5 Eylül 2012’de Cumhurbaşkanımızın sözünü ettiği önemli bir gelişme, bugün itibariyle gerçekleşmiş durumda: Özgür Suriye Ordusu, özgürlüğünü ilan etti. Bu durum, sadece bölgesel bir kazanım değil, aynı zamanda Türkiye’nin yıllardır savunduğu “Dünya beşten büyüktür” tezinin doğruluğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Küresel güçlerin baskı politikalarına karşı bir meydan okuma niteliği taşıyan bu olay, uluslararası alanda büyük yankı uyandırdı.
Ancak bu zaferin, küresel güçleri yeniden harekete geçireceği de aşikâr. Tarih tekerrürden ibarettir derler. 1929 Büyük Buhranı’nın arkasında yatan ekonomik manipülasyonların, günümüzde benzer bir senaryoyla tekrar gündeme gelebileceği düşüncesi, dikkatle analiz edilmesi gereken bir mesele. Özellikle Nisan ayında, küresel ekonomiye yönelik suni bir kriz yaratma girişiminin işaretlerini şimdiden görmek mümkün. Bu olası ekonomik darbe planı, sadece Türkiye’yi değil, dünya genelindeki kırılgan ekonomileri hedef alabilir.
Bu bağlamda dikkat çeken bir diğer gelişme de İsviçre bankacılık sistemi üzerindeki baskıdır. İsviçre’de ikinci çeyrek itibariyle büyük üç bankanın belirli periyotlarla iflas edebileceği yönündeki söylentiler, küresel finans sisteminin kırılgan yapısını bir kez daha gözler önüne sermektedir. Eğer bu senaryo gerçekleşirse, dünya genelinde domino etkisi yaratabilecek ekonomik çalkantılar yaşanabilir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin bu tür krizlere karşı hazırlıklı olması, ekonominin sürdürülebilirliği açısından kritik önemdedir.
Peki, Türkiye bu durum karşısında ne yapabilir? Devletimizin, küresel krizlere yönelik gerekli tedbirleri aldığını ve bu tür manipülasyonlara karşı hazırlıklı olduğunu düşünüyorum. Ancak burada asıl önemli olan, Türkiye’nin uluslararası arenada gizli tuttuğu teknolojik bir gücün devreye sokulma ihtimalidir: Dijital sinir ağı geliştirme sistemi.
Bu sistem, yalnızca bir savunma mekanizması değil, aynı zamanda küresel güçlerin ekonomik ve politik manipülasyonlarına karşı etkili bir hamle aracı olabilir. Türkiye, kendi teknolojik altyapısını ve bilgi birikimini kullanarak bu sistemi devreye sokarsa, küresel dengelerde ciddi bir değişim yaratabilir. Bu durum, hem Türkiye’nin uluslararası konumunu güçlendirecek hem de küresel manipülasyonlara karşı bir caydırıcılık unsuru olacaktır.
Sonuç olarak, Özgür Suriye Ordusu’nun zaferi, Türkiye’nin bölgedeki liderlik rolünü bir kez daha pekiştirirken, İsviçre bankacılık sistemi üzerinden yürütülebilecek küresel ekonomik darbelere karşı da güçlü bir duruş sergilemektedir. Artık eski dünya düzeni değişiyor. Türkiye, sadece siyasi ve askeri alanda değil, teknolojik alanda da gücünü hissettirecek bir döneme girmiştir. Bu durum, Cumhurbaşkanımızın yıllardır dile getirdiği “Dünya beşten büyüktür” ilkesinin bir yansımasıdır. Türkiye, bölgesel zaferlerden küresel liderliğe uzanan bu yolda kararlılıkla ilerliyor.
Unutulmamalıdır ki, tarih boyunca büyük krizler büyük liderliklerle aşılmıştır. Türkiye, bu dönemde hem bölgesel hem de küresel liderlik için gereken tüm donanıma sahiptir. Şimdi sıra, bu gücü akıllıca ve stratejik bir şekilde kullanmaktır.