Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
Köşe Yazarı
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
 

İYİLİĞİN ÜCRETİ TEŞEKKÜRDÜR

İYİLİĞİN ÜCRETİ TEŞEKKÜRDÜR  Bir insan bize bir iyilik yaptığı zaman teşekkür ederiz. Yapılan iyiliğin maddi değeri yüksek ise tekrar tekrar teşekkür ederiz.  İyiliğin karşılığında, maddi olarak mukabele edemeyecek durumda isek, o zaman da adeta önünde minnettarlık içerisinde eğiliriz.  Şimdi bir düşünelim ve bize verilen azalarımızı duygularımızı bir değerlendirmeye çıkaralım. Acaba gözümüzü kaça satarız?  Geçelim peki aklımızı kaça satarız?  Onu da geçelim akciğerimizi kaça satarız?  Onu da geçelim karaciğerimizi kaça satarız? Onu da geçelim peki kulağımızı kaça satarız? Hadi onu da geçelim ya elimizi kaça satarız? Onu da geçelim ayağımızı kaça satarız?  Onu da geçelim derimizi kaça satarız?  Görüyorsunuz hiç birine değer biçemiyoruz. Değer biçmemiz de mümkün değildir.  Çünki kolu olmayan serveti ne yapacağım ben?  Gözü olmayan mülkü ne yapacağım ben?  Peki ya aklı olmayan varlığı ne yapacağım?  Bir gün Merhum Vehbi Koç kamyonun önünde mendilini açmış, ekmeği ikiye bölmüş, yumuruğuyla soğanı parçalamış, iştahla yemek yiyen bir şoförün yanında durur.  Şoföre der ki afiyet olsun beni tanıdın mı? Şoför derki tanımam mı efendim meşhur iş adamı Vehbi Koç’sunuz sizi kim tanımaz.  Derki seninle bir pazarlık yapalım mı?  Şoför de buyrun efendim yapalım.  O halde der; sen şu iştihanı bana ver, ben de servetimi sana vereyim.  Şoför hiç düşünmeden cevap verir.  Efendim iştiham olmadan var olan serveti ben ne yapayım?  Merhum Vehbi Koç derki gördün mü yine kaybettim.  Evet bütün bu cihazların her biri bizim için, bir muazzam ve mükemmel fabrikanın görevini yerine getirmektedir.  Peki biz bunlara karşı ne yapıyoruz?  Bunların her biri birer iyilik ve ikram değil midir?  Bunlara ne kadar para ödedik? Bunlara teşekkür etmemiz gerekmez  mi?  Yok yok teşekküre karşılık devletin resmi televizyon kanalından “NEYSE Kİ” dersek görevimizi yerine getirmiş oluyoruz?  Türk Dil Kurumu bu kelimeye sözde yeşil ışık yakıyor.  Neyse ki virüs öldürmedi.  Neyse ki araba çarpmadı.  Neyse ki depremde bina yıkılmadı. Neyse ki’leri çoğaltabilirsiniz.  Gerçekten bir düşünün neyse ki neye karşılık geliyor ?  Neyse ki güce mi karşılık geliyor?  Neyse ki kuvvete mi karşılık geliyor? Neyse ki tesadüfe mi karşılık geliyor?  Neyse ki kendi kendine olmaya mı karşılık geliyor?  Ben düşündüm de neysenin karşılığını bulamadım.  Çünki sistem içerisinde Allah’ın icraatlarında neyse ki’ye yer yoktur. Her şey bir ilimle,  iradeyle ve  takdirle oluyor.  Onun karşılığında da yaratan şükür istiyor. Niye Allah’a CC teşekkür etmek için başımızı secdeye koymuyoruz? İşte elimize bir fırsat geçti, yarından sonra ramazan geliyor.  Hem oruçlarımızı tutarız,  hem namazlarımızı kılarız,  hem teravihlerimizi kılarız,  hem de bu feyizli bereketli ayda bela, musibet ve hastalıkların defolması için Allah’a samimi iltica ederiz.  Kalpten teşekkür ederiz. Gönülden teşekkür ederiz.  Samimiyetle teşekkür ederiz. Evimizde oluşturmuş olduğumuz cemaatle birlikte teşekkür ederiz.  Yapılan teşekkürler verilen nimetlere karşılık gelir mi bilemem ama niyetin samimiyeti önemlidir.   Çünki bu kadar iyiliklerin karşılığı yalnız samimi teşekkürle inşaallah karşılanır.  “De ki: “O, sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve kalpler verendir. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!” Mülk/23 Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu  22.04.2020
Ekleme Tarihi: 22 Nisan 2020 - Çarşamba

İYİLİĞİN ÜCRETİ TEŞEKKÜRDÜR

İYİLİĞİN ÜCRETİ TEŞEKKÜRDÜR 

Bir insan bize bir iyilik yaptığı zaman teşekkür ederiz.
Yapılan iyiliğin maddi değeri yüksek ise tekrar tekrar teşekkür ederiz. 
İyiliğin karşılığında, maddi olarak mukabele edemeyecek durumda isek, o zaman da adeta önünde minnettarlık içerisinde eğiliriz.

