Bu haftaki yazımda; Türkiye’deki futbol bahis sistemini mercek altına almak istiyorum.
Başta ekonomi olmak üzere konunun önemli birçok ayağı var.
Futbol bahisleri, tüm dünyada olduğu gibi yurdumuzda da milyonlarca insanı peşinden sürükleyen devasa bir çark…
Ekonomik refahı yüksek ülkelerde bahis, zevk ve heyecan için sadece basit bir gereç.
Ekonomik sıkıntıların baskısı altında ezilen Türkiye’de ise iş çığırından çıkmış durumda!
Yurdum insanı, bahis yapmayı düzenli bir gelir kapısı gibi görüyor. Bütçesini bu yolla takviye etmenin peşinde!
Fakat ‘Türkiye’de uygulanan garip sistem(!)’ nedeniyle umduğunu bulamadığı gibi bir de para kaybediyor!
Bunu ben söylemiyorum. Konuyla ilgili yazılıp çizilenler, uzman yorumları, tespitler, saptamalar maalesef durumun bu seviyeye taşındığını ortaya seriyor.
***
2018 yılına ait gayri resmi rakamlara göre; Türkiye’den dış kaynaklı/yasa dışı(!) bahis sitelerine aktarılan ve oralarda dönen paranın yılda 50 milyar lirayı bulduğu tahmin ediliyor. Yaptığım araştırmalarda güncel rakamın ne kadar olduğunu bulamadım! Elimdeki son veri bu! Eminim bu veri, şimdilerde epey bir katlanmıştır…
Buradaki ‘yasa dışı’ kavramı, Türkiye’den bakınca vücut buluyor. Oysa bu tarz sayısız şirket, yapılandıkları ülkenin işleyiş sistemine göre gayet ‘yasal’ durumda. Ve tüm dünyaya, uzun yıllardır online olarak açık servis veriyorlar.
Bunlar bir yana, sonuçta; Türkiye’den çıkan/kaçan bu parasal değer, ülkemiz için önemli bir kayıp.
Konunun uzmanları; bunun birkaç temel nedeni olduğunu, özellikle de Türkiye’de ‘özgür’ bir bahis ortamının bulunmadığından kaynaklandığını belirtiyorlar.
***
Uzmanların gözünden, konuyu biraz irdelemek gerekirse;
Avrupa ülkelerinde açılan bahis oranlarına göre Türkiye’de bu rakamlar oldukça düşük kalıyor.
En önemlisi; Türkiye’de ‘Müşterek Bahis Sistemi-MBS’ diye adlandırılan bir uygulama var (!)
Bahisçi en az 3 karşılaşmayı bir arada kuponuna yazmak zorunda (!) Şimdilerde bu durum birazcık iyileştirilmiş, önceden kupona en az 4 karşılaşma yazmak gerekiyormuş.
1 karşılaşma için bahis yapma olanağı,Türkiye’nin ‘resmi’ sisteminde var ama ‘mış’ gibi yapıldığı bolca yazılıp çiziliyor. Sadece global ölçekteki bazı karşılaşmalar için ‘arada sırada’ bu tek maç tercih yöntemi devreye giriyormuş.
Yabancı menşeli bahis sitelerinde; dünyada bilinen bütün spor aktiviteleri için bahisler ‘tek tek’ açılıyor. Tenis, Voleybol, Buz Hokeyi, Hentbol, Bisiklet, Kayak, Boks, Atletizm, Ragbi, Bandi, Salon Futbolu vs vs…
Türkiye’de ise ağırlıklı olarak sadece futbol, bir de az sayıda basketbol karşılaşması yer bulabiliyor.
İşte uzmanların “Özgür bahis ortamı yok” dedikleri yer, tam da burası.
Bu uygulamalardan ötürü hem para hem de bahisçi bir anda uçup gidiyor. Mevcut kurallarla para kazandığını zanneden ‘Türkiye’nin resmi sistemi’ seyrediyor. Bir başka ifadeyle aslında ‘evdeki bulgurdan’ da oluyor.
