Gölhisar Böğrüdelik Yaylası ve Gladyatörler şehri Kibyra
HAKAN KANBER - Gezi /Analiz
Böğrüdelik Yaylası; Burdur’un Gölhisar ilçesi sınırları içerisinde yer alıyor. 1450 metre rakımı, ardıç ve karaçam ağaçlarıyla kaplı muhteşem bir doğaya sahip… Bol oksijen içeren serin havası ve ardıç ağaçlarının çevreye yaydığı baş döndüren kokusu ile burası yalancı bir cennet…
Biraz yukarısında yer alan Kocayayla; karstik gölü ve neredeyse 1800 metre rakımıyla bir diğer doğa harikası…
Anlatılanlara göre; yaylanın tam orta yerinden (böğründen) adeta yeryüzüne fışkıran buz gibi soğuk su kaynağı, burasının ‘böğrüdelik’ ismini almasına sebep olmuş. Bu ana kaynağın yanı sıra bölgede çok sayıda kaynak suyu bulunuyor. Gölhisar’dan yaylaya tırmanmaya başladığınız andan itibaren sayısız billur gibi pınarlar her yerde var…
Yaylaya vardığınız anda sizi muhteşem bir doğa karşılıyor. Antik çağlarda bir göl olan Gölhisar Ovası’nı ve biraz ötesinde yer alan Çavdır ilçesini, şuraya buraya serpiştirilmiş köyleri; uçak penceresinden izler gibi bulutların arasından seyrediyorsunuz…
KARAVANCILAR, ÇADIRCILAR, PİKNİKÇİLER VE BÜTÜN DOĞASEVERLERİN GÖZDESİ
Kâğıda-kaleme dökülemeyecek kadar muhteşem bir ortama sahip olan Böğrüdelik Yaylası, yukarıdaki başlıkta da yazdığım gibi doğaseverlerin gözdesi durumunda… Az sayıda karavancı ve çadır kampçılarının yanı sıra genelde yerel halktan oluşan piknikçiler de burasını mesken tutmuş… Hafta içi son derece sessiz ve sakin olan yayla, pazar günü piknikçilerin akınına uğruyor. Son derece doğa bilincine sahip, güler yüzlü ve yardım sever olduğunu gözlemlediğim Gölhisar ve civar bölge halkının yaylayı gözü gibi koruduğuna tanık oldum.
Yaylaya, Gölhisar Belediyesi’nin getirdiği hizmetleri yazmadan geçmek haksızlık olur diye düşünüyorum. Belediyenin buraya yaptığı hizmetleri şöyle sıralayabilirim: Tuvalet, çok sayıda çöp konteynırı, mescit, alanın hemen her yerine konumlandırılmış barbeküler, yer ocakları, ihya ve ıslah edilmiş çeşmeler… En önemlisi; Gölhisar’dan Böğrüdelik Yaylası’na kadar 7 kilometre uzunlukta kilit taşıyla muntazam bir şekilde döşenmiş yol… Bir doğasever olarak Gölhisar Belediye Başkanı Sayın İbrahim Sertbaş'a teşekkür ediyorum...
BURADA KAMP YAPAN KARAVANCILAR NELER SÖYLÜYOR?
Gazeteciliğim bir yana; bir doğasever ve karavancı olarak kamp yaptığım Böğrüdelik Yaylası’nda diğer karavancı dostlarla burasını değerlendirme fırsatım da oldu. Bakın o karavancı dostlar neler dedi?
MUSTAFA SÜSLÜ…
Kendisiyle tanışmaktan ve bir arada kamp yapmaktan mutluluk duyduğum Gölhisar’ın sevilen tanınmış iş adamı, eski siyasetçi, karavancı ve bir doğasever olan Mustafa Süslü…
Mustafa Bey, ilkbaharla birlikte Böğrüdelik Yaylası’na karavanıyla çıkıyor. İlk kar düşene kadar yaylada kalıyor. Bir süre karın da keyfini yaşadıktan sonra daha sıcak bölgelere, sahillere indiğini anlatıyor. Yaylada kaldığı süreçte hemen her gün sabahları Gölhisar’daki işlerinin başına gidiyor. Akşam üzeri yeniden karavanına dönüyor. Orada kaldığım günlerde gösterdiği yakınlık ve dostluktan ötürü kendisine teşekkürü bir borç bilirim… Doğma büyüme Gölhisarlı olan ve Böğrüdelik Yaylası’nın çocukluktan beri müdavimi bir aileye mensup Mustafa Bey, bizim de tanık olduğumuz o muhteşem doğa parçasını anlata anlata bitiremiyor.
