İSLÂM BİLİM ADAMLARI
MİMAR SİNAN 8
Sinan denince klasik Osmanlı Mimarisi akla gelmektedir. Bu mimaride kubbeler ve minarelerin uyum ve denge içinde bir dış görünüş sergilediği akla gelmekledir.
Köprü, su kemeri ve kervansaray gibi yapı tipleri de göz önüne alınırsa Sinan’ın mimariye kendine mahsus farklı bir üslûp ve şekil getirdiği görülecektir.
Ancak Sinan’ın türbe, medrese ve diğer mimari tiplerdeki yenilikleri, büyüyen cami mimarisinde de öne çıkmaktadır. Sinan’ın Osmanlı mimarisine katkıları birkaç boyutta gelişme göstermiştir.
Sinan’ın mimarisinde duvarlar sadece mekânı sınırlamaktadır. Dolayısı ile duvarlar taşıyıcı değildir. Onu içinde bu duvarlar sık sık delinebildiği için, iç mekânda ışık sağlayan çok sayıdaki pencereler, bütün yüzeylere yayılabilmektedir.
Sinan öncesi İran ve Bizans mimarisinde camilerde pencere düzeni loş iç mekân özelliği sağlayacak şekilde düzenlenmektedir. Yüzyıllardır daha sert ve köşeli bir kütle halinde ilerleyen o zaman mimarisi, İstanbul Ayasofya’sı da başta olmak üzere birçok eserde görülmektedir.
Sinan bu geleneği değiştirerek dış görünümü yumuşatılmış, gözü rahatlatan bütün unsurları dikkate almiş, bunlar arasında özellikle kubbeyi destekleyen ayakların yukarıya uzantısı olan köşe kuleleri, yapılarda değişik formlarda göstermiştir.
Sinan, kütlenin sistematik delinmesini sağlayarak hem yüzey tasarımını geliştirmiş hem de içeriye dağılan gün ışığını arttırmıştır.
REVAKLAR
Sinan’ın Osmanlı cami kütlesine eklediği en önemli unsurlardan biri de yan cephelere yerleştirdiği revaklardır.
Sinan’a kadar plandaki yeri kesinleşmeyen minareler, yeni ölçü ve esaslar çerçevesinde klasik tutumun belirleyici unsurlarından biri olmuştur.
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
06.06.2022