Piyasayı üretici, tüketici ve satıcı davranışlarının arz-talep dengesi olarak tarif edersek yanlış ifade etmemiş oluruz. Her bir kesim ayrı bir değere sahip olup aralarında ki ilişkiler sağlıklı olarak yürüdüğünde denge kurulmuş olacaktır. Taraflardan birisinin çerçevenin dışına çıkması durumunda bundan en fazla vatandaş mağdur olmaktadır.
Sacayağını oluşturan her üç kesimi dinlediğinizde her kesimin kendince haklı olduğunu görürsünüz. Aynı anda hepsinin haklı olması da mümkün olmadığına göre objektif olarak bir değerlendirme yapmak derin analizler gerektirmektedir.
Burada asıl aktör olan üretici çok fazla kazanamadığından şikâyet eder ki her daim haklıdır. Aracılar dolayısı ile son tüketiciye gelinceye kadar malın değeri katlanarak arttığı için bu durum üreticiyi rahatsız etmektedir. Tüketici de haklı olarak bu kadar aracı sonrasında malın katlanarak artmasından mustariptir. Geriye günah keçisi olarak aracı ve satıcılar kalmaktadır ki onlarda; maliyetlerin sürekli artmasından, işletme giderlerinden, ekonomik denge ve vergilerden konuya girerek listeyi sonsuza kadar uzatarak kendilerini savunurlar. Bu tartışmadan bir sonuç çıkarmak mümkün olmadığına göre bu kısır döngü bu şekilde sürüp gidecektir. “Böyle gelmiş, böyle gider” mantığı çerçevesinde vatandaşın kaderine razı olmaktan gayrı yapacak bir şeyi yoktur.
Tüketici olarak vatandaşı avlamak için satıcılar da akla hayale gelmeyecek taktiklerle pastadan daha çok pay almanın peşindedirler. Birçok taktik, bilimsel olarak ortaya konan davranış bilimlerinin analizi sonrasında ortaya çıkmıştır. Amaç insanların daha fazla tüketerek alışveriş yapmalarını sağlamaktır. Maalesef birçok insan bu tuzağa düşmektedir. Bu taktiklerin algı oluşturma ve bilinci yanıltmaya yönelik psikolojik hilelerdir.
Mesela bunlardan birisi malın fiyatını daha ucuz olarak gösterme taktiğidir. Dolayısı bunun sonucu olarak 2 TL’lik bir malı 1,99 TL olarak fiyatlandırmak en çok kullanılan hilelerin başında gelmektedir. Böyle yapmakla aslında 2 TL olan bir ürünü 1 TL algısına sokarak algı oluşturulmaktadır. Bunun herkes yapıyor diye sizin de yapıyor olmanız doğru değildir. Bu savunma sizi kurtarmayacaktır. Bir şey yanlışsa çoğunluğun yapıyor olması bir savunma olamaz, etik değildir. Ticaret yapmak helal dairesinde meşrudur, fakat bunu aldatarak yapmak sizi çerçevenin dışına taşır ki kısa vadede kazandığınızı zannedersiniz fakat uzun vade de kaybeden siz olursunuz.
Sonuç olarak; “aldatan bizden değildir!” düsturu doğrultusunda inancımızın bu konuda ki ölçüsü oldukça nettir. Buna uyduğumuzda bu dünyanın ötesinde huzuru mahşerde de hesabımız kolay olacaktır. Aksi takdirde 1 kuruşun hesabını vermek kolay olmayacaktır.
Esenlik dileklerimle…
Erol Aydın