Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
Köşe Yazarı
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
 

GÜZEL İNSANLAR ARKALARINDAN RAHMETLE ANILIR

GÜZEL İNSANLAR ARKALARINDAN RAHMETLE  ANILIR Merhum Ömer Döngeloğlu ölümün gerçek mahiyetini anlayarak, onunla çok yakın tanışıyor bir samimiyet ve yakınlıkla, sanki bir evden başka bir eve taşınma kabul ederek, öyle bir hazırlıkta, son konuşmalarıyla bizlere büyük bir ders verdi. Hazreti Yusuf Aleyhisselam, hem peygamber ve hem de güzel insan.  Öyle ki güzelliği elleri kestiriyor, hayalleri uçuruyor.  Annesinden babasından ayrılmış, çeşitli iftiralara uğramış, zindanlara atılmış, sonra Mısır’a Aziz olmuş, annesine babasına, kardeşlerine kavuşmuş ve tam bu sürürlu, huzurlu, bahtiyar ve mesut anda Allah’tan CC ölümünü dilemiş. Neden çünkü vefat bir vuslattır. Vefat bir kavuşmaktır.  Vefat dünya kazuratından bir temizlenmektir.  Hatta vefat doğumdan daha mükemmeldir, ondan önce gelmektedir. Elbette dokuz ay anne rahminde gelişen insan 90 yıl dünya hayatına mazhar olursa; tabii ki 90 yıl dünya rahminde imanla bir hayat geçiren insana da ancak inşaallah Ebedi Cennet layıktır.  Vefat eden vuslata eriyor, asli memleketine gidiyor da aslında biz bu dar sıkıntılı misafirhanede çok muzdarip ve mağdur durumdayız. Biz de bu yolculuğu yapmaktayız da hedefe henüz ulaşamadık. Fani hayatın aldatıcı entrikaları ebedi hayatımızın sermayesi olamıyor.  İşte bu manaları hazmetmiş ve izhar etmiş, mütefekkir ve muharrir, islâmi programlar, hac ve umre organizatörü, anlatmak istediklerini yaşayarak gösteren, lisan-ı halini konuşturan merhum Ömer Döngeloğlu arkasında hayırla anılacak hatıralar bırakarak dünyayı terk etti. Bir tanesini de ben aktarmak istiyorum. Bu anlattığımın internette videolar var ve WhatsApp’da da dolaşmaktadır. Bediüzzaman Said Nursi Hazrtetleri ve Risale-i Nur hakkında bir konuşmasıdır.  “ÜSTADIN FARKLI BİR KİŞİLİĞİ VAR Benim gördüğüm, okuduğum, çevremdeki Risale-i Nur talebelerinden aldığım şey Üstadın en farklı tarafı;  insanları direk kendine çağırmamış.  Kişinin ön plana çıktığı değil eserin, fikrin, iman hakikatlerinin  ön plana çıktığı bir hizmet var ortada.  Çünkü hatırladığım kadarıyla tam Risale-i Nur daki gibi ifade edemesem de,  “Risale-i Nurları okumak beni on defa ziyaret etmekten daha eftaldir.”  diye bir bakış  acısı benim en çok etkilendiğim taraflarından biridir. Bazen insan imtihanın ağırlığından yorulur, çekilir. 83 yıllık ömründe insan sarsılmaz mi bir kere? Sarsılmıyor üstat hazretleri.  Yani biz nerede hata yaptık, nerede yanlış yaptık. Şöyle bir buna gerek yok, bundan sonra şöyle bir yola mı gelelim demiyor.  O GÜCÜNÜ VE ŞEFKATİNİ İMANDAN ALIYOR O kadar inanmış ki inandığı şeye. Allah’a olan imanında o kadar bütün bir iman var ki, saf bir iman var ki, Denizli hapishanesinden okuduğum bir şey:  Yemeği fare yiyor,  fare  ölüyor, fareye ağlıyor. Hani ölen bir fareye ağlayacak kadar yufka yürekli bir insan.  Ama küfürle mücadele ederken, dev dalgalarda sarsılmayan bir iman.  Yani içinde küçük merhametli bir Said Nursi de var.  Çok yufka yürekli, ama bir taraftan da küfürle mücadele ederken bin başım olsa feda olsun şeriat-ı garraya diyen, bir mücahit de var karşımızda.  Üstadın bir talebesi ifade ediyor Kastamonu’ya geldiğinde diyor. Mehmet Feyzi Efendi de olabilir, başka biri de olabilir. Allah hepsine rahmet eylesin.  O üst katta namaz kıldığı yerde tekbir getirdiğide, evin sallandığını hissederdik.  (devam edecek) Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu 04.05.2020
Ekleme Tarihi: 04 Mayıs 2020 - Pazartesi

GÜZEL İNSANLAR ARKALARINDAN RAHMETLE ANILIR

GÜZEL İNSANLAR ARKALARINDAN RAHMETLE  ANILIR

Merhum Ömer Döngeloğlu ölümün gerçek mahiyetini anlayarak, onunla çok yakın tanışıyor bir samimiyet ve yakınlıkla, sanki bir evden başka bir eve taşınma kabul ederek, öyle bir hazırlıkta, son konuşmalarıyla bizlere büyük bir ders verdi.

