Klişe, Fransızcadan dilimize geçmiş olsa da günümüzde yaygın kullanımı ile artık yadsımadığımız bir kavramdır. Matbaada basım öncesi kalıplara dizilerek oluşturulan kalıbın sürekli aynı şeyi tekrarlayarak basmasıdır. Bunu sosyal hayata uyarladığımız ise basmakalıp söz olarak kendisine alan bulmaktadır.
Bu basmakalıp sözcükler klişe olarak oldukça sık kullanılarak insanlarda bıkkınlığa sebep olmaktadır. Başı sıkışan, meseleyi çarpıtmak isteyen ve algı oluşturmaya çalışan özellikle siyasetçiler sıklıkla kaçış rampası olarak başvurdukları yoldur. Toplum olarak bu tür klişelerden gına gelmiş olsa da sonuç değişmiyor. Siyasette söyleyecek yeni bir şeyi olmayanların tutundukları dal olmaya devam ediyor. Etkisi olmasa da siyasete bir seviye kazandırmasa da bu tutum, fosilleşmiş siyasiler tarafından biteviye kullanılmaktadır.
Bunların başında, “Tek adam rejimi” gelmektedir. Bunu siyaseten söylemiş oldukları için dönüp de aynaya bakmadıkları çok açıktır. Ülkemizde hiçbir partide demokrasi olmadığı için tüm liderler aynı zamanda tek adam olmaktadır. Böyle olunca da bu klişeyi sadece birisine yüklemek büyük haksızlıktır. Buna bağlı olarak, “Her şey liderin iki dudağının arasında” klişesidir ki yine aynı gerekçeyle boş bir söylemdir.
Diğer bir klişe, “Biz cumhuriyeti kuran, Atatürk’ün partisiyiz!” ifadesidir. Bu konuda özet olarak ve kestirmeden söylenecek en net ifade; Atatürk bu günleri görseydi sizi sopayla kovalardı demek özetin, özetidir.
“Herkesi kucaklayacağız!” ifadesi yine bir temenniden öteye geçmeyen züğürt tesellisidir. İktidarı ele geçirinceye kadar geçerli olan fakat daha sonra kimsenin hatırlamadığı bir söylem olmaya mahkûmdur.
“Dönemin ve zamanın şartları göz önüne alındığında!” yine burada ipe un sererek temize çıkma çabası vardır ki bu beyhude bir çabadır. Geçmişi kimsenin yaşama şansı olmadığı için mukayesesi söz konusu olmayan bir karşılaştırma ile suyu bulandırmadan öteye geçmeyen bir eylemdir.
“Veremeyecek hiçbir hesabım yoktur!” lafı da yine sadece anlık durumu idare etmek için söylenmiş beylik bir ifadedir. Ülkemizde yargı ve adalet sisteminin bürokrasisi çerçevesinde hesap sormanın çok da kolay olmadığı herkesin malumudur, dolayısı ile temelsiz bir söylemdir.
Sonuç olarak; son yüzyılda kişiler değişse de zamana ve şartlara bağlı olarak siyasi klişeler hep olmuştur ve bundan sonra da olacaktır. Siyaset aynı zamanda kitleleri yanıltma sanatı olduğuna göre bu tür atraksiyonlar kaçınılmazdır. Bizlerin de sade vatandaş olarak; her vaade kanmamak için yeterince şerbetlenmiş olmamız açıktır. Onlar atıp, tutacak; bizler de akıl, feraset ve vizyonumuzla eğriyi doğrudan ayırt etmiş olarak gereken tavrı almış olacağız.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın