Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
Köşe Yazarı
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
 

ASRIN DERDİ İLE DERTLENEN ADAM 8

(Vefatının sene-i devriyesi vesilesiyle) BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ 8 Bedîüzzaman’ın ilham kaynağı Kur’an’dır.  Bedîüzzaman Hazretleri önemli bir konuya dikkatimizi çekmeye çalışıyor. O da şu kâinatın ve umum zamanların manevî güneşi olan Kur'an-ı Hakîm’dir. Bu mukaddes Kitab’ımızı ve onun temsil ettiği islam dinini bize en iyi tebliğ eden, izah eden, en güzel şekilde yaşayan Hazret-i Muhammed aleyhissalâtü vesselâma müteveccih olmamız için gecesini gündüzüne katmaktadır. Bunu için Kur’an’ın ve Resullulah‘ın ziyasına, davasına ve iddiasına ayine olan Risale-i Nur'un zuhuruna, inkişafına vesile olmuştur. Yâni Risale i Nurlar, Kur’an-ı Kerim’in manevi tefsiridir.   Bugün sebat ve sadakatle bu eserleri okuduğumuz zaman, okudukça farklı şeyler anlarız, huzura kavuşuruz ve tekrar tekrar okumak isteriz. Okudukça da farklı farklı manalar tefekkür ederiz. Onun içindir ki onun eserlerinden ışık alan, davasından feyiz ve kuvvet alan yüz binler hattâ milyonlarca insanın âyine misal akıl, kalp ve ruhlarında manen yaşamakta ve örnek bir insan, büyük bir mütefekkir olarak kabul ve yâd edilmektedir.  Kur’an’ın nüzulünden bu zamana kadar, hem Islamiyet hem de onu yaşayarak, tebliğ eden ve anlatan milletler; son kitap Kur’an’a ve son din İslâma bütün insanları şefkatle davet ederken; İslam düşmanlarının entrikaları, sinsi planları ve kem gözleri hiç eksik olmamıştır. Bütün İslam karşıtı akımlar, nefisler, insi şeytanlar, her türlü imkanlarını seferber ederek, o nuru söndürmeye, onun hükmünü geçersiz kılmaya çalışmışlar ama nafile, güneş üflemekle söner mi? Bedîüzzaman bu planları şöyle anlatıyor.  “Aziz kardeşlerim! Ecnebi parmağıyla idare edilen zındıka (dinsizlik) komiteleri, İslâmiyet’i imha için İslâm memleketlerinde, bilhassa Türkiye’de, öyle desiselerle (oyunlarla) entrikalar (hileler) çevirmişler, haince dolaplar döndürmüşler, hunharane (kana susarcasına)  ve vahşiyane zulümler irtikâb (işlemek) ve şeytanî ve menfur (iğrenç) planlar tatbik etmişler ve iğfalatta (aldatma) bulunmuşlar; iblisane (şeytanca), sinsi metotlar takip etmişler ve kardeşi kardeşe çarpıştırmışlar ve öyle aldatıcı yalanlar ve propagandalar ve yaygaralar yapmışlar, fitne ve fesat ve tefrika (nifak) tohumları saçmışlardır ki bunlar İslâm'ın bünyesinde derin rahneler (yaralar) açmış ve büyük tahribatlar yapmıştır. “(4/852) Ezan sadeleştiriliyor (tahrif ediliyor) “Ezan-ı Muhammedînin (asm) yasak edildiği ve bid’aların (dine aykırı olarak sonradan uydurulan adet ve davranışlar) cebren (baskı uygulayarak) umuma yaptırıldığı zulümatlı ve dehşetli bir devirde, Nur talebeleri, o uydurma ezanı okumamışlar ve böyle bid'alara karşı, kendilerini kahramanca muhafaza ederek bid'alara girmemişlerdir. (4/839) Risale-i Nurlar Kur’an’ın malıdır. Bediüzzaman Said Nursi ise sadece tercümanlık görevini yapmaktadır. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri telifine vesile olduğu Risale-i Nurları, kendi şahsına hiçbir şekilde mal etmemiştir. İhtiyacına binaen dergah-ı İlahiyeye iltica etmiş ve Allah (CC ) tarafından duası kabul edilerek ona ihsan edildiğini belirterek, eserlerin bu mükemmelliğini bir çekirdekle izaha çalışmaktadır. Cenabı Allah bizlere kendisinden talepte bulunmamızı buyuruyorlar. “Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var.” Benden talepte bulunun, ben de vereyim. İstemek sizden, isteklerinizi yerine getirmek benden diye buyuruyor. O halde insanlığın derdiyle dertlenen bir dertlinin, taleplerini red eder veya geri çevirir mi? Risaleyi Nur eserleriyle ilgili Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri bakınız ne buyuruyorlar: “Ben itiraf ediyorum ki böyle makbul bir eserin mazharı (sahibi) olmaya hiçbir vecihle liyakatim (ehliyetim) yoktur. Fakat çok ehemmiyetsiz bir çekirdekten koca dağ gibi bir ağacı halk etmek kudret-i İlahiyenin şe’nindendir (işidir) ve âdetidir ve azametine delildir. Ben kasemle (yeminle) temin ederim ki Risale-i Nur’u senadan (övmeden) maksadım, Kur'an'ın hakikatlerini ve imanın rükünlerini (temellerini) teyid (destekleme) ve ispat ve neşirdir. Risale-i Nur'un, Kur'an'ın malı olarak meziyetlerini izhar ediyorum (ortaya çıkarıyorum)… Sözlerdeki hakaik ve kemalât benim değil, Kur'an'ındır ve Kur'an'dan tereşşuh etmiştir (sızmadır)… Madem ben fâniyim, gideceğim; elbette bâki olacak bir şey ve bir eser benimle bağlanmamak gerektir ve bağlanmamalı… Madem ben fâniyim, gideceğim; elbette bâki olacak bir şey ve bir eser benimle bağlanmamak gerektir ve bağlanmamalı… Evet, lezzetli üzüm salkımlarının hâsiyetleri (özellikleri), kuru çubuğunda aranılmaz. İşte ben de öyle kuru çubuk hükmündeyim.”  (1/27) 21.06.2019 Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
Ekleme Tarihi: 21 Haziran 2019 - Cuma

