedir bilmez. Gel iş var dersen kaçar, kebap var dersen atlar. Bunlardan da bir cacık olmaz.  • Orta saha dedin mi akla oyun kurucu gelir. Organize eder, kontrol eder. On numara dedin mi akan sular durur. Orta saha Maradona’dır, Sergen Yalçın’dır, Messi’dir. Orta saha İbni Haldun’dur, Aristoteles’tir, Farabi’dir, Mimar Sinan’dır. Orta saha Mercedes’tir, BMW’dir, Audi’dir, Volkswagen’dir. Orta saha Henry Ford’tur, Steve Jobs’tur, Mark Zuckerberg’tir. Orta saha üretimdir, sanayidir, endüstri 4.0’dır, ileri teknolojidir, tarımdır, hayvancılıktır. Orta saha işin merkezidir. Kale de olacak, defans da, hücum da ama orta sahaya sahip çıkmadan olmaz. Sen sahip çıkarsan bu takım yenilmeyecektir.  • Bir sorun var ki, orta saha risktir. Aşk, gönül ve yürek işidir, heyecan işidir, imkânsızı deneme işidir, zora talip olma, mücadele etme, vazgeçmeme ve mücadelede sabırla devam etme işidir. Allah aşkına, Allah’ını seven orta sahaya gelsin. Allah rızası için. • Milli Gazete | Fatih Yılmaz
Ekleme Tarihi: 11 Haziran 2019 - Salı

Allah’ını seven orta sahaya gelsin


“Ne zaman şu futbol stadyumlarını dolduran kalabalıklar…” diye bir cümleye başlasam, ne demek istediğim anlaşılmış olur herhalde. Stadyumlar, fabrikaların yerini alan, kitleleri iğdiş etme alanları. Neyin kazanıldığının anlaşılmadığı ama nelerin kaybedildiğinin net ve acı tablosunun karşımızda sırıttığı mekânlar. “Futbol mabetleri” dediler ve niyetlerini açık ettiler ama nerde, kime ne anlatabilirsin. “Futbol takımı tutar gibi” deyince de bir şeyler anlaşılması lazımdı ama yok. Futbol, popüler kültürün en kronik hastalıklarından bir tanesidir. Roma döneminin arenalarındaki çılgınlığın modern versiyonu olarak da tanımlanabilir. Kitleler, holiganlar, trilyonlar, kargaşa namına ne ararsanız var. En dikkat çekici tarafı muhtemelen futbolda dönen para. Neyse bizim parayla pulla işimiz olmaz.

Sadece tüketen toplumdan bir şey olmaz. Üretmeden tüketmek zavallılara mahsustur. Her zaman tüketensen üretenlere muhtaç olarak yaşarsın. Kavram istilasına uğrarsın, zamanla dilini kaybedersin. Televizyon, laptop, medya, jilet, facebook, twitter, youtube, jeton, market, teknoloji, web, internet, dijital ve daha neler neler. Neden bu kelimeler yabancı dilden geldi? çünkü yabancılar üretti. Onlar ürettikçe onların kelimeleri hâkim olur. Onlar söz sahibi olur, onlar yönetir sen de defanstan ayrılamazsın. Oyun kuramazsın. Gol yememek için yırtınır durursun. Bu tüketim süreci bir başka kitlenin daha oluşmasına sebep olur. Kim onlar? Tabi ki hampadan gol atmak için rakip kalenin önünden ayrılmayanlar. Onlara da ne desen fayda sağlamaz. Adam beleşe alışmış, üretmeden tüketmek ister. Senin sırtından nemalanmak ister. Emek harcamadan kazanmak ister. Alın teri nedir bilmez. Gel iş var dersen kaçar, kebap var dersen atlar. Bunlardan da bir cacık olmaz. 

Orta saha dedin mi akla oyun kurucu gelir. Organize eder, kontrol eder. On numara dedin mi akan sular durur. Orta saha Maradona’dır, Sergen Yalçın’dır, Messi’dir. Orta saha İbni Haldun’dur, Aristoteles’tir, Farabi’dir, Mimar Sinan’dır. Orta saha Mercedes’tir, BMW’dir, Audi’dir, Volkswagen’dir. Orta saha Henry Ford’tur, Steve Jobs’tur, Mark Zuckerberg’tir. Orta saha üretimdir, sanayidir, endüstri 4.0’dır, ileri teknolojidir, tarımdır, hayvancılıktır. Orta saha işin merkezidir. Kale de olacak, defans da, hücum da ama orta sahaya sahip çıkmadan olmaz. Sen sahip çıkarsan bu takım yenilmeyecektir. 

Bir sorun var ki, orta saha risktir. Aşk, gönül ve yürek işidir, heyecan işidir, imkânsızı deneme işidir, zora talip olma, mücadele etme, vazgeçmeme ve mücadelede sabırla devam etme işidir. Allah aşkına, Allah’ını seven orta sahaya gelsin. Allah rızası için.

Milli Gazete | Fatih Yılmaz

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.