Bugün gelinen noktada muhalif olduğumuz konularda yaşanılanların tarif ve tahlili bizim ısrarla savunduğumuz hususlarla aynı çizgiye gelinildi mi? Gelinildi!
Hatalardan dolayı milletten özür, Allah’tan af dilenildi mi? Dilenildi.!
Ayrıca belediyecilik anlayışı hususunda da "İstanbul' a ihanet ettik" denildi mi? Denildi.!
"Milli Eğitim ve Kültür de sınıfta kalınıldığı" da itiraf edildi mi? Edildi.!
İktidar olmanın getirdiği yıpranmışlıkla telafisi mümkün olmayan nelere maruz kaldık?
- Yüzlerce şehit,
- Birçoğu sakat kalmış yüzlerce gazi,
- Acılı aileler ve yıkılmış yuvalar,
- Yoksulluk, iflas ve onur intiharları,
- Devlete sızmış hainler,
- Tahrip edilmiş ordu ve emniyet,
- Milyarlarca dolar zarar ve bu nedenle ekonomisi sarsılmış bir ülke.!
-Kültürel yozlaşma ve ahlaki bozulma!
-Gerçekçi olmayan sloganlar ve hamasete dayalı avuntular...
Dönem dönem bazı uygulamalara şerh düştük, itieaz ettik, çözüm önerileri de getirdik amma!
Sonunda bizler haklı çıktık mı? Çıktık.! Ancak bu hata ülkeye çok pahalıya mal oldu.!! Bir İstanbul Sözleşmesi garabetine imza atıldı ki akıllara ziyan!
Bugün hiç kimse geçmişteki yanlış politikaları nedeniyle iktidarın yıpranmadığını söyleyemez. Bizatihi Reis kendi kadrosunda bile metal yorgunluğu deyip ( aslında büyük bir gayretle FETÖ’cüleri tasfiye etmeye çalışırken)sizce bir nevi bu yıpranmayı ifade etmiş olmuyor mu?
Siyaseti meselelerin çözümünde en önemli etmen olarak gören kardeşlerim şu gerçeği gözardı etmeyin; doğrunun ideolojisi olmaz, doğru bir tanedir. Bizler nihayet yaşanmışlıkların faturası karşılığında hayatlarımızı geçirmiyor muyuz, tüketmiyor muyuz?
İktidar yerel seçimlerdeki kayıplarşa bir muhasebeye henüz varmış değil.
İktidarın önemli isimleri yol ayrımlarına girdiler.
Artık İslami ve milli değerlere haiz kitlelerin daha hassas olmaları gerekiyor.
Yeni bir tanımlanmaya ihtiyaç var. Denilmeli ki;
Bizlrr kodlarımızı mazimizden aldık.
Adalet, erdem, iyilik, güven ve ahlaki hususlarda altını dolduracağımız iddialara sahibiz. İlim, kültür, sanat, edebiyat ve ahlak yol haritamızın en belirgin çizgileridir.
Denilmeli ki;
- Dindarlıklarından dolayı kimse baskı görmeyecek, yine herkes ibadetini özgürce yapacaktır. Dinciliğe taviz vermeyeceğiz. Dinimizin suistimal edilmesinin önüne geçeceğiz. İmam Maturidinin, İmam Gazalinin, İmam Farabinin, İbn-i Rüsd'ün ve İbn-i Haldun'un işaret ettiği hususlarda Kurana ve Sünnete dayalı İslam anlayışı şiarımız olacaktır.
- Nüfusumuzun 25 milyonu 12 yaş altı çocuklarımızın varlığından ibarettir. Biz çocuklarımızı formal ve informal açıdan talim-terbiye ve eğitime odaklayacağız. Çocuk edebiyatının, çizgi film ve internet dünyasının, oyun ve oyuncaklarının millileşmesine önem vereceğiz. Çocuklarımızı yabancılaşmanın ve kültürel yozlaşmanın etkilerinden uzak tutacağız. Ensest, deizm, gayri ahlaki oluşumlar, lgbt ve bilumum bağımlılıklar ile uyuşturucunun tehlikelerine karşı gereken önlemleri alacağız. Özellikle aile müessesesinin dinamiklerinin zinde kalması için var gücümüzle çalışacağız.
- Belediyelerde, kamuda çalışanlar mağdur edilmeyecek, bilakis sahip çıkılacak ve durumları daha da iyileştirilecektir. Özellikle kibirli yöneticilerden, haramzadelerden bu kurumlar ayıklanacaktır. Kul Hakkı'nı gözetmek en temel ilkemiz olacaktır.
- Yoksul ve kimsesizlere her zaman sahip çıkılacaktır.Milli ve yerli ekonomik çalışmalarımızla insanlarımızı faiz illetinden uzak tutacağız. Kumar, içki,zina, faiz gibi toplumu çürüten konularda teyakkuz halinde olacağız.
- Şehitlerin emaneti olan bu ülke, daha da muasır seviyelere, ileriye taşınacaktır. Belli zümrelerin menfeat kaynağı haline gelmiş yapılardan uzaklaşacağız.
- Bu ülkeyi ve fedakar halkı medeniyet yarışında kaldığı yerden ihya etmeye devam edeceğiz. Her bir ilimizi yerinde ihya etmek icraatımızın temel prensibidir zira nüfusun büyük şehirlerde birikmesi sosyal dokumuzda kapanmaz yaralar oluşturmuştur, bu göçü tersine çevireceğiz.
