Toprak üzerine yürütülen savaşlar ve fetihler yerini kültürler arası çatışmalara bıraktı. Batıl zihniyetin temsilcileri çalışma yöntemini değiştireli uzun zaman oldu. Bize de tarihi konuşma alanını bıraktılar. Tarihle istediğiniz kadar övünebileceğimiz, diziler, filimler çekerek heyecanlanabileceğimiz fakat kültürel ve zihinsel anlamda söz söyleyeme hakkımızın olmadığı bir alan. İşte batının özgürlük dünyası. Kanun ve kuralları onların belirlediği kadar uygulayabilirsiniz. Hükümler onların planlarına uygun verildiği sürece problem yaşamazsınız. İşte batının demokrasi anlayışı. Üretmeden, teknoloji sahibi olmadan, ithalata dayalı faiz ve sömürü düzeninin çarklarına çomak sokmadan her türlü ticareti yapabilirsiniz. İşte batının ekonomi anlayışı. İşte bize ayrılan alan.
Müslümanlar olarak, sınırları belirlenmiş bir yaşam alanına mahkûm edildiğimizin ne zaman farkına varacağız çok merak ediyorum. Ufak tefek özgürlüklerle kandırılmaya hala devam edecek miyiz? Batı dünyasının, İslâm ülkelerinin kendi aralarında yürüteceği her türlü ekonomik, sosyal ve siyasal işbirliğinin karşısında durduğunu ne zaman göreceğiz bilemiyorum. Rahmetli Erbakan hocanın tabiri ile Çanakkale’de yedi düvele karşı verdiğimiz bağımsızlık mücadelesi neticesinde kovduğumuz emperyal güçlerin bugün bacadan girdiklerinin, gençlerimizin zihin dünyasını tarumar ettiklerinin ne zaman farkına varacağız.
Belki biraz bakış açımızı değiştirmeye ihtiyacımız var. Belki biraz da tarihi okuma şeklimizi değiştirmeliyiz. Mesela Mekke’nin fethini sadece fethin askeri açıdan yürütülen stratejisi açısından değil de o güne kadar Peygamberimize (sav) her türlü kötülüğü yapan müşriklerin affedilmesindeki hikmet açısından değerlendirmek lazım.
İstanbul’un fethi ile bir çağın kapanıp bir çağın açıldığını, Peygamberimizin (sav) Hadis’ine mazhar olunduğunu bilmekle beraber fetihten sonra oluşturulan kültür iklimini, gayri Müslimlere olan yaklaşımı ve dönemin Osmanlı toplumunun ahlâk seviyesini görmek lazım. Çanakkale zaferinde bilmem kaç milletten gelen ordularla yürütülen mücadelenin, kazanılan zaferin yanında İslâm dünyasının dört bir yanından gelerek İslâm birliğinin ne mana ifade ettiğinin ispatını görmek lazım. Ecdadımızın yazdığı şanlı tarihi ve fetihleri, kazanılan topraklar, alınan kelleler açısından değil, Allah’ın sözünü kıtalara ulaştırma, gönülleri kazanma, ortaya bütün insanlığın ihtiyacı olan büyük bir medeniyet modeli koyma açısından görmek lazım. Bir karıncayı dahi incitmekten imtina eden, komşusu aç iken tok yatana iyi gözle bakmayan kültür anlayışını anlamak lazım.
Ekranlar aracılığı ile kavramlar üzerinden yürütülen işgalin farkına varmadan zor. Sosyal medyanın sansürsüz dünyasında dönen oyunları bilmeden zor. İki çift söze, biraz da şekle bakarak aldanarak zor. Kültür emperyalizminin izlerini önce evlerimizden, sonra sokaklarımızdan, şehirlerimizden ve zihinlerimizden silmeden çok zor.
Başta bakış açımız ve düşünce şeklimiz olmak üzere güncellememiz gereken o kadar çok şey var ki.
Fatih Yılmaz | Milli Gazete