İSLAM BİLİM ADAMLARI
Bediüzzaman Said Nursi 6
I. DÜNYA SAVAŞI, GÖNÜLLÜ MİLİS ALAYI KUMANDANI
I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla Alay Müftüsü olarak orduya dahil olan Nursî, sonrasında ise Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında etkin olan Osmanlı askeri ve siyasetçisi. 3. Ordu Kafkas İslâm Ordusu komutanlığı yapmış, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin önemli önderlerinden Enver Paşa tarafından gönüllü milis alayı kumandanı olarak Pasinler cephesine görevlendirilmiştir.
Bediüzzaman Said Nursi, görevlendirme üzerine talebeleri ve gönüllülerden kurduğu 4-5 bin kişilik milis teşkilatı ile birlikte Van, Muş ve Bitlis'te Rus birlikleri ve Ermeni çetelerine karşı savaşmıştır. Savaş sırasında sigara tablasından, hançer kabzasından ve omzundan olmak üzere üç yerinden vurularak yaralanmıştır.
I. Dünya Savaşı ile birlikte Said Nursi’nin Dârülfünun girişimi bir defa daha sekteye uğramıştır. Kendisi öğrencileriyle birlikte katıldığı savaşta İşârâtü’l-İ’câz adlı tefsirini Pasinler cephesinde telif etmiştir.
I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nun 2. ve 3. orduları ile Rus İmparatorluğu Kafkas Ordusu’nun karşı karşıya geldikleri, Doğu Anadolu Bölgesi içlerine kadar genişlemiş, Trabzon, Bitlis, Muş ve Van şehirlerine kadar yayılmıştır. Bediüzzaman Said Nursi Kafkas Cephesi’nde talebeleri ile birlikte mücadele vermiştir.
İKİ BUÇUK SENELİK ESARET HAYATI
Said Nursi gönüllü olarak katıldığı I. Dünya Savaşı'nda Bitlis'te su kemerinin üzerinden atlamış, sağ ayağı kırılmış, yaralanmış ve esir düşmüş, savaş sırasında birçok talebeleri şehit olmuştur.
Said Nursi burada Ruslara esir olarak Van, Culfa ve sonrasında Tiflise götürülmüş, yaklaşık 6 ay Tiflis'te kalmış ve burada tedavi görmüştür.
Rusya’nın batı kesiminde bulunan ve Kostroma Oblastı’nın merkezi olan, Volga Nehri kıyısında, Moskova’nın 320 km kuzeydoğusunda Kostroma’ya esir kampına gönderilmiş, 1914-1916 yıllarında esir kalmıştır.
Yaklaşık iki buçuk senelik esaret hayatı Rus ihtilalinin getirdiği karışıklık sırasında firar etmesiyle son bulmuştur.
Esaretten kurtulduktan sonra 1922 yılında Sibirya, Berlin, Varşova ve Sofya üzerinden 1918’de İstanbul’a dönmüştür. Ancak Osmanlı Devleti savaşta yenilip ülke işgale uğrayıp 1920’de İngilizler İstanbul’u işgal edince gazetelerde halkı işgale karşı mücadeleye teşvik etmiştir.
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
16.11.2022