Şimdi bir düşünelim ve bize verilen azalarımızı duygularımızı bir değerlendirmeye çıkaralım. Acaba gözümüzü kaça satarız? 
Geçelim peki aklımızı kaça satarız? 
Onu da geçelim akciğerimizi kaça satarız? 
Onu da geçelim karaciğerimizi kaça satarız?
Onu da geçelim peki kulağımızı kaça satarız?
Hadi onu da geçelim ya elimizi kaça satarız? Onu da geçelim ayağımızı kaça satarız? 
Onu da geçelim derimizi kaça satarız? 

Görüyorsunuz hiç birine değer biçemiyoruz. Değer biçmemiz de mümkün değildir. 
Çünki kolu olmayan serveti ne yapacağım ben? 
Gözü olmayan mülkü ne yapacağım ben? 
Peki ya aklı olmayan varlığı ne yapacağım? 

Bir gün Merhum Vehbi Koç kamyonun önünde mendilini açmış, ekmeği ikiye bölmüş, yumuruğuyla soğanı parçalamış, iştahla yemek yiyen bir şoförün yanında durur. 
Şoföre der ki afiyet olsun beni tanıdın mı? Şoför derki tanımam mı efendim meşhur iş adamı Vehbi Koç’sunuz sizi kim tanımaz. 
Derki seninle bir pazarlık yapalım mı? 
Şoför de buyrun efendim yapalım. 
O halde der; sen şu iştihanı bana ver, ben de servetimi sana vereyim. 
Şoför hiç düşünmeden cevap verir. 
Efendim iştiham olmadan var olan serveti ben ne yapayım? 
Merhum Vehbi Koç derki gördün mü yine kaybettim.

Evet bütün bu cihazların her biri bizim için, bir muazzam ve mükemmel fabrikanın görevini yerine getirmektedir. 
Peki biz bunlara karşı ne yapıyoruz? 
Bunların her biri birer iyilik ve ikram değil midir? 
Bunlara ne kadar para ödedik?
Bunlara teşekkür etmemiz gerekmez  mi? 
Yok yok teşekküre karşılık devletin resmi televizyon kanalından “NEYSE Kİ” dersek görevimizi yerine getirmiş oluyoruz? 
Türk Dil Kurumu bu kelimeye sözde yeşil ışık yakıyor. 
Neyse ki virüs öldürmedi. 
Neyse ki araba çarpmadı. 
Neyse ki depremde bina yıkılmadı.
Neyse ki’leri çoğaltabilirsiniz. 

Gerçekten bir düşünün neyse ki neye karşılık geliyor ? 
Neyse ki güce mi karşılık geliyor? 
Neyse ki kuvvete mi karşılık geliyor?
Neyse ki tesadüfe mi karşılık geliyor? 
Neyse ki kendi kendine olmaya mı karşılık geliyor? 
Ben düşündüm de neysenin karşılığını bulamadım. 

Çünki sistem içerisinde Allah’ın icraatlarında neyse ki’ye yer yoktur.
Her şey bir ilimle, 
iradeyle ve 
takdirle oluyor. 
Onun karşılığında da yaratan şükür istiyor.

Niye Allah’a CC teşekkür etmek için başımızı secdeye koymuyoruz?
İşte elimize bir fırsat geçti, yarından sonra ramazan geliyor. 
Hem oruçlarımızı tutarız, 
hem namazlarımızı kılarız, 
hem teravihlerimizi kılarız, 
hem de bu feyizli bereketli ayda bela, musibet ve hastalıkların defolması için Allah’a samimi iltica ederiz. 
Kalpten teşekkür ederiz.
Gönülden teşekkür ederiz. 
Samimiyetle teşekkür ederiz.
Evimizde oluşturmuş olduğumuz cemaatle birlikte teşekkür ederiz. 
Yapılan teşekkürler verilen nimetlere karşılık gelir mi bilemem ama niyetin samimiyeti önemlidir.  
Çünki bu kadar iyiliklerin karşılığı yalnız samimi teşekkürle inşaallah karşılanır. 

“De ki: “O, sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve kalpler verendir. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!” Mülk/23

Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu 
22.04.2020

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

18
Kasım
06
Kasım
26
Ekim
15
Ekim
30
Eylül
22
Eylül
14
Eylül
04
Eylül
26
Ağustos
17
Ağustos
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.