Râzî bir bilim insanı olarak tıp alanında tedavi maksatlı olsa gerek ki pisikoloji ve psikiyatriye destek anlamında bazı görüşler de ortaya koymaktadır. Burada benim maksadım İslâm Bilim adamlarını imkanlarım ve yeteneklerim elverdiğince tanıtmaya çalışmaktır. Ancak ilginç bulduğum tasvip etmesem de, bazı görüşlerini de aktararak okuyucularımın takdirine sunuyorum.
Râzî; genel varlık planındaki şaşmaz düzen sağlam yapı ve hiyerarşi göstermektedir ki her şeyin üstünde akıl ve hikmet sahibi, âdil, merhametli, bilgisiyle, kudret ve iradesiyle her şeyi kuşatan ezelî bir yaratıcı Allah vardır, demektedir.
Râzî, yirmi kısa bölümden oluşan eṭ-Ṭıbbü’r-rûḥânî’nin ilk bölümünde yaratıcının insana lutfettiği en büyük ve en yararlı nimetin akıl olduğunu belirterek bu konuda rasyonel bir yöntem izleyeceğinin işaretlerini vemektedir.
Râzî’ye göre insanı hayvanlardan üstün kılan en önemli güç akıldır; varlığı akıl sayesinde tanır, bilim ve sanatı akılla yapar, Allah’ı da akılla buluruz. Şu halde davranışlarımız akla uygun olduğu ölçüde ahlâkî sayılır. Aklın işlevini yapmasına engel olan en büyük tehlike ise nefsânî arzulardır (hevâ). Aklın önündeki engelleri aşabilmek için Allah insana hayvanlarda bulunmayan ve irade denilen bir yetenek vermiştir.
Râzî, insanda üç çeşit nefis bulunduğunu söyler. Bunlar akleden veya ilâhî nefis, öfke veya hayvanî nefis, şehevî veya nebatî nefistir.
Bedenle birlikte nebatî ve hayvanî nefis ölür, akleden nefis cevheri ise ölümsüzdür.
Râzî de insanı karamsarlığa sevkedip mutluluğunu engelleyen bazı psikolojik etkenlere dikkat çekmekte, bunlar üzüntü ve ölüm korkusudur. Tasa ve üzüntü beşerî bir gerçek olduğuna göre bundan kurtulmanın ya da etkisini azaltmanın iki yolu vardır. İlki, üzüntünün meydana gelmemesi veya olabildiğince etkisinin azaltılması için önlem almak, ikincisi de meydana geldikten sonra ondan kurtulmanın çarelerini aramaktır.
Râzî’ye göre insanın sevip ilgi duyduğu şeyler ne kadar çoksa, üzüntüsü de o nisbette fazla olacaktır. Bu durumda akıllı kimse üzerinde yaşadığı dünyada her şeyin sürekli değiştiğine, yaşayanların da bu yasaya tâbi olduğuna, bundan kurtuluş imkânının bulunmadığına kesinlikle inanırsa meydana gelen can sıkıcı ve üzücü her olayı sabırla karşılar. İradesi dışında ve üstesinden gelemediği olumsuzluklar karşısında yıkılmaz. Her olumsuzluktan daha beterinin olabileceğini, sevinç ve mutluluk gibi üzüntü ve kederin de gelip geçici olduğunu, nihayetinde üzülmenin hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini düşünerek teselli bulur (eṭ-Ṭıbbü’r-rûḥânî, s. 63-69).
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
12.08.2021
Anasayfa
Yazarlar
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
Yazı Detayı
Bu yazı 13+ kez okundu.
EL RÂZÎ 2
Râzî bir bilim insanı olarak tıp alanında tedavi maksatlı olsa gerek ki pisikoloji ve psikiyatriye destek anlamında bazı görüşler de ortaya koymaktadır. Burada benim maksadım İslâm Bilim adamlarını imkanlarım ve yeteneklerim elverdiğince tanıtmaya çalışmaktır. Ancak ilginç bulduğum tasvip etmesem de, bazı görüşlerini de aktararak okuyucularımın takdirine sunuyorum.
Râzî; genel varlık planındaki şaşmaz düzen sağlam yapı ve hiyerarşi göstermektedir ki her şeyin üstünde akıl ve hikmet sahibi, âdil, merhametli, bilgisiyle, kudret ve iradesiyle her şeyi kuşatan ezelî bir yaratıcı Allah vardır, demektedir.
Râzî, yirmi kısa bölümden oluşan eṭ-Ṭıbbü’r-rûḥânî’nin ilk bölümünde yaratıcının insana lutfettiği en büyük ve en yararlı nimetin akıl olduğunu belirterek bu konuda rasyonel bir yöntem izleyeceğinin işaretlerini vemektedir.
Râzî’ye göre insanı hayvanlardan üstün kılan en önemli güç akıldır; varlığı akıl sayesinde tanır, bilim ve sanatı akılla yapar, Allah’ı da akılla buluruz. Şu halde davranışlarımız akla uygun olduğu ölçüde ahlâkî sayılır. Aklın işlevini yapmasına engel olan en büyük tehlike ise nefsânî arzulardır (hevâ). Aklın önündeki engelleri aşabilmek için Allah insana hayvanlarda bulunmayan ve irade denilen bir yetenek vermiştir.
Râzî, insanda üç çeşit nefis bulunduğunu söyler. Bunlar akleden veya ilâhî nefis, öfke veya hayvanî nefis, şehevî veya nebatî nefistir.
Bedenle birlikte nebatî ve hayvanî nefis ölür, akleden nefis cevheri ise ölümsüzdür.
Râzî de insanı karamsarlığa sevkedip mutluluğunu engelleyen bazı psikolojik etkenlere dikkat çekmekte, bunlar üzüntü ve ölüm korkusudur. Tasa ve üzüntü beşerî bir gerçek olduğuna göre bundan kurtulmanın ya da etkisini azaltmanın iki yolu vardır. İlki, üzüntünün meydana gelmemesi veya olabildiğince etkisinin azaltılması için önlem almak, ikincisi de meydana geldikten sonra ondan kurtulmanın çarelerini aramaktır.
Râzî’ye göre insanın sevip ilgi duyduğu şeyler ne kadar çoksa, üzüntüsü de o nisbette fazla olacaktır. Bu durumda akıllı kimse üzerinde yaşadığı dünyada her şeyin sürekli değiştiğine, yaşayanların da bu yasaya tâbi olduğuna, bundan kurtuluş imkânının bulunmadığına kesinlikle inanırsa meydana gelen can sıkıcı ve üzücü her olayı sabırla karşılar. İradesi dışında ve üstesinden gelemediği olumsuzluklar karşısında yıkılmaz. Her olumsuzluktan daha beterinin olabileceğini, sevinç ve mutluluk gibi üzüntü ve kederin de gelip geçici olduğunu, nihayetinde üzülmenin hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini düşünerek teselli bulur (eṭ-Ṭıbbü’r-rûḥânî, s. 63-69).
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
12.08.2021
Ekleme
Tarihi: 13 Nisan 2022 - Çarşamba
EL RÂZÎ 2
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.