Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
Köşe Yazarı
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
 

KUTLU DOĞUM 45 BÜTÜN İNSANLARI DAVET EDİYOR.

Geçen yazımızdan Mesnevi-i Nuriye’nin Habbe kısmından bir İ’lem’in bir kısmında semavat ve arzın yaratılış sebebinin Peygamberimiz asm olduğunu veciz bir şekilde ifade etmekte olup o kısma burada devam ediyoruz. Mezkûr (zikredilen) âyetin tabaka-i avâma (halk tabakasına) ait safhasının arkasında şöyle bir safha da vardır ki, Nur-u Muhammediye’den (A.S.M.) yaratılan madde-i aciniyeden (bütün varlıkların yaratılışının mayası, aslı, esası olan Peygamberimiz Hz. Muhammed’in asm nurundan yoğrulmuş hamurdan, macundan),  seyyarat ile şemsin (gezegenler ile güneşin)  o nurun (ışığın) macun (karışımından) ve hamurundan infisal ettirilmesine (ayrılmasına) işarettir.  Bu safhayı (aşamayı) delaletiyle (işaret etmesiyle, göstermesiyle) teyid eden (doğrulayan) ‎3 اَوَّلُ مَا خَلَقَ اللّهُ نُورِى olan hadîs-i şerifidir. 3- "Cenâb-ı Hak herşeyden evvel benim nurumu yarattı." Bu hadis, Câbir bin Abdillah tarikiyle Abdürrezzak'tan şu lafızlarla rivayet edilmiştir: "Evvelu mâ halakallâhu nûra nebiyyike yâ Câbir" Yani, "Cenâb-ı Hak herşeyden evvel senin Peygamberinin nurunu yarattı ey Câbir." el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 1:205, 2:129. (Mesnevî-i Nuriye 160)  Yine Mesnevi-i Nuriye’nin Habbe kısmından bir İ’lem’inde ise yaratılış sebebinde Peygamberimiz asm önemi anlamlı bir şekilde bakınız nasıl dile getirilmektedir. İ’lem Eyyühel-Aziz (Bil ey aziz kardeşim)! Şu gördüğün büyük âleme büyük bir kitab nazarıyla bakılırsa,  Nur-u Muhammedî asm  (bütün varlıkların yaratılışının mayası, aslı, esası olan Peygamberimiz Hz. Muhammed’in asm nuru)  o kitabın kâtibinin (yazarının, müellifinin; bütün varlıkları bir kitap yazar gibi, mükemmel bir şekilde yaratan Allah’ın) kaleminin mürekkebidir.  Eğer o âlem-i kebir (büyük alem), bir şecere (ağaç) tahayyül (hayal) edilirse,  Nur-u Muhammedî hem çekirdeği, hem semeresi (meyvesi, neticesi) olur.  Eğer dünya mücessem (maddi şekle girmiş, cisim giymiş) bir zîhayat farzedilirse (hayat sahibi varsayılsa),  o nur onun ruhu (hayat kaynağı, can vereni) olur.  Eğer büyük bir insan tasavvur edilirse (zihinde canlandırılsa),  o nur onun aklı olur.  Eğer pek güzel şaşaalı (gösterişli) bir cennet bahçesi tahayyül edilirse (hayal edilirse),  Nur-u Muhammedî onun andelibi (bülbülü) olur.  Eğer pek büyük bir saray farzedilirse (kabul edilse),  Nur-u Muhammedî o Sultan-ı Ezelî’nin  (sonsuz otorite ve hâkimiyet sahibi Ezelî Sultan, Allah’ın)  makarr-ı saltanat (saltanat, otorite ve hâkimiyet merkezi) ve  haşmeti (heybeti, yüceliği) ve  tecelliyat-ı cemaliyesiyle (İlâhî güzelliklerin akisleri, yansımalarıyla)  âsâr-ı san’atını hâvi olan (san’at eserlerini içine alan)  o yüksek saraya nâzır (bakan) ve  münadi (çağıran) ve  teşrifatçı (önemli bir mekânda, gelenleri buyur eden) olur.  Bütün insanları davet ediyor.  O sarayda bulunan bütün antika san’atları (kiymetli san’at eserlerini),  hârikaları (olağan üstü hayrette bırakan) ve  mu’cizeleri (bir benzerini yapmakta başkasını âciz bırakan olağanüstü şeyleri) tarif ediyor.  Halkı o saray sahibine, sâni’ine (herşeyi san’atlı ve mükemmel bir şekilde yaratan Allah’a)  iman etmek üzere cazibedar (çekici bir şekilde),  hayret-efza (hayret içinde bırakacak şekilde) davet ediyor. (Mesnevi-i Nuriye 155) Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu 19.01.2025
Ekleme Tarihi: 19 Ocak 2025 - Pazar

KUTLU DOĞUM 45 BÜTÜN İNSANLARI DAVET EDİYOR.

Geçen yazımızdan Mesnevi-i Nuriye’nin Habbe kısmından bir İ’lem’in bir kısmında semavat ve arzın yaratılış sebebinin Peygamberimiz asm olduğunu veciz bir şekilde ifade etmekte olup o kısma burada devam ediyoruz.

Mezkûr (zikredilen) âyetin tabaka-i avâma (halk tabakasına) ait safhasının arkasında şöyle bir safha da vardır ki,
Nur-u Muhammediye’den (A.S.M.) yaratılan madde-i aciniyeden
(bütün varlıkların yaratılışının mayası, aslı, esası olan Peygamberimiz Hz. Muhammed’in asm nurundan yoğrulmuş hamurdan, macundan), 
seyyarat ile şemsin (gezegenler ile güneşin) 
o nurun (ışığın) macun (karışımından) ve hamurundan infisal ettirilmesine (ayrılmasına) işarettir. 
Bu safhayı (aşamayı) delaletiyle (işaret etmesiyle, göstermesiyle) teyid eden (doğrulayan)
‎3 اَوَّلُ مَا خَلَقَ اللّهُ نُورِى olan hadîs-i şerifidir.
3- "Cenâb-ı Hak herşeyden evvel benim nurumu yarattı." Bu hadis, Câbir bin Abdillah tarikiyle Abdürrezzak'tan şu lafızlarla rivayet edilmiştir: "Evvelu mâ halakallâhu nûra nebiyyike yâ Câbir" Yani, "Cenâb-ı Hak herşeyden evvel senin Peygamberinin nurunu yarattı ey Câbir." el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 1:205, 2:129. (Mesnevî-i Nuriye 160) 

Yine Mesnevi-i Nuriye’nin Habbe kısmından bir İ’lem’inde ise yaratılış sebebinde Peygamberimiz asm önemi anlamlı bir şekilde bakınız nasıl dile getirilmektedir.
İ’lem Eyyühel-Aziz (Bil ey aziz kardeşim)! Şu gördüğün büyük âleme büyük bir kitab nazarıyla bakılırsa, 
Nur-u Muhammedî asm 
(bütün varlıkların yaratılışının mayası, aslı, esası olan Peygamberimiz Hz. Muhammed’in asm nuru) 
o kitabın kâtibinin (yazarının, müellifinin; bütün varlıkları bir kitap yazar gibi, mükemmel bir şekilde yaratan Allah’ın) kaleminin mürekkebidir. 
Eğer o âlem-i kebir (büyük alem), bir şecere (ağaç) tahayyül (hayal) edilirse, 
Nur-u Muhammedî hem çekirdeği, hem semeresi (meyvesi, neticesi) olur. 
Eğer dünya mücessem (maddi şekle girmiş, cisim giymiş) bir zîhayat farzedilirse (hayat sahibi varsayılsa), 
o nur onun ruhu (hayat kaynağı, can vereni) olur. 
Eğer büyük bir insan tasavvur edilirse (zihinde canlandırılsa), 
o nur onun aklı olur. 
Eğer pek güzel şaşaalı (gösterişli) bir cennet bahçesi tahayyül edilirse (hayal edilirse), 
Nur-u Muhammedî onun andelibi (bülbülü) olur. 
Eğer pek büyük bir saray farzedilirse (kabul edilse), 
Nur-u Muhammedî o Sultan-ı Ezelî’nin 
(sonsuz otorite ve hâkimiyet sahibi Ezelî Sultan, Allah’ın) 
makarr-ı saltanat (saltanat, otorite ve hâkimiyet merkezi) ve 
haşmeti (heybeti, yüceliği) ve 
tecelliyat-ı cemaliyesiyle (İlâhî güzelliklerin akisleri, yansımalarıyla) 
âsâr-ı san’atını hâvi olan (san’at eserlerini içine alan) 
o yüksek saraya nâzır (bakan) ve 
münadi (çağıran) ve 
teşrifatçı (önemli bir mekânda, gelenleri buyur eden) olur. 
Bütün insanları davet ediyor. 
O sarayda bulunan bütün antika san’atları (kiymetli san’at eserlerini), 
hârikaları (olağan üstü hayrette bırakan) ve 
mu’cizeleri (bir benzerini yapmakta başkasını âciz bırakan olağanüstü şeyleri) tarif ediyor. 
Halkı o saray sahibine, sâni’ine (herşeyi san’atlı ve mükemmel bir şekilde yaratan Allah’a) 
iman etmek üzere cazibedar (çekici bir şekilde), 
hayret-efza (hayret içinde bırakacak şekilde) davet ediyor. (Mesnevi-i Nuriye 155)

Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
19.01.2025

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.