Mustafa Bey ile Kibyra Antik Kenti’ni de konuştuk… Arkeolojik kazıların ağır aksak yürümesinden duyduğu memnuniyetsizliği dile getiriyor. Diyor ki; “Burası çok büyük bir alan. Dolayısıyla kazılar için çok büyük ödenek lazım. İşin uzmanları, bu antik kentin ortaya çıkarılmasının çok uzun yıllar alacağını öngörüyorlar. Kibyra, tam anlamıyla gün yüzüne çıktığı zaman bacasız fabrika dediğimiz Türk turizmine büyük katkılar sağlayacak. Başta Gölhisar ve çevresi olmak üzere ülkemize büyük ekonomik getirileri olacak. Yetkililerin, Kibyra’nın ölçeğini göz önünde bulundurarak işin üstünde durmaları gerektiğini düşünüyorum. Burası sıradan bir ören yeri değil. Dünyanın gözü şimdiden bu alanın üzerinde… Çok küçük bir parçası ortaya çıkarılan Kibyra, daha şimdiden tüm dünyanın dikkatini çekti. Bir de tamamının gün yüzüne çıkarıldığını düşünün… Bölgemizin bir turizm cenneti haline gelmesi hayal değil…”
MEHMET ATAPEK…
Mehmet Beyi, Mustafa Bey aracılığıyla tanıdım. Hemen yakınımızda mütevazı bir çadırda kalıyor. O da Mustafa Bey gibi sabahları Gölhisar’daki işine gidiyor, akşamları çadırına dönüyor. Mehmet Bey de oldukça sıcakkanlı, samimi ve yardımsever bir kişilik… Bazı eksiklerimizin Gölhisar’dan temininde Mehmet Beyin de Mustafa Bey gibi çok yardımları oldu… Ona da gösterdiği alakadan ötürü teşekkür ediyorum.
NİHAL-VAHİT ÇINAR ÇİFTİ…
Sevgili Nihal Hanımefendi ve Vahit Bey çiftiyle, bir önce kaldığımız kamp yerinde ‘selam’da kalan bir tanışıklığımız vardı. Böğrüdelik Yaylası’nda bu arkadaşlık, ‘selam’dan öteye geçerek seviyeli bir dostluğa dönüştü. Bizden bir hafta sonra buraya gelen çift, hemen yakınımıza çektiler karavanlarını… Karavan komşuluğu, apartman vs komşuluğuna benzemez. Bunu bilenler bilir… Kendileriyle kamp sürecinde keyifli anlar yaşadık, çok güzel bir komşuluğumuz oldu. Sağ olsunlar, var olsunlar…
Kendileriyle hem yaylayı hem de Kibyra’yı da değerlendirme ortamımız da oldu.
Değerlendirmeleri şöyleydi: “Burası bakir kalmış ender yerlerden birisi… Çok geleni olmasına rağmen tertemiz kalmış, iyi korunmuş. Sanıyoruz bu durum yöre halkının doğa bilincine sahip olmasına bağlı… Kibyra Antik Kenti’ni dolaştık ve oraya hayran kaldık. Ören yeri insanı adeta büyülüyor. Gördüklerimiz, göreceklerimizin bir ispatı gibi… Kim bilir kazdıkça daha neler çıkacak ortaya… Orada bize oldukça yakınlık gösteren görevli İsa Eryurt Bey, bildiği bütün bilgileri bizimle paylaştı. Ödeneksizlik yüzünden daha işin başında yarım kalan kazılar insanı üzüyor. Kazılar tastamam bittikten sonra burasının dünya ölçeğinde bir turizm merkezi olacağını düşünüyoruz. Ve tabi ki bunun ekonomik yansımalarının yöreye ve ülkemize getirilerini de…”
COŞKUN ARAS…
Sevgili hemşehrim ve ağabeyim Coşkun Aras ile de aynı Nihal-Vahit Çınar çiftiyle olduğu gibi tanıştık. Bir önceki kamp yerinde birlikte kalmıştık. Fakat samimiyetimiz Böğrüdelik Yaylası’nda ilerledi. Kendisine teşekkür ediyorum…
Coşkun Bey, şahsına münhasır bir karavancı… Samimi, sıcakkanlı, nüktedan, hoşsohbet bir yapısı var… Sevgili eşi yurt dışında olduğu için bir süre için yalnız seyahat ediyor. Umarım bir daha ki kampta değerli hanımefendi ile de tanışmış oluruz.