ASRIN DERDİ İLE DERTLENEN ADAM 8


(Vefatının sene-i devriyesi vesilesiyle)

BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ 8

Bedîüzzaman’ın ilham kaynağı Kur’an’dır. 

Bedîüzzaman Hazretleri önemli bir konuya dikkatimizi çekmeye çalışıyor. O da şu kâinatın ve umum zamanların manevî güneşi olan Kur'an-ı Hakîm’dir. Bu mukaddes Kitab’ımızı ve onun temsil ettiği islam dinini bize en iyi tebliğ eden, izah eden, en güzel şekilde yaşayan Hazret-i Muhammed aleyhissalâtü vesselâma müteveccih olmamız için gecesini gündüzüne katmaktadır.
Bunu için Kur’an’ın ve Resullulah‘ın ziyasına, davasına ve iddiasına ayine olan Risale-i Nur'un zuhuruna, inkişafına vesile olmuştur. Yâni Risale i Nurlar, Kur’an-ı Kerim’in manevi tefsiridir.  
Bugün sebat ve sadakatle bu eserleri okuduğumuz zaman, okudukça farklı şeyler anlarız, huzura kavuşuruz ve tekrar tekrar okumak isteriz. Okudukça da farklı farklı manalar tefekkür ederiz.
Onun içindir ki onun eserlerinden ışık alan, davasından feyiz ve kuvvet alan yüz binler hattâ milyonlarca insanın âyine misal akıl, kalp ve ruhlarında manen yaşamakta ve örnek bir insan, büyük bir mütefekkir olarak kabul ve yâd edilmektedir. 
Kur’an’ın nüzulünden bu zamana kadar, hem Islamiyet hem de onu yaşayarak, tebliğ eden ve anlatan milletler; son kitap Kur’an’a ve son din İslâma bütün insanları şefkatle davet ederken; İslam düşmanlarının entrikaları, sinsi planları ve kem gözleri hiç eksik olmamıştır. Bütün İslam karşıtı akımlar, nefisler, insi şeytanlar, her türlü imkanlarını seferber ederek, o nuru söndürmeye, onun hükmünü geçersiz kılmaya çalışmışlar ama nafile, güneş üflemekle söner mi?

