HAYAT
Hayat Allah’ın öyle bir kudret mucizesidir ki;
hikmet dairesinde, bilimsel gerçeklere dayandırılarak,
sebeplere bağlı olarak gelişmiyor.
Allah irade ediyor ve yaratıyor.
Meselâ bir bitkinin çekirdeği toprak altında çürüyor görünmesi,
hayat bulmasını ve filizlenmesine kaynak olmaktadır.
İşte elimizi bile vurmaktan sakındırdığımız,
bir damla sudan insanın yaratılması farklı bir olay mıdır?
İki milyon fincanın altındaki bir yüzüğü bulmak gibi,
erkek üreme hücrelerinin yumurta ile buluşarak,
canlının meydana gelmesi,
hiçbir şeyin müdahale edemediği bir yaratmadır.
Tıp, bütün imkanlarını ortaya koysun ve çocuk isteyip te olmayanlara, neden çocuk veremiyor.
Yaratma yokluk değil var olmaktır.
Aynen onun gibi ölüm de bu şekilde bir yaratmadır.
Öyle ise ölüm de var olmadır.
Çürüyor görünen o tohum bir filizin başlangıcı olmaktadır.
İşte ölüm de ruhun cesedi terk etmesidir. (9/198)
ÖLÜM NİMETTİR
İnsan nimete kavuşunca mesut ve mesrur olur. Çünkü bir kazanımdır.
Hele de beklenmedik bir zamanda buluşunca tadına ve tarifine doyum olmaz.
Anne rahmindeki çocukla konuşmak mümkün olsaydı,
ona deseydik ki senin hayatın burada son bulacak ve öleceksin.
Ama öyle şartlara kavuşacaksın ki,
havası ile,
suyu ile,
yiyecekleri ile,
öyle şeylerle haşir neşir olacaksın ki,
bu senin için nasıl bir nimet olduğunu tarif etmemiz mümkün değildir.
Tabi ki o çocuk akıl itibari ile de,
bizim söylediklerimizi ne anlayacak,
ne de hayal edecek imkanlara sahip değildir.
Şimdi hepimiz o çocuğuz ve dünyadayız.
Anne rahmine göre dünya büyük bir nimet değil midir?
Risale-i Nurdan Mektubat, Birinci Mektupta bu konu akli delillerle anlatılmaktadır. Burada meseleye kısaca göz atabiliriz.
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
02. 03.2020