Hazreti Yusuf Aleyhisselam, hem peygamber ve hem de güzel insan. 
Öyle ki güzelliği elleri kestiriyor, hayalleri uçuruyor. 
Annesinden babasından ayrılmış, çeşitli iftiralara uğramış, zindanlara atılmış, sonra Mısır’a Aziz olmuş, annesine babasına, kardeşlerine kavuşmuş ve tam bu sürürlu, huzurlu, bahtiyar ve mesut anda Allah’tan CC ölümünü dilemiş.

Neden çünkü vefat bir vuslattır. Vefat bir kavuşmaktır. 
Vefat dünya kazuratından bir temizlenmektir. 
Hatta vefat doğumdan daha mükemmeldir, ondan önce gelmektedir.

Elbette dokuz ay anne rahminde gelişen insan 90 yıl dünya hayatına mazhar olursa; tabii ki 90 yıl dünya rahminde imanla bir hayat geçiren insana da ancak inşaallah Ebedi Cennet layıktır. 

Vefat eden vuslata eriyor, asli memleketine gidiyor da aslında biz bu dar sıkıntılı misafirhanede çok muzdarip ve mağdur durumdayız. Biz de bu yolculuğu yapmaktayız da hedefe henüz ulaşamadık. Fani hayatın aldatıcı entrikaları ebedi hayatımızın sermayesi olamıyor. 

İşte bu manaları hazmetmiş ve izhar etmiş, mütefekkir ve muharrir, islâmi programlar, hac ve umre organizatörü, anlatmak istediklerini yaşayarak gösteren, lisan-ı halini konuşturan merhum Ömer Döngeloğlu arkasında hayırla anılacak hatıralar bırakarak dünyayı terk etti.

Bir tanesini de ben aktarmak istiyorum. Bu anlattığımın internette videolar var ve WhatsApp’da da dolaşmaktadır. Bediüzzaman Said Nursi Hazrtetleri ve Risale-i Nur hakkında bir konuşmasıdır. 

“ÜSTADIN FARKLI BİR KİŞİLİĞİ VAR

Benim gördüğüm, okuduğum, çevremdeki Risale-i Nur talebelerinden aldığım şey Üstadın en farklı tarafı; 
insanları direk kendine çağırmamış. 
Kişinin ön plana çıktığı değil eserin, fikrin, iman hakikatlerinin  ön plana çıktığı bir hizmet var ortada. 
Çünkü hatırladığım kadarıyla tam Risale-i Nur daki gibi ifade edemesem de, 
“Risale-i Nurları okumak beni on defa ziyaret etmekten daha eftaldir.” 
diye bir bakış  acısı benim en çok etkilendiğim taraflarından biridir.
Bazen insan imtihanın ağırlığından yorulur, çekilir.
83 yıllık ömründe insan sarsılmaz mi bir kere? Sarsılmıyor üstat hazretleri. 
Yani biz nerede hata yaptık, nerede yanlış yaptık. Şöyle bir buna gerek yok, bundan sonra şöyle bir yola mı gelelim demiyor. 

O GÜCÜNÜ VE ŞEFKATİNİ İMANDAN ALIYOR

O kadar inanmış ki inandığı şeye.
Allah’a olan imanında o kadar bütün bir iman var ki, saf bir iman var ki, Denizli hapishanesinden okuduğum bir şey: 
Yemeği fare yiyor,  fare  ölüyor, fareye ağlıyor. Hani ölen bir fareye ağlayacak kadar yufka yürekli bir insan. 
Ama küfürle mücadele ederken, dev dalgalarda sarsılmayan bir iman. 
Yani içinde küçük merhametli bir Said Nursi de var. 
Çok yufka yürekli, ama bir taraftan da küfürle mücadele ederken bin başım olsa feda olsun şeriat-ı garraya diyen, bir mücahit de var karşımızda. 
Üstadın bir talebesi ifade ediyor Kastamonu’ya geldiğinde diyor. Mehmet Feyzi Efendi de olabilir, başka biri de olabilir. Allah hepsine rahmet eylesin. 
O üst katta namaz kıldığı yerde tekbir getirdiğide, evin sallandığını hissederdik. 
(devam edecek)

Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
04.05.2020

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.