- Batı karışıklık ve kaos arzu etsede bununla iman gücüyle mücadele edilecek ve ülkemizin atisine uzanan kirli ellerin mahremlerimize uzanmasına asla izin verilmeyecektir. One Minute, Dünya 5'ten Büyüktür, Dindar ve Ahlaklı Nesil vurgularına yürekten katılıyoruz ancak bütün bu sözlerin lafta kalmaması gerektiğinin de altını çiziyoruz.
- Ülkemizde darbeye teşebbüs ve iştirak etmiş olan muhalif, kötü niyetli, işbirlikçi, müşrik, kafir, fasık, batı ajanı, gaflet-delalet-ihanet içinde bulunanlarla mücadeleye kararlılıkla devam edilecektir.
- Türkiye’nin zenginleşmesini, büyümesini, gelişmesini istemeyen şer güçlere karşı toplumsal birlik ve beraberlik içinde mücadele verilecektir. Bunun için halkın da eğitimi hususunda büyük rol oynayan TV’lerimizin yayın politikalarının bu milletin değerleriyle ters düşmemesine özen gösterilecektir. İnternet dünyası da akılcı ve ahlakçı bir değerlendirmeye tabi olacaktır.
- Güçlü bir iktidara karşı çıkanlara, halkı küçümseyenlere, halkın iradesini yok sayanlara karşı devlet-millet dayanışması sürdürülecektir. Milletimizin eğitimi için genel mana da bir okur-yazarlık kampanyası sürdürülecektir. Bu ülkede basılan kitapların %90 'ının tercüme eserler olduğu sözkonusuyken bu açmazın bertaraf edilmesi gerektiğini hassaten vurgulamak isterim. Kilise kafalı Müslümanlık sıkıntılı konularımızdan biridir, dinimizin özüne dönmesi konusunda gereken yapılacaktır.
- Dünyada yaşayan mazlum Müslüman halklara yardım etmek ülkemizin tarihi misyonu ve vicdani mesuliyetidir, harfiyen yerine getirilmeye devam edilecektir. Özellikle milli markalarımız olan Kızılay ve Yeşilay'ın çalışma alanları genişletilecektir.
- 15 Temmuz darbe girişiminin ortaya koyduğu gerçekler göz ardı edilmeyecek, içte ve dışta terörle mücadeleye devam edilecektir. Teröre sebebiyet ve mazeret eden hususlar gözden geçirilecektir. Ne oldu da bu milletin çocukları kendilerinin düşmanları oldular? Bunun cevabı da aranacaktır.
- İçeriden hainler, dışarıdan düşmanlarla kuşatmış, hakimi, savcısı, askeri, öğretmeni, yaveri FETÖ üyesi olmuş, koruma polisi suikastçi olmuş, stratejik ortak ve müttefik denilen ABD terörist PKK/PYD ile iş tutmuş, yıllarca kapısında beklenip içeri girmek için kırk takla atılan AB bizi arkadan vurmuş ancak bunlarla bizim ne işimiz var diyen olmamış.! Düşmanlığı tescilli batının kontrolündeki NATO’ya üyeliğimiz ise hala sürdürülmeye devam etmiş.! Tüm bunlar masaya yatırılacak ve hatalardan derhal dönülecektir.
-Sanal ekonominin saiklerine karşı duracağız. Reel ekonomi modeli baz alınacaktır. Türkiye'nin gerçekleri Tekstil, Turizm, Tarım, Teknoloji ve Taşımacılık üzerineyken üçkağıt ekonomisinden asla medet umulmayacaktır. Türkiye sevgisi moral ve motivasyonumuzun ana kaynağı olacaktır.
- Batılı sermaye sistemi; daha fazla kar için dünyayı savaşa, kana, açlığa ve geleceksizliğe mahkum etmekte iken bu durum ülke insanımızdada varoluş ve gelecek kaygısı meydana getirmiştir. Bu durumun ülkemizi etkilemesine izin verilmeyecek ve dik duruş politikalarına devam edilerek ülkemiz tüm dünyanın en güvenli limanı haline getirilecektir. Hatta dünyanın bir ucundaki Amerika sokaklarında yaşayan evsiz barksız milyorlarca insana bile şefkat elimizi uzatmak ilgi alanımız içerisindedir.
- Düşünce ve duygu coğrafyamuzın sınırları yoktur. Ülke insanımız ve tüm mazlum halkları kurtaracak olan bir siyasetin temsilcisiyiz. Ülkemiz ve bu coğrafya sahipsiz değildir, bundan hiçbir Müslüman kardeşimin endişesi olmasın. Değerlerimiz mukaddesatçılık üzerine inşa olunmuştur. Sosyal dengeler gözetilirken de devrimcilik kimliğimizdir. Bilimsellik ve akılcılık en belirgin özelliğimizdir. Dogmatizm, hurafe, her türlü gericilik ve cehalet ise her şartta mücadele etmemiz gereken düşman kavramlardır.
- Biz Rabbimize hesap veririz. Ondan başka hiç bir gücün ve sultanın önünde eğilmeyiz. Tam Bağımsız Müslüman bir Türkiye yolunda davamız mübarek olsun.
Yüce Mevlam bizleri mahcup etmesin, yar ve yardımcımız olsun.
FEHMİ DEMİRBAĞ