Bedîüzzaman bu planları şöyle anlatıyor. 

“Aziz kardeşlerim! Ecnebi parmağıyla idare edilen zındıka (dinsizlik) komiteleri, İslâmiyet’i imha için İslâm memleketlerinde, bilhassa Türkiye’de, öyle desiselerle (oyunlarla) entrikalar (hileler) çevirmişler, haince dolaplar döndürmüşler, hunharane (kana susarcasına)  ve vahşiyane zulümler irtikâb (işlemek) ve şeytanî ve menfur (iğrenç) planlar tatbik etmişler ve iğfalatta (aldatma) bulunmuşlar; iblisane (şeytanca), sinsi metotlar takip etmişler ve kardeşi kardeşe çarpıştırmışlar ve öyle aldatıcı yalanlar ve propagandalar ve yaygaralar yapmışlar, fitne ve fesat ve tefrika (nifak) tohumları saçmışlardır ki bunlar İslâm'ın bünyesinde derin rahneler (yaralar) açmış ve büyük tahribatlar yapmıştır. “(4/852)

Ezan sadeleştiriliyor (tahrif ediliyor)

“Ezan-ı Muhammedînin (asm) yasak edildiği ve bid’aların (dine aykırı olarak sonradan uydurulan adet ve davranışlar) cebren (baskı uygulayarak) umuma yaptırıldığı zulümatlı ve dehşetli bir devirde, Nur talebeleri, o uydurma ezanı okumamışlar ve böyle bid'alara karşı, kendilerini kahramanca muhafaza ederek bid'alara girmemişlerdir. (4/839)

Risale-i Nurlar Kur’an’ın malıdır. Bediüzzaman Said Nursi ise sadece tercümanlık görevini yapmaktadır.

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri telifine vesile olduğu Risale-i Nurları, kendi şahsına hiçbir şekilde mal etmemiştir. İhtiyacına binaen dergah-ı İlahiyeye iltica etmiş ve Allah (CC ) tarafından duası kabul edilerek ona ihsan edildiğini belirterek, eserlerin bu mükemmelliğini bir çekirdekle izaha çalışmaktadır.
Cenabı Allah bizlere kendisinden talepte bulunmamızı buyuruyorlar. “Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var.” Benden talepte bulunun, ben de vereyim. İstemek sizden, isteklerinizi yerine getirmek benden diye buyuruyor. O halde insanlığın derdiyle dertlenen bir dertlinin, taleplerini red eder veya geri çevirir mi?

Risaleyi Nur eserleriyle ilgili Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri bakınız ne buyuruyorlar:

“Ben itiraf ediyorum ki böyle makbul bir eserin mazharı (sahibi) olmaya hiçbir vecihle liyakatim (ehliyetim) yoktur. Fakat çok ehemmiyetsiz bir çekirdekten koca dağ gibi bir ağacı halk etmek kudret-i İlahiyenin şe’nindendir (işidir) ve âdetidir ve azametine delildir. Ben kasemle (yeminle) temin ederim ki Risale-i Nur’u senadan (övmeden) maksadım, Kur'an'ın hakikatlerini ve imanın rükünlerini (temellerini) teyid (destekleme) ve ispat ve neşirdir.
Risale-i Nur'un, Kur'an'ın malı olarak meziyetlerini izhar ediyorum (ortaya çıkarıyorum)… Sözlerdeki hakaik ve kemalât benim değil, Kur'an'ındır ve Kur'an'dan tereşşuh etmiştir (sızmadır)… Madem ben fâniyim, gideceğim; elbette bâki olacak bir şey ve bir eser benimle bağlanmamak gerektir ve bağlanmamalı…
Madem ben fâniyim, gideceğim; elbette bâki olacak bir şey ve bir eser benimle bağlanmamak gerektir ve bağlanmamalı… Evet, lezzetli üzüm salkımlarının hâsiyetleri (özellikleri), kuru çubuğunda aranılmaz. İşte ben de öyle kuru çubuk hükmündeyim.”  (1/27)

21.06.2019
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.