***
Bahis jargonunda “Masaya oynamak/oynatmak” diye bir tabirden söz ediliyor. Bu deyim; her koşulda ‘masanın’ kazandığını ifade ediyor. Bahisçi ne yaparsa yapsın, o ‘masayı’ aşamıyor.
Krupiye dâhil, zarlar, kâğıtlar her şey hileli.
Yapılan değerlendirmelerdeki ortak kanı, bu kavramlar etrafında oluşuyor.
Türk bahisçisi, mevcut resmi sistemin sayısız ‘haksız’ kurala sahip olduğu inancında… Sürekli masaya oynatıldıklarını savunuyorlar. Dolayısıyla hatırı sayılır miktardaki Türk parasının da yurt dışındaki şirketlere kaçmasını bu nedenlere bağlıyorlar.
Yani; zaten düşürülmüş oranlarla, kısıtlı/engelleyici bir ‘masa’da bahis yapmaktansa; özgür bir ortamda, yüksek oranlara sahip karşılaşmalara oynayarak, para kazanmanın daha kolay olduğu sayısız alternatife sahip ‘masa’yı tercih etmiş oluyorlar.
***
BDDK, TBB, MASAK ve benzer yasal organlar; yasa dışı bahis sitelerine kaçan Türk parasının engellenmesi için sürekli önlemler alıyor ve denetlemelerde bulunuyor.
Uzman yorumcular, bu işin böylesi ‘yüzeysel’ önlemlerle çözülemeyeceği görüşündeler. Türkiye’deki bahis sisteminin dünyadaki sistemlere entegre etmekle para kaçışının engellenebileceğini her fırsatta dile getiriyorlar.
Türkiye'de son zamanlarda yasal bahis sitelerindeki kullanıcıların sayısı bir hayli düşük seviyelerde seyrediyor. Resmi sistemin önceki yıllara nazaran büyük zararda olduğu ifade ediliyor.
İşin uzmanları, sivrisinekleri öldürmenin çözüm olmayacağını, bataklığı kurutmanın gerekliliğinden bahsediyorlar. O bataklığın ise mevcut resmi sistem olduğuna işaret ediliyor. Ve ivedilikle yöntemlerinin değiştirilmesi öneriliyor.
***
Geçtiğimiz yıllarda bir ihale yapıldı. İhale ile Türkiye’nin resmi bahis sistemi iddaa özelleştirildi. Fakat bu özelleştirme, bahisçilerin beklentilerini karşılamak şöyle dursun, hiçbir soruna çözüm olamadı. Medyada yazılıp çizilenlerde özetle şu görüşler dile getiriliyor:
“Lisans sayısı artırılırsa, dev bahis şirketleri Türkiye pazarına girebilir ve sorun kökünden çözümlenmiş olur. Devletin de bundan büyük kazancı olur. Bu sayede yurt dışına giden paranın da devletin kasasına girmesiyle birlikte büyük bir zarardan kurtulmanın sağlanması söz konusu… Yıllardır yurt dışına akan para miktarı oldukça fazla ve devlete zarar verebilecek cinsten... Hem bahisçileri hem de maddi anlamda devlete yarar sağlayacak adımların bir an önce atılması büyük önem taşıyor. Hükümet, dünyadaki örnekleri baz alarak akıllıca bir hamle yapabilir. Böylece hem bahisçi hem ülke ekonomisi kazanır. Sistem, böyle devam ederse ülke ekonomisi de bahisçi de kaybeder.”
Yani deniliyor ki: Aklın yolu birdir, dünyada uygulamada olan kurallar Türkiye’de işletilmezse, her zaman Türk bahisçi kaybeder, içerideki mevcut ‘masa’ kazanır…
Dışarıya kaçıp giden ekonomik değerleri hesaba katarsak o zaman da dışarıdaki ‘masa’ Türkiye’deki ‘masa’dan daha çok kazanır!
Nokta.