KOŞ HANIM KOŞ! CEHENNEM VARMIŞ, MÜJDE!..
Merhum Ali Uçar ağabey, Almanya'ya bulunduğu bir zamanda Alman bir aileye misafir olur.
Biraz sohbetten sonra, söz döner dolaşır ölüm, hayat meselelerine gelir...
Alman adam, yaşlarının ilerlemiş olduğunu, öldüklerinde toprakta çürüyeceklerini ve yok olacaklarıyla alakalı şeyler anlatır.
Ali Uçar ağabey ise ona: “Biz Allaha iman ediyoruz. Allah birdir ve inşallah imanlı vefat edersek Cennete gideceğiz. Yani Allah bizi öldükten sonra yeniden diriltecek ve Dünyada yaptıklarımızın hesabını bizden soracak.”
Alman adam “peki biz ne olacağız?” diye sorar.
Ali Uçar ağabey şöyle cevap verir; “Siz toprakta yok olmayacaksınız. Sizi de diriltecek Allah. Siz Allah’a şirk koştuğunuz için, teslis inancınızdan dolayı cehenneme gideceksiniz. Orada ateş içinde ceza çekeceksiniz.”
Alman adam birden heyecanlanır ve “nasıl yani, biz yok olmayacak mıyız? Biz başka bir âlemde tekrar mı yaşayacağız?” Evet cevabını duyunca birden heyecanlanarak hemen mutfaktaki kahve yapmakta olan hanımına seslenir. ”Koş hanım koş, müjde! Cehennem varmış müjde! Biz öldükten sonra yok olmayacak ve ebedi olarak yaşayacakmışız.”
Evet bu hadise gösteriyor ki; bir insanın ebedi olarak cehennem’de kalıp azap çekmesi, yok olup hiç olmasından daha hayırlıdır. Yok olma duygusu, cehennem azabından daha dehşetlidir. Bakınız bu konuda Üstad Bediüzzaman Said Nursi (r.a.) hazretleri şöyle diyor:
Bir zaman -küçüklüğümde- hayalimden sordum: "Sana bir milyon sene ömür ve dünya saltanatı verilmesini, fakat sonra ademe ve hiçliğe düşmesini mi istersin? Yoksa bâki fakat âdi ve meşakkatli bir vücudu mu istersin?" dedim. Baktım, ikincisini arzulayıp birincisinden "ah" çekti. "Cehennem de olsa beka isterim" dedi.
İşte madem mahiyet-i insaniyenin bir hizmetkârı olan kuvve-i hayaliyeyi bu dünya lezzetleri tatmin etmiyor. Elbette gayet câmi' mahiyet-i insaniye, ebediyetle fıtraten alâkadardır. İşte bu hadsiz arzu ve emellere bağlı olduğu halde, sermayesi bir cüz'î cüz-ü ihtiyarî ve fakr-ı mutlak bir insana, âhirete iman ne derece kuvvetli ve kâfi ve vâfi bir hazine, bir medar-ı saadet ve lezzet, bir medar-ı istimdad, bir merci' ve dünyanın hadsiz gamlarına karşı bir medar-ı teselli olduğu öyle bir meyve ve faidedir ki; onu kazanmak yolunda dünya hayatını feda etse, yine ucuzdur. (Şualar - 223)
Cehennemin vücudu dahi rahmettir. Hatta cehennem dahi kâfirler için, yok edilmeyip, ebedi bir vücuda sahip olacaklarından dolayı yine bir rahmettir. Çünkü kâfir ademe yani hiçliğe gidip yok olmaktan kurtulup, cehennemde ebedî bir vücuda mazhar olacaktır. Vücut,
hayr-ı mahz ve adem şerr-i mahz olduğu cihetle elbette cehennemde de olsa vücut rahmettir. Ayrıca, yaratılış, in’am, ikram, ihsan, şifa gibi sayılamayacak kadar çok olan bütün hayırlar rahmet eseridir...
Murat FİDAN