Anasayfa
Yazarlar
Erol Aydın
Yazı Detayı
Bu yazı 652 kez okundu.
YÜZÜNÜ BATI’YA DÖNMEK!
Yön olan batının sosyolojik veya aktüel anlamı bir medeniyet tasavvurudur. Bu anlamda “Batı” ile kast edilen; gelişme, tekamül, teknoloji, yenilik, medeniyet, kültür, sanat, edebiyat, vizyon, gelecek ve aydınlanma olmaktadır. Bazı seküler kesimler ise bu kavramı âdeta bir kalkan gibi kullanıyor. Asıl karşı oldukları hususları bununla kamufle ederek sütre gerisinden atışa devam etmektedirler. Dini ayak bağı ve pranga olarak görerek gelişmeye engel olduğunu ima etmektedirler. Bunu açıktan söyleyemedikleri için de üstü kapalı olarak ifade etmeleri oku hedefine ulaştırmak bakımından yeterli görmektedirler. Bu zihniyet çağlar değişse de maalesef her devirde kendisine taraftar bulmaktadır.
Tam da bu yüzden geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde, “Yüzünü Batı'ya dönmek” bir deyim olmanın çok ötesinde anlamları olan büyülü bir kavramdır. Batı hayranı her bir birey ağzını açtığında bir tekerleme olarak bu lakırdıyı diline pelesenk etmiştir. Oysaki âdeta taptıkları Batı, teknolojik olarak bir adım önde gibi görünse de ahlâk ve değerler olarak hızla yozlaşarak bir felaketin eşiğindedir. Işığın doğudan yükseldiği gerçeği ile Çin, Güney Kore, Tayvan, Japonya gibi ülkeler büyük bir atakla dünyaya meydan okumaktadırlar. Bu yüzden de eski ezberlerin bozularak yeni Batı, Orta Asya ve Uzakdoğu olmaktadır. Geçmişe takılıp kalanların bunu fark etmesi bu kafa yapısıyla mümkün değildir.
“İlim, Çin’de de olsa arayın, bulun!” diyen bir dinin temsilcisi olarak bizlerin bağnazlığı bir tarafa bırakarak yenilik nerdeyse yönümüzü o tarafa döndürmemiz elzemdir. Paranın dini-imanı olmadığı gibi teknolojinin de böyle bir aidiyeti söz konusu değildir. İşimize yarar ne varsa, dünyanın neresinde olursa olsun almak ve kullanmak aklın yolu olmalıdır. Meseleye ideolojik olarak bakmak ve buna göre bir refleks ortaya koymak rasyonel bir davranış olmayacaktır. Körü körüne başımızı kuma gömerek sadece kendi dünyamızı karartırız ki yine olan bize olacaktır. Gerçekleri bu şekilde ters-düz etmek olası değildir.
Sonuç olarak; bazı kavramlar âdeta kaçış rampası gibi kullanılarak asıl maksadı gizlemek için vazgeçilmezdir. Çoğu zaman ezber ve taklit bu tutum sözün kuvvetini artırmak için kullanılsa da zihnin arka planını gün yüzüne çıkardığı için etkisi tam tersi bir etkiye sebep olmaktadır. Batı, netice itibariyle bir kültür ve medeniyet tasavvuru olduğu için özünü yakalamadan körü körüne taklitçilikle duvara tosladığımız gün gibi ortadayken bazılarının uyanması bir hayli zaman alacakmış gibi görünüyor.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın
Ekleme
Tarihi: 28 April 2025 - Monday
YÜZÜNÜ BATI’YA DÖNMEK!
Yön olan batının sosyolojik veya aktüel anlamı bir medeniyet tasavvurudur. Bu anlamda “Batı” ile kast edilen; gelişme, tekamül, teknoloji, yenilik, medeniyet, kültür, sanat, edebiyat, vizyon, gelecek ve aydınlanma olmaktadır. Bazı seküler kesimler ise bu kavramı âdeta bir kalkan gibi kullanıyor. Asıl karşı oldukları hususları bununla kamufle ederek sütre gerisinden atışa devam etmektedirler. Dini ayak bağı ve pranga olarak görerek gelişmeye engel olduğunu ima etmektedirler. Bunu açıktan söyleyemedikleri için de üstü kapalı olarak ifade etmeleri oku hedefine ulaştırmak bakımından yeterli görmektedirler. Bu zihniyet çağlar değişse de maalesef her devirde kendisine taraftar bulmaktadır.
Tam da bu yüzden geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde, “Yüzünü Batı'ya dönmek” bir deyim olmanın çok ötesinde anlamları olan büyülü bir kavramdır. Batı hayranı her bir birey ağzını açtığında bir tekerleme olarak bu lakırdıyı diline pelesenk etmiştir. Oysaki âdeta taptıkları Batı, teknolojik olarak bir adım önde gibi görünse de ahlâk ve değerler olarak hızla yozlaşarak bir felaketin eşiğindedir. Işığın doğudan yükseldiği gerçeği ile Çin, Güney Kore, Tayvan, Japonya gibi ülkeler büyük bir atakla dünyaya meydan okumaktadırlar. Bu yüzden de eski ezberlerin bozularak yeni Batı, Orta Asya ve Uzakdoğu olmaktadır. Geçmişe takılıp kalanların bunu fark etmesi bu kafa yapısıyla mümkün değildir.
“İlim, Çin’de de olsa arayın, bulun!” diyen bir dinin temsilcisi olarak bizlerin bağnazlığı bir tarafa bırakarak yenilik nerdeyse yönümüzü o tarafa döndürmemiz elzemdir. Paranın dini-imanı olmadığı gibi teknolojinin de böyle bir aidiyeti söz konusu değildir. İşimize yarar ne varsa, dünyanın neresinde olursa olsun almak ve kullanmak aklın yolu olmalıdır. Meseleye ideolojik olarak bakmak ve buna göre bir refleks ortaya koymak rasyonel bir davranış olmayacaktır. Körü körüne başımızı kuma gömerek sadece kendi dünyamızı karartırız ki yine olan bize olacaktır. Gerçekleri bu şekilde ters-düz etmek olası değildir.
Sonuç olarak; bazı kavramlar âdeta kaçış rampası gibi kullanılarak asıl maksadı gizlemek için vazgeçilmezdir. Çoğu zaman ezber ve taklit bu tutum sözün kuvvetini artırmak için kullanılsa da zihnin arka planını gün yüzüne çıkardığı için etkisi tam tersi bir etkiye sebep olmaktadır. Batı, netice itibariyle bir kültür ve medeniyet tasavvuru olduğu için özünü yakalamadan körü körüne taklitçilikle duvara tosladığımız gün gibi ortadayken bazılarının uyanması bir hayli zaman alacakmış gibi görünüyor.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.