Coşkun Bey de Böğrüdelik Yaylası ve Kibyra Antik Kenti için çok değerli saptamalarda bulundu: “Burası mükemmel doğasıyla bir kere önemli bir yayla turizm alanı olmaya aday… Diğer yanıyla hemen yanı başında bulunan Kibyra Antik Kenti… İkisinin birbirini besleyeceği bir gerçek var ortada. Fakat antik kentin ödeneksizlik yüzünden yarım yamalak kalması üzücü… Umuyorum ki en kısa sürede hak ettiği yere gelir ve dünya turizmine kapılarını açar.”
İSA ERYURT KİBYRA’YI ANLATTI…
Kamp sonrası Kibyra Antik Kenti’ni doya doya gezip dolaşma fırsatımız da oldu. Tek bir cümle ile anlatmak gerekirse; hayran kaldık… Türkçe anlamı; “Cesur yürekli insanların yaşadığı, hızlı savaş atlarının yetiştirildiği Kübüra’ya hoş geldiniz” şeklindeki cümle, yüz yıllar önce insanları karşılıyormuş… Bu yazı, şimdilerde de ziyaretçileri karşılıyor…
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Gölhisar’da oluşturduğu Kibyra Ören Yeri girişindeki modern tesisler oldukça hoş olmuş… Burasını görmeye gelen yerli ve yabancı turistlerin her ihtiyacına cevap veren pırıl pırıl bir tesis… Buranın yetkilisi İsa Eryurt, bize geniş bir zaman ayırdı ve çok faydalı bilgiler aktardı. Kendisine teşekkür ediyorum. Tesiste o zaman diliminde görevli olan bir diğer isim de Hasan Özavcı’ydı… Her ikisinin de bir bize değil tüm ziyaretçilere detaylı bilgiler verip, nereleri nasıl gezeceklerini anlatmaları dikkatimizi çekti. İşlerini severek yaptıkları ve çok ciddiye almaları takdire şayandı…
GLADYATÖRLER ŞEHRİ KİBYRA’NIN TAMAMI GÜN YÜZÜNE ÇIKARILMAYI BEKLİYOR!
Adeta yaylalar zinciri oluşturan sayısız tepeleriyle bilinen alan, dünyanın sayılı ören yerlerinden birine ev sahipliği yapıyor: Gladyatörler şehri Kibyra…
Kibyra Antik Kenti, 2006 yılında başlatılan arkeolojik kazılarla kısmen de olsa gün yüzüne çıkarılmış. Arkeologralara göre; bu şehir kompleksi tamamıyla ortaya çıkarıldığı zaman İzmir Selçuk’ta bulunan Efes Antik Kenti’nden daha büyük bir alan gözler önüne serilecek…
Ancak bu çalışmaların çok uzun yıllara yayılacağı, özellikle de harcanacak para, göz önünde bulundurulduğunda sürecin nerede sonlanacağı kestirilemiyor.
Yani hükümetin buraya önemli ölçüde ödenek ayırması gerekiyor. Ayrılacak yüklü miktardaki ödenek ile çalışmalar hızlanacak, Kibyra’nın tamamı ortaya çıkacak ve global turizmin hizmetine açılacak. Böylece başta yöre ekonomisi olmak üzere; Türkiye ekonomisi de bundan nasibini alacak…
KİBYRA ANTİK KENTİ’NDE ŞİMDİYE KADAR NELER BULUNDU?
Kibyra Antik Kenti, Burdur’un Gölhisar ilçesi sınırları içerisindeki Horzum Mahallesi’nde birbirinden derin yarlarla ayrılan hâkim üç tepelik üzerinde yer alıyor.
Kentin yerleşim alanı oldukça büyük bir alanı kapsıyor. Yapılar, simetrik düzenlenmiş, tepelik teraslanarak göl ve ova manzarasına hâkim konumda ve hiçbir yapı bir diğerinin manzarasını kesmeyecek biçimde yerleştirilmiş. Şehre girerken solda muhteşem bir anıtsal kapı ile Antik Çağ Anadolu’sunun 12-13 bin kişi kapasitesi ile en görkemli stadyumu bulunuyor.
