ÖLÜMÜ DE HAYATI KADAR SESSİZ OLDU ...
Bugün içimi burkan ölüm ve ayrılık üzerine yazılmış enfes bir yazı okudum.
Yıllarca beraber olduğunuz
Kardeşinizi...
Abinizi...
Ablanızı...
Enişteninizi...
vs kaybetmiş iseniz
ÖLÜM...
AYRILIK...
HÜZÜN anca bu kadar güzel kaleme dökülebilirdi.
Gençliğimizde yazdığı romanları ile
TARİHİ SEVDİREN...
OKUMAYI SEVDİREN
adamın, adam gibi adamın kaleminden enfes bir yazı...
Lütfen!!!
Okuyun...
Okutun...
.............
Dün baktım baktım da kendi içime, sadece acıyan bir yürek gördüm…
Hıçkırarak ağlıyordu…
Ama hıçkırıkları çığlık çığlığa sessizdi…
Dinmeyecek gibi duran bir acının koynunda yarım yamalak düşüncelerla kala kaldım…
“Ölüm hayattır aslında” diye fısıldasa da uzaktan uzağa eski bir hatıra, “Öyleyse hayat nedir?” sorusunda silikleşti.
Hayat bir hayal mı?..
Yürekler de ağlar mı?
****
Yürekler de ağlarmış, zar olurmuş, mezar olurmuş…
Bir gün İcadiye’de veya Sultantepe’de,
Bir beste kanatlanır, birden olduğun yerde
Bir kainat açılır, geniş, sonsuz, büyülü,
Bu günün rüzgarında yıkanan mazi gülü
Dağılır yaprak yaprak hayalindeki suya
Bir başka gözle bakarsın ömür denen uykuya.
Belki en hülyalısı duyduğun masalların,
O şafak saltanatı korularda dalların
Her ufku tek başına bekleyen eski camlar
Bir sır gibi ömründen sızdırılmış akşamlar,
Ardıçla kestanenin her yıllık macerası
Harap mezarlıklarda ölülerin duası
Gelir ve tekrar doğar ölmüş sandığın aşka
Anlarsın ölüm yoktur geçen zamandan başka. (Ahmet Hamdi Tanpınar)
****
Ben yüreğinde mezarlar gezdiren bir adamım!..
Son yıllar, benim için “ölüm yılları” oldu! Sevdiklerimi arka arkaya toprağa verirken, her defasında yüreğimin bir parçasını daha gömme duygusu içinde, tekrar hayata döndüm.
Ancak bunun ne kadar sürdürülebilir olduğunu bilmiyorum. Bir gün bir “salâ” da benim için okunacak!
Bunu bile bile yaşıyorum.
Dramatik!
****
İşyte yüreğimden bir parça daha kara toprağa düştü…
Gençlik arkadaşım, eniştem (küçük ablamın eşi) Alirıza Morgül ahirete doğdu…
Böyle zamanları bilirsiniz: Burunda derin bir sızlama, genizde ekşi bir yanma hissi, kulaklarda zonklama, beyinde uyuşma, gözlerde yağmur…
“Dayan yüreğim” dedim, “bu da geçer!”
“Zaman en iyi ilâçtır”, tabii eğer kalmışsa o ilâçtan geriye birkaç damla!
Bir kere daha anladım ki, şairleri inim inleten, edebiyatçıları acı acı söyleten ölüm, bendeki “ben”i de almakta yavaş yavaş…
Anladım ki, gitgide daha fazla yalnızlık demliyorum!
****
Ölüm âsude bahar ülkesidir bir rinde;
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter...
Ve serin serviler altında kalan kabrinde,
Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter. (Yahya Kemal Beyatlı)
****
Aliriza da öldü işte!
Küçük ablamın eşiydi...
Bunun dışında hiçbir unvanı yoktu.
Bir de “İyi insan” olmak dışında…
Bu yüzden Türkiye onun ölümünden etkilenmeyecek…
Büyük defin merasimleri yapılmayacak.
Makamsız, mevkisizdi çünkü…
Ama bir özelliği vardı: Peygamber çizgisinde yaşardı…
Ölümü de hayatı kadar sessiz oldu bu yüzden.
Telefon çaldı, “Aliriza enişte öldü”: O kadar. Gerisi koskocaman bir boşluk…
Allah rahmet eylesin!
Niyazi BİRİNCİ
ALINTI
Nesibe TÜKEL