Savaşında bir ahlakı vardır. Kendini devlet olarak tanımlayan İsrail'in bir terör örgütünden zerre kadar farkı olmadığı aşikar. Savaş, ordular arasında olur ve siviller zarar görmesin diye de temkinli hareket edilir. Maalesef ki kendini bir devlet olarak tanımlayan İsrail'in 7 Ekim'den bu yana yaptığını bir savaş değil soykırım olarak adlandırabiliriz. Sözde Hamas'a karşı bir savaş yürüttüklerini belirten işgalci İsrail'in sivilleri hedef alması, kadın, çoluk çocuk, yaşlı, genç ve hafta bebek demeden katletmesi bir terör olayıdır. Nasıl ki PKK'nın sivilleri, hatta beşikte ki bebekleri öldürmesi bir terör olayı ise işgalci İsrail'in de yaptığı bir terör olayıdır. Kendi peygamberlerine dahi zulmeden azılı bir toplumun oluk oluk kan dökmesi terörizmdir. 1948 yılında işgal ettiği Filistin topraklarında o günden bu güne kadar sadede sivilleri hedef alıp katliam yapan işgalci İsrail sadece sadece kan ile besleniyor. Savaş ahlakından bile bile uzak olan işgalci İsrail haritadan silinmediği müddetçe bu coğrafyaya huzur gelmez. Çünkü terörün, teröristin ve terör örgütünün olduğu bir yerde huzur aranmaz. Aklınca Arz-u Mevud (Vaad edilmiş topraklar) davasını gerçekleştirmek için mücadele ettiklerini söyleyen işgalci İsrail derhal ve ivedilikle haritadan silinmelidir. Sonuç olarak diyebiliriz ki, bebek katili işgalci İsrail devlet değil bir terör örgütüdür. Terör örgütleri ile hiç bir anlaşma ve ekonomik anlamda ticaret yapılmaz. Başta müslüman devlet yöneticileri olmak üzere İsrail'i devlet olarak tanımaktan vazgeçmelidirler ve terör örgütü listesine almalıdırlar.  Unutmayalım ki, zorbalıkta sınır tanımayan İsrail bir devlet değil eli kanlı terör örgütüdür