İlerledikçe bazilika, yukarı ve aşağı agora, hamam, gymnasion, tiyatro ve meclis binası ile planlı anıt mezar, hamam, yuvarlak kuleli tak ve su yolları görülüyor. Meclis binası/müzik evi 3 bin 600 kişi kapasitesiyle Antik Çağ Anadolu’sunun en görkemli eserleri arasında yer alıyor.
ANADOLU’DAKİ TEK MEDUSA MOZAİĞİ BURADA!
Meclis binası/orkestranın tam merkezinde bulunan kırmızı, yeşil ve beyaz mermerden yapılmış, yılanlardan oluşan saçları ve insanları taşa çeviren bakışlarıyla Medusa Mozaiği Anadolu’da tektir.
2011 yılında meclis binası önünde, Anadolu’nun en sağlam ve en büyük mozaik alanı olma özelliği taşıyan, 540 metrekare alanı kaplayan mozaik ortaya çıkarılmıştır. Yine meclis binası önünde, Geç Roma Dönemi’ne ait (MS 6-7'nci yüzyıl) Roma Hamamı ve seramik atölyesi bulunmuştur. Kentin bugün görülebilen tüm mimari kalıntıları Roma İmparatorluk Dönemi’ne aittir.
BÜYÜK BİR DEPREMLE YERLE BİR OLAN KENT!
Kibyra, II. Eumenes (MÖ 197-159) zamanında Bergama Krallığı egemenliğinde görünmektedir. Hemen sonrasında Kibyra ve yakın çevresinde konumlanmış antik kentlerden Boubon, Balboura ve Oinoanda’dan teşekkül dörtlü ortak meclis (MÖ 2-1'nci yüzyılda) oluşturulmuştur.
Söz konusu birlik MÖ 82 yılında Romalı General Murena tarafından dağıtılarak ortadan kaldırılmış; Asia eyaleti ve diğer kentler Likya Birliği’ne dâhil edilmiştir. MS 23 yılında meydana gelen büyük bir deprem sonucunda yerle bir olan kent, Roma İmparatoru Tiberius tarafından yeniden inşa edilmiş. Kibyra özellikle MS 1 ve 3'üncü yüzyıllar arasında en parlak dönemini yaşamıştır.
Kibyra, demircilik, dericilik, çömlekçilik ve at yetiştiriciliğinde ünlüdür. Şehir halkı son derece savaşçı bir kimliğe sahiptir. Meclis binası, içindeki Medusa başı ve önünde yer alan Türkiye’nin en sağlam ve en büyük mozaik alanı dikkat çekicidir. Kibyra’dan çıkarılan eserler Burdur Müzesi’nde sergileniyor.
Bir zamanlar Lidya ve Roma uygarlığının en önemli kentlerinden biri olan, Gölhisar ovasının batı yamacına hâkim 2 bin 300 yıllık Kibyra Antik Kenti, ardıç ve sedir ormanlarıyla kaplı 1100-1350 metre yüksekliğe kurulu bulunuyor. Kibyra Antik Kenti, 2006 yılında başlatılan arkeolojik kazılarla tarihe ışık tutuyor.
(Soldan sağa): Hakan Kanber/Habergündemim -- Nihal-Vahit Çınar ve köpekleri Coco -- Coşkun Aras
Gölhisar’ın sevilen tanınmış iş adamı, eski siyasetçi, karavancı ve bir doğasever olan Mustafa Süslü…
Karavan ve doğasever Coşkun Aras...
Karavan ve doğasever Nihal-Vahit Çınar...
Mehmet Atapek...
Böğrüdelik Yaylası'ndan kuş bakışı Gölhisar Ovası...
Böğrüdelik Yaylası Seyir Tepesi'nde bir karavan...
Kibyra'da bulunan ve Anadolu'da tek olan Medusa Mozaiği (Yılan saçlı kadın)...
Kibyra Antik Kenti'nden bir görüntü...
Kibyra Antik Kenti'nden bir görüntü...
Kibyra Antik Kenti'nden bir görüntü...
Kibyra Antik Kenti'nden bir görüntü...
Kibyra Antik Kenti'nden bir görüntü...
Kibyra Ören Yeri yetkilisi İsa Eryurt...
Tesis görevlilerinden Hasan Özavcı...