İSLAM BİLİM ADAMLARI
Bediüzzaman Said Nursi 11
EMİRDAĞI ZORUNLU İKAMET
Bediüzzaman Said Nursi Ankara hükümetinin talimatıyla 1944 yılında Afyon’un Emirdağ ilçesine zorunlu ikamete tabi tutulmuştur.
AFYON AĞIR CEZA MAHKEMESİ
Dört yıl sonra 1948 yılında, Afyon Ağır Ceza Mahkemesi tarafında hakkında yeniden dava açılan Üstad Said Nursî tutuklanarak Afyon Hapishanesi’ne yirmi ay hapse mahkûm edilmiş, ancak 1949 yılında karar temyizde bozularak beraat etmiş, eserleri müsadere edilmiştir.
Müsadere kararının temyiz edilmesi üzerine Afyon Ağır Ceza Mahkemesi 1956 yılında Risale-i Nur’un serbestçe basılması ve dağıtılması yönünde karar vermiştir. Afyon mahkemesinin beraat kararının ardından yeniden Emirdağ’a dönmüştür.
DEMOKRAT PARTİ’NİN İKTİDARI
Bu esnada 1950 yılında Demokrat Parti’nin iktidara gelmiştir ve Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin mahkemeden mahkemeye sevk edilmesine kısmen ara verilmiştir.
1952 yılında Gençlik Rehberi eseri ilk defa Latin harfleriyle İstanbul’da neşredilmiştir. Bunun akabinde eserin laikliğe aykırı olduğu gerekçesiyle Said Nursi tekrar mahkemeye verilmiş, açılan davaya katılmak üzere Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri İstanbul’a gitmiş ve bu mahkemede de yaptığı savunma neticesinde beraat kararıyla sonuçlanmıştır.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri halen rahat değildir, İstanbul’dan Emirdağ’a gitmesine rağmen, Samsun’da açılan yeni bir davaya katılabilmek için İstanbul'a gelmiştir. Çok yorgun ve hasta olduğu için hastane raporu alarak istinabe yoluyla İstanbul mahkemelerinde ifade vermiş, bunun sonunda beraat etmiştir.
VEFATI (1960)
1960 yılı ocak ayında başladığı seyahatinde İstanbul, Ankara, Konya ve Emirdağ’a uğrayarak tekrar Isparta’ya dönmüşlerdir.
20 Mart 1960 yılında hasta olmasına rağmen, kendilerinin ısrarlı isteği sonucunda talebeleri tarafından Urfa’ya götürülmüştür. Burada hastalığı iyice ağırlaşan Üstad Bediüzzaman, 23 Mart 1960 tarihinde kaldığı otelin mütevazı odasında hakkın rahmetine kavuşmuştur.
GERİDE BIRAKTIĞI MAL VARLIĞI
Urfa'da Hakk'ın rahmetine kavuştuğunda arkasında bıraktığı tüm maddî serveti bir demlik, birkaç bardak, eski bir gömlek, yamalı bir cübbe, sarık, misvak, biraz çay-şeker ve on liradan ibarettir.
Mânevi miras olarak ise bütün asrın insanını aydınlatabilecek Kur’ân tefsiri olan Risale-i Nur Külliyatı ile dünyanın her tarafında milyonlarca “Kur’an talebesi” bırakmıştır.
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
28.12.2022