KUTLU DOĞUM 50
ULVÎ SECİYELERİN HEPSİNDE NUMUNE
Lem’alar, On Birinci Lem’a “Mirkatü's-Sünne ve Tiryaku Marazı'l-Bid'a” (Peygamberimizin sünnetine uyma metodu, sünnetin yolu ve İslâmiyetin aslında olmayıp sonradan dine sokulan, Kur’ân’a ve Sünnete muhalif manevî hastalıkların ilâcı, panzehiri) isimli kısım Peygamberimiz asm anlaşılması için okunmadan geçilemez. Nüktelerden bir ikisinden bir iki paragrafla sadece işaret etmiş olduk.
Resul-i Ekrem Efendimiz (asm)
bu kâinatın hem çekirdeği,
hem nuru,
hem esası ve
hem de en mükemmel meyvesidir.
O (asm) bütün âlemlerin ve feleklerin yaratılma sebebidir ve
bütün âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir.
“Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm,
hilkaten en mutedil bir vaziyette ve
en mükemmel bir surette halkedildiğinden,
harekât ve sekenatı,
itidal ve istikamet üzerine gitmiştir.
Siyer-i Seniyesi, kat'î bir surette gösterir ki
her hareketinde istikamet ve itidal üzerine gitmiş,
ifrat ve tefritten içtinab etmiştir.”(1)
1) Müslim, Salâtü'l-Müsâfirîn: 139; Ebu Davud, Tatavvu': 26; Nesâi, Tetavvu': 2; Müsned, 6:54, 91, 163, 188, 216; el-Münâvî, Feyzü'l-Kadîr, 5:170; İbni Hibban, Sahih, 1:345, 4:112.
Hiç şüphesiz sen pek yüksek bir ahlâk üzeresin!" (Kalem, 68/4)
Kur’ânın beyan ettiği mehasin-i ahlâkın (ahlak ve huy güzelliğinin) misali,
Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'dır.
Ve o mehasini en ziyade imtisal eden (uyan) ve
fıtraten o mehasin üstünde yaratılan odur."(2)
2) Müsned: 6:68, 155; et-Tayâlisî, el-Müsned: s.49; Ebu Ya'lâ, el-Müsned: 4:478; et-Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr: 10:314.
(On Birinci Lem'a, On Birinci Nükte, İkinci Mesele, s.118)
Geçmiş peygamberlerin her biri,
ancak muayyen bir sahada muvaffak olmuşken,
Peygamber Efendimiz, (asm) insanı kemâle erdiren ulvî seciyelerin hepsinde numune şahsiyet olmuştur.
Üçüncü maksadın vech-i in’ikâsı:
Meşhur bir kaidedir ki, bir vâhid (bir) çoğalsa, teselsül eder (zincirleme),
gittikçe gider, bir yerde durmaz.
Fakat çoklar ve kesir olanlar ittihad etse (birleşse),
kuvvetlenir, istikrar peyda eder, yerinde kalır, daha değişmez.
Demek, Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm,
hâtemü’l-enbiyadır (peygamberlerin en sonuncusudur).
Mefhum-u muhalifiyle işmam eder ki,
ondan sonra peygamber gelmez;
hâtemiyetine hâtem ve imza basar."(6)
6. İşârâtü’l-İ’câz, s.81.
Madem Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Hâtemü’l-Enbiyadır ve
umum nev-i beşer namına muhatab-ı İlâhîdir.
Elbette, nev-i beşer onun caddesi haricinde gidemez ve
bayrağı altında bulunmak zarurîdir."(7)
7. 29. Mektup 9. Kısım s.641
"Bir şeye sebep olan, (bizzat onu) yapan gibidir.
مَنْ دَلَّ عَلَى الْخَيْرِ فَلَهُ مِثْلُ اَجْرِ فَاعِلِهِ hadisinin mânâsına muvafık bir sözdür."
(Tirmizî, İlim 14; Müsned 5:357; Ebû Hanîfe, el-Müsned 1:151.)
Çünki
اَلسَّبَبُ كَالْفَاعِلِ (es-sebebü ke'l-fâil-sebep olan yapan gibidir) sırrınca:
Her gün,
hattâ şimdi de,
bütün ümmetinin ibadetleri kadar bir azîm ibadet
sahife-i kemalâtına ilâve oluyor.
Nihayetsiz rahmet-i İlahiyeye,
nihayetsiz bir surette,
nihayetsiz bir istidad ile mazhar olduğu gibi,
her gün hadsiz ümmetinin hadsiz duasına mazhar oluyor.
Ve şu kâinatın neticesi ve en mükemmel meyvesi ve
Hâlık-ı Kâinat'ın tercümanı ve sevgilisi olan o Zât-ı Mübarek'in
tamam-ı mahiyeti ve hakikat-ı kemalâtı,
Siyer ve Tarihe geçen beşerî ahval ve etvara sığışmaz.
Mektubat, On Dokuzuncu Mektup, s.143
(Bizim gibi beşeri adetleri olmakla birlikte velayeti, risaleti, ubudiyeti cihetiyle ise A'la-yı illeyin-en yüksek makama sahip ve ahsen-i takvim-Allah tarafından verilen en yüksek makam denilen yücelerinin en yücesinde olan ve makam-ı mahbubiyete-Allah'ın sevgilisi makamına çıkan bir insandır.)
